Deniz, güneş, kumsal ya da orman… Tatil denince ilk akla
gelenler, dikkat edilmediğinde keyfinizi kaçıracak nedenlere dönüşebiliyor.
Oysa basit önlemlerle doya doya tatilin tadına varabilirsiniz. Keyifli bir
tatil için Acıbadem Zekeriyaköy Tıp Merkezi Deri ve Zührevi Hastalıkları Uzmanı
Dr. Murat Yılmaz birkaç öneride bulunuyor.
Güneş yakar!
Sağlığımızın dostu güneş, dikkatli davranılmadığında
kurutur ve yakar! Ultraviyole A ve ultraviyole B ışınları cildin D vitamini
sentezini sağlayıp bağışıklık düzeyini arttırıyor, ancak ışınlar dik geldiğinde
bambaşka sonuçlar yaratıyor. Siz bronzlaşıyorum diye sevinirken pek çok soruna
davetiye çıkarmış oluyorsunuz. Güneş yanıkları, yanık sonrası soyulmalar, genel
cilt kuruluğu ve dudak kuruluğu güneşin yol açtığı kısa vadeli sorunların
başında geliyor. Ama uzun vadeli sorunlar da oluşabiliyor. Bunlar arasında
ultraviyole ışınlar nedeniyle oluşan lekeler, derinin hacim kaybetmesi,
kırışması gibi belirtilerle kendini belli eden deri yaşlanması, kanser öncülü
ve kanser lezyonlarının gelişimini tetikleyebiliyor. Saçlar da güneşin
etkilerinden kaçamayanlardan… Yoğun güneş, saçlarda kuruma, yıpranma ve saç
şaftında çatlamalara yol açıyor.
Peki güneşin zararlı etkilerinden korunmak için ne
yapmalı? Dr. Murat Yılmaz, güneş ışınlarının en dik düştüğü öğle saatlerinde
doğrudan güneşle temas etmekten kaçınılması gerektiğini vurgulayarak şunları
söylüyor:“11.00 – 16.00 saatleri arasında kapalı ortamlarda ya da şemsiye
altında kalmaya özen gösterin. Gölgenin sizi koruyacağı duygusuna kapılmayın,
kapalı ortamlarda bile yüksek koruma faktörlü bir güneş kremi kullanın. Güneş
kremlerinin yaklaşık 3-4 saatlik periyotlarla uygulanması, terleme, yüzme
sonrası tekrar kullanılması çok önemli. Ayrıca cildinizi nemli tutacak kremler
kullanın. Saçlarınıza besleyici maske yapın. Uçuk ve güneş yanığı için mutlaka
doktorunuzun önereceği ilaçları kullanın.”
Deniz serinletir
ama…
Deniz tatili yapanların mutlaka denizden gelen riskleri
göz önüne almaları gerekiyor. Zira, yüzdüğünüz sular, temas ettiğinizde alerjik
reaksiyon ya da enfeksiyona yol açan deniz anası, deniz kestanesi gibi
canlıları da barındırıyor. Ayrıca bastığınızda yaralanmanıza neden olabilecek
taş, kaya, bitki ya da atıklar bulunabiliyor. Bu risklerden biri
gerçekleştiğinde merhem ya da steroidli, çinkolu kremlerle ilk yardım
niteliğindeki ilk müdahaleyi yapın, ancak doktorunuza danışmadan farklı ilaç
kullanmayın.
Kumlarda saklı
parazitler…
Sıcak bölge kumsalları pek çok çeşit mantar türüne ve
parazite ev sahipliği yapıyor. Bu nedenle havlu sermeden, kumla temas edecek
şekilde kumlara yatmamaya ve çıplak ayakla dolaşmamaya özen gösterin. Ciltte
kaşıntılı, giderek büyüyen, kepekli, yuvarlak bir kızarıklık ya da bir döküntü
görüldüğünde bir dermatoloji hekimine başvurun.
Ormanda gezerken…
Mavi ile yeşilin buluştuğu yerlerde ya da deniz tatiline
alternatif olarak ormanlık alanlarda tatil yapanlar için de bazı tehlikeler söz
konusu olabiliyor. Bu tür alanlarda bulunan, her biri değişik ve karakteristik
özelliklere sahip olan bitkilerin bazıları insan vücudunda ciddi alerjik ya da
toksik etkiler yaratabiliyor. Örneğin ısırgan otu, zehirli sarmaşık gibi
bitkilerle temas edildiğinde kaşıntı ve kabarıklık oluşuyor. Kontakt alerji
olarak adlandırılan bu döküntüler kendiliğinden yarım saat kadar bir süre
içinde geçiyor. Bu tür semptomları hemen rahatlatmak için mentollü ya da
pudralı losyonlar kullanmak mümkün. İncir, lime, havuç yaprağı, kereviz gibi
bitkilerin yaprakları teması sonrası ise güneşle tetiklenen kabarcıklar
oluşabiliyor. Bu semptomlar da steroidli kremler ile 1-2 hafta içinde
iyileşebiliyor. Lezyon sonrası leke kalmaması için güneş koruyucu kullanmak
faydalı oluyor. Ormanda bitkilerden kaynaklanan sorunlardan bir diğeri ise,
dikenler. Batan dikenler çıkartılmazsa yabancı cisim reaksiyonları
görülebiliyor. Batık alanında ağrılı, akıntılı, kızarık beze oluşması halinde
doktora başvurulması gerekiyor.
Keneye dikkat!
Ormanlık alanlarda bir başka tehlike de, haşerat.
Özellikle keneye dikkat edilmeli. O nedenle bölgede gezerken tüm vücut
bölgenizi sık sık dikkatle gözden geçirin ve asla kendiniz çıkarmaya
çalışmayın. Yapacağınız en doğru davranış, en yakın sağlık merkezine gitmek
olmalı. Bir sağlık görevlisi ya da doktor tarafından çıkartılan kenenin,
taşıdığı riskler açısından incelemeye gitmesi de önemli.
Zehirsiz böcek ve sinek ısırıklarında ise tekli ya da
birbirine komşu çok sayıda kırmızı kabarıklıklar ve şiddetli kaşıntı
olabiliyor. Bazı ısırıklarda ise kanamalı olacak şekilde morluklar
görülebiliyor. Bu kabarcıklar oluştuğunda, genel olarak mentollü ve steroidli
losyonlar kullanın. Yaklaşık 1 hafta içinde iyileşme sağlanabilse de siz
işinizi sağlama alın; ısırıklara karşı böceksavar losyonlar ve spreyler
kullanın.
Tropik bölgede
tatile çıkarsanız…
Tropikal bölgelerde oluşabilecek en önemli durumun
alerjik sorunlar olduğuna dikkat çeken
Acıbadem Zekeriyaköy Tıp Merkezi Deri ve Zührevi
Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Yılmaz, özellikle tropikal deniz ürünleri,
baharatlar, meyveler ve kuruyemişlere bağlı alerjilerin sık görüldüğüne dikkat
çekiyor.
Bilinen bir alerji öyküsü olmayan kişilerde herhangi bir
besin tüketimi sonrası kaşıntı, nefes darlığı, dudakta ve dilde sızlama ve
kaşınma hissi, ödem oluşması gibi durumlarda hastaneye başvurmak gerekiyor.
Nefes darlığı ve dudakta, gözlerde şişme eşlik eden tablolar hayati önem
taşıyor. Bunların eşlik etmediği deri kaşıntısı ve döküntüsü olan durumlarda
anti-alerjik bir tedavi ve alerjen temasından kaçınma ile iyileşme görülüyor.
Hem bedeni hem ruhu rahatlamak için yapılan tropikal masajlar sırasında
kullanılan aromatik yağların yapabileceği alerjiler de söz konusu olabiliyor.
Birkaç gün içerisinde kaşıntı ve kırmızı döküntüler görülmesi halinde yine
steroidli kremler ve antihistaminik tabletler ile iyileşme sağlanabiliyor.
Tropikal ve subtropikal bölgelere seyahat edenlerin ise
dikkat etmesi gereken bir başka nokta da "okyanus yüzücüsü dermatozu”.
Milimetrik küçük parazitlere bağlı olarak gelişen bu döküntü, mayo altında
kalan deri bölgelerinde küçük kırmızı kaşıntılı noktacıklar halinde kendini
gösteriyor. Orta şiddetli bir steoidli krem ve yatıştırıcı özellikteki pudralı
veya mentollü losyonlar ile 1-2 hafta içinde iyileşme gözleniyor.
YORUMLAR