Tip 1 diyabet, yeni doğan bebeklerde ilk altı aydan sonra
görülebilmektedir. Özellikle iki ve dört yaş arası çocuklarda, altı ve sekiz
yaş arası çocuklarda, on ve on iki yaş arası çocuklarda daha sık görülmektedir.
Pankreasın insülin üreten hücrelerinde yaşanan problem nedeni ile oluşan bu
hastalık, çocukların hayat boyu insülin takviyesi alarak yaşamasına neden
olmaktadır. Çünkü, vücudun insülinsiz kalması, besin yoluyla alınan şeker
hücrelerinin içine girmesine engel olur ve bu durumda enerji kaynağı olarak
kullanılamaz. Vücut da bu fazla olan şekeri, bol su tüketimi ile sık idrara çıkarak
atmaya çalışır. Bu aşırı sıvı kaybı da kişilerin ağız kuruluğu yaşamasına,
sürekli olarak susamasına, bol miktarda idrar yapmasına neden olur. Hatta
geceleri uykudan uyanıp idrar yapılmasına bile sebebiyet verebilir. Bu durum
çocuklarda ise geceleri alt ıslatma yol açar. Tip 1 diyabetin bir diğer sık
yaşanan etkisi ise; kişilerin sık yemek yemesine rağmen kilo alamamasıdır.
Bahsedilen bu etkiler, hastalığın başladığı ilk aylarda
anlamlıdır. Bu belirtilere dikkat edilir, erken tanı konulursa hastalığın seyri
için olumlu bir durum olur, fakat erken fark edilmezse, ilerleyen süreçlerde
kişiler, ağızlarında aseton tadı almaya, bulantı ve kusma yaşamaya, karın
ağrısı yaşamaya başlar ve hatta bu durum komaya girme durumuna kadar varır.
Hayata gelişin ilk altı ayından itibaren bir hastalık
olarak insanlarda çıkabilen tip 1 diyabetik, genetik nedenlerle insanlarda
bulunabilir. Genellikle, kişilerdeki genetik yatkınlık nedeniyle başlayan bu
hastalık, virüslere bağlı olarak gelişen enfeksiyonlar, gıda yolu ile alınan
katkı maddeleri ve stres nedenleri ile tetiklenmektedir. Genetik yatkınlığı
olan her bireyde tip 1 diyabete rastlanmaya bilir. Bunun yanı sıra, genetik
yatkınlığı olmasa dahi bireylerde çeşitli çevresel faktörlerin etkisi ile de
tip 1 diyabet ortaya çıkabilmektedir.
Anneden Bebeğe Tip 1 Diyabet Geçer Mi?
Tip 1 diyabet, çeşitli nedenlerden dolayı ortaya
çıkabilmektedir. Genetik geçişli olarak, bir anneden bebeğe diyabet
hastalığının geçmesi yaklaşık olarak %3’lük bir oranla mümkündür.
Diyabete yakalanma riski, genlerinde bu hastalığı taşıyan
kişilerin var olması nedeni ile artış göstermektedir. Fakat genetik olarak
diyabet hastalığına yatkın olmayan kişiler de çeşitli faktörler nedeniyle bu
hastalığa sahip olabilirler. Şeker hastalıklarının tümü, genel olarak bir
bağışıklık sistemi hastalığıdır. Bu hastalık otoimmün hastalıklar olarak ele
alınır. Çünkü bağışıklık sistemi, şeker hastası olan insanlarda farklı çalışır.
Hatta bağışıklık sisteminin farklı çalışması birçok hastalığa neden olduğu gibi
şeker hastalığına da neden olmaktadır. Yani bir kişi, şeker hastası olduğu için
değil, bağışıklık sistemi normal çalışmadığı için diyabet hastası olur. Diyabet
hastalarında, insanı hastalılardan koruyan bağışıklık sistemi, insülin sağlayan
hücreleri vücuda yabancı bir madde olarak algılar ve yok eder. Bu nedenle de
kişilerin insülini dışarıdan temin etmesi gerekir.
Kaynak: https://www.etilerhastanesi.com.tr/
YORUMLAR