Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesinden Uzman
Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar Çağlı, uçak korkusu, tedavi yöntemleri ve
baş etme yollarına ilişkin önemli bilgiler verdi.
Çağlı, fobiyi “belirli bir nesneye, duruma ve olaya karşı
duyulan aşırı baskı, normalin dışında işlevselliğimizi bozacak düzeyde kaygı,
anksiyete ve korku” olarak tanımladı.
Fobiler, hayatı
ciddi şekilde kısıtlıyor
Uçak fobisinin kişinin uçağın içinde bulunduğu anda hatta
bazen havalimanına gitmeden, uçuş yapılacağı gün planlandığı andan itibaren
duyduğu yüksek kaygı olarak nitelendirilebileceğini ifade eden Çağlı, “Bu
durumun korkudan öteye geçmesi bizim için önemli. Hepimizin korkuları vardır.
Genel olarak baktığımızda uçaktan korkan pek çok kişi görebiliriz. Her ne kadar
veriler ve istatistikler, uçak yolcuğunun çok güvenli bir yolculuk tipi
olduğunu gösterse de hepimizin zaman zaman bu uçuşlardan korku duyduğu ya da
zaman zaman çekindiği durumlar vardır. Burada önemli olan nokta şu; Ne zaman bu
korku ve kaygı bizimişlevselliğimizi bozuyor? Bu şu demek: Yurt dışında bir yere
gitmemiz gerekiyor, çok önemli bir iş seyahati var ya da yakınlarımızı ziyaret
etmemiz gerekiyor. Uçağa binmekten çekindiğimiz noktada, hatta binemediğimiz
zamanlarda ya da bindiğimizde ancak uçak içerisinde çok ciddi boyutta sıkıntı
yaşadığımız noktada, bu durum bizim için fobi anlamına gelebiliyor” diye
konuştu.
Kişinin mantığı
devreden çıkıyor
Bazı mantıksal açıklamalarla dindirebileceğimiz
korkularımızın olabileceğini belirten Uzman Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar
Çağlı, “Uçak emniyetli, bir seyahat aracı. Karayolu ulaşımlarında çok daha
fazla oranda kaza, yaralanma ve ölüm riski olduğunu görüyoruz. Uçakta böyle bir
durum olmadığını görüyoruz fakat o anda bizim duygusal, kaygılı tarafmız bize
mutlaka uçak yolculuğunun, o senaryonun kötü bir şekilde sonuçlanacağını
hissettirir. O anda kişinin mantığı devreden çıkabiliyor ve tüm o mantıklı
açıklamalar ve istatistiksel veriler bir anda yok oluyor. Tamamen kaygı baskın
bir hale geliyor” diye konuştu.
Aslında “korku”dan
korkuluyor
“Kişi aslında korkudan korkuyor, kaygıdan kaygılanıyor”
diyen Çağlı, “Ya korkarsam ya bir şey olursakorkusu başlıyor. Aslında olay
esnasında değil, öncesinden başlatıyoruz bu kaygıyı. Havalimanına giderken
başlıyor bu kaygı. Oradaki işlemler esnasında daha çok artıyor ve en son noktada
kişi uçağa bindiğinde artık uçuşa hazır. Uçak kalkışa hazırken o kaygı baş
edilemez bir noktaya geliyor. Özellikle en sık rastladığımız noktalar uçağın
kalkışı, inişi ve türbülans esnasında yaşanan korkular. Bireyler uçak seyir
halindeyken; titreşim, alçalma ya da yükselme olmadığında, motor sesinde bir
değişiklik olmadığı durumlarda daha sakin seyahat edebiliyorlar” dedi.
Türbülansta da
benzer kaygılar yaşanıyor
Türbülansta da benzer kaygıların yaşandığını belirten
Çağlı, “Aslında uçakların türbülanslara çok dayanıklı olduğu, çok ciddi bir
kaza riski içermediği bilinen ve söylenen bilgilerdir. Ama kişi o noktada
kontrolün kaybolduğu düşüncesiyle veya başına bir şey gelebileceği düşüncesiyle
ekstra bir kaygı ve panik atak duyabiliyor. Bu tip durumlarda genellikle
anonslar da bu anlamda uyarı niteliğinde olabilmektedir. Kişiler bazen bu
anonsları duymak için film izlemeyi ya da müzik dinlemeyi reddedebiliyor. Bu
önemli bir şey ama kişinin uçakta oluşabilecek her türlü ses değişikliğine çok
fazla dikkat etmesine yol açabiliyor” dedi.
Uçakta kendimizi
nasıl rahatlatabiliriz?
Cemre Ece Gökpınar Çağlı, uçakla seyahatte ortaya
çıkabilecek korku ya da kaygıyla baş etmenin bazı yöntemlerle mümkün
olabileceğini söyledi. Çağlı, şu tavsiyelerde bulundu:
“Örneğin bir saatlik bir yolculukta yapılabilecek şey ne
olabilir? Belki bir şey okumak, dikkat odağımızı o kaygıdan uzaklaştıracak
başka şeyler yapmak, bir film izlemek, uçuş süresini bölmek yani planlama
yapmak olabilir. Örneğin ilk 15 dakikada bir kitap okurum, sonrasında bir
şeyler atıştırırım. Sonrasında bir film izlerim gibi seyahat süresini bölmek,
kişinin belirlediği süreleri atlattığını hissini vermesi açısından faydalı
olabilir.”
Uçuş ekibi ile
kaygınızı paylaşın
Uçuş ekibi ile uçağa binmeden bu kaygının paylaşılmasının
da yararlı olabileceğini belirten Cemre Ece Gökpınar Çağlı, “Herhangi bir
sıkıntı yaşayacağınız durumlarda destek alabileceğinizi bilmek, davranışlarını
gözlemlemek kişiyi rahatlatabilir. Diyelim ki, beklenmedik bir türbülans durumu
oldu. Bu durumda uçuş ekibinin uyarılarıyla gereken önlemleri aldıktan sonra
artık o noktada nefesimizi ve bedensel tepkilerimizi kontrol etmeye çalışmak
önemli. Kendimizi şartlamak yerine kendimizi iyi ve rahat hissettiğimiz
zamanlarda olduğu gibi kontrollü ve yavaş bir nefes alışverişini sağlamak
olabilir. O anda dikkat odağını değiştirmek ve başkaşeylerle ilgilenmek etkili
olabilir. Kendimizi iyi hissettiğimiz bir yerde hayal etmek ya da dinlendirici
bir müzik dinlemek, kişiyi rahatlatabilir.”
Profesyonel destek
alınmalı
Tüm bu yöntemlere rağmen kişinin korkusuyla başa
çıkamadığı durumlarda mutlaka profesyonel destek alınması gerektiğini kaydeden
Çağlı, “Bir uzman desteği alması bizim tavsiye ettiğimiz noktalardan biri.
Öncelikle bir psikoterapi süreci geçerli. Fobiler ve özellikle uçuş fobisinde
bilişsel davranışçı terapi dediğimiz kişinin hem bilişlerine hem davranışlarına
yönelik yaptığımız bir terapi çeşidi vardır. Özellikle kaygı bozuklukları ve
fobilerde oldukça etkili olduğu kanıtlanmış bir tedavi ve terapi yöntemidir”
dedi.
Uçak korkusu,
sanal gerçeklik yöntemiyle aşılabilir
Bu terapilerde zaman zaman uzmanı zorlayan bazı
durumların ortaya çıkabileceğini, bunun da sanal gerçeklik terapisi ile
aşıldığını kaydeden Çağlı, şunları söyledi: “Seans odasına korkulan durumu ve
nesneyi almakta güçlük çekiyorduk. Bunun en güzel örneği de uçuş fobisi. Terapi
esnasında kişiyle bir uçağa binmek ve o kademeli duyarsızlaştırmayı sağlamak
zor oluyordu ama bunun için de artık bir çözümümüz var, Sanal Gerçeklik
Terapisi. Psikoterapi seansları içerisinde kullandığımız Sanal gerçeklikle
kişinin kademeli olarak evinden havalimanına gittiği sahneyi, havalimanında o
bilet işlemlerinin yapıldığı anı,uçağa binişi, uçağın kalkış anı, uçağın
türbülansı, yağmurlu hava mı açık hava mı, gündüz uçuşu mu gece uçuşu mu,
koridor koltuğunda mı cam kenarında mı oturduğu şeklinde bir çok değişkeni
değiştirerek kişiyi kademeli olarak uçuşa hazırladığımız ve o esnada kaygısıyla
yüzleşmesini sağladığımız bir terapi yöntemi. Tedavide fayda gördüğümüz bir
yöntem. Sebebi de kişi aslında o anda kaygıyla nasıl baş edeceğini kaygıdan
kaçmadan öğreniyor. Kaygıyla yüzleştiğimiz noktada aslında o kaygıdan
kaygılanmamayı öğreniyoruz. Çünkü bizim için kaçınmaya yol açan, bilinmeyen
şeyler vya kötü senaryolardır. Kaygıyla yüzleştiğimizde, onu tanıyıp fark edip
onunla nasıl ilerleyeceğimizi, onu nasıl yönetebileceğimizi öğrendiğimizde
artık o korkulacak bir durum olmaktan çıkıyor.”
Uzman Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar Çağlı,uçak
fobisine eşlik eden başka fobilerin de olduğunu belirterek “Kapalı alan. Kimi
zaman koltuk aralıkları daha dar olan uçaklarda kişi kapalı alanda kalmanın da
verdiği bir sıkıntıyla mücadele veriyor. Yükseklik korkusu. Uçak çok ciddi
yüksekliğe çıktığı anda kişi aynı rahatsızlığı hissedebiliyor. Bazı kişilerde
ise uçakta bir şey başına gelirse kimin müdahale edeceği konusunda kaygı
yaşıyor, çaresizlik ve kendini kötü hissetme durumu yaşayabiliyor. Bunları
teker teker ele alabiliyoruz” dedi.
Çağlı, Bazı durumlarda terapiyle eş zamanlı psikiyatri
yönlendirmeleri ve farmakoloji tedavilerinin uygulanabileceğini ifade etti.
YORUMLAR