Bu ziyaret kapsamında Malatya, Iğdır ve Bayburt Ülkü Ocakları’nda görev
değişimleri oldu. Genel Başkan Sinan
Ateş tarafından; Malatya Ülkü Ocakları Başkanlığına Bayram Işık, Iğdır Ülkü Ocakları
Başkanlığına Mutluhan Kaşkar ve Bayburt Ülkü Ocakları Başkanlığına ise Yunus
Emre Zengin atandı. Sinan Ateş, Doğu ve Güneydoğu vilayetlerine yaptığı
ziyaretlerde; MHP İl Başkanlıklarında ve Ülkü Ocakları’nda partililer ve
gençlerle bir araya geldi. Bölgede vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılanan
Ateş birçok kentte belediye başkanları, valililer ve üst düzey kamu görevlileri
tarafından karşılandı. Ateş, ziyaretleri kapsamında kentlerin ileri
gelenleriyle buluşurken birçok tarihi mekânı da ziyaret eti. Genel Başkan
ziyaretleri kapsamında gençlere ve vatandaşlara yaptığı konuşmalarda çok önemli
mesajlar verdi.
Genç Kardeşlerim
Okullarında Birinci Olacaklar
Ziyaretleri esnasında konuşma yapan Ülkü Ocakları Genel
Başkanı Sinan Ateş, “Genç kardeşlerim okullarında birinci olacaklar. En iyi
liseleri kazanacaklar. En iyi üniversiteleri kazanacaklar, buraları
birincilikle bitirecekler. Bu da yeterli değil; yüksek lisans yapacaklar,
doktora yapacaklar ve en az bir yabancı dil öğrenecekler. Bir ülkenin sadece
bir firması bizim ülkemizden maalesef, maddi anlamda bahsediyorum, gayri safi
milli hâsıla anlamında daha değerli. İçerisindeki bir tane uygulama: Facebook,
twitter, whatsapp uygulaması milyar dolarlarla ifade ediliyor. Neden biz bu
uygulamaları yapmayalım? Bu Amerika malı. Samsung var Kore’nin malı. Düne kadar
Güney Kore kendi kavgasını veremeyip, kendi savaşını veremeyip 1950’li yıllarda
bizden destek alan bir ülke. Bugün geldiği noktaya bakın. Birinci Dünya
Savışında ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında darmadağın olmuş Almanya’ya bakın.
Nasıl toparlandığına bakın. Japonya’ya bakın. Teknoloji’de dünya devi haline
gelmiş bir Japonya var. Niye Türkiye bunları yapamasın? Niye bu kalkınma
hamlelerini gerçekleştiremesin? İşte bunlar Ülkü Ocakları’nda gerçekleşecek. ”
ifadelerini kullandı.
Ülkü Ocakları Hoca Ahmet Yesevi'nin Ocağının Bugünkü
Ateşinin Yandığı Yerdir
Ateş; Bitlis, Ahlat Selçuklu Mezarlığı ziyaretinde basın
mensuplarına yapmış olduğu açıklamada: ‘’Türk dünyası ve İslam alemi bakımından
çok önemli bir ören yer olan şehit kabirlerinin bulunduğu bu Selçuklu
Mezarlığı, Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin ifadesiyle Anadolu'nun kapısı,
Türklüğün tapusudur. Tabi buradaki dikili taşlar Orta Asya'da Türkistan'da
balbal olarak ifade edilen taşların İslam anlayışıyla bezenmiş halidir. Türkler
taşı oyup ona tapmayan tek millettir. Bugün farklı inançlara mensup olan tüm
dinler bir dönem puta tapıp, taşa tapmışken, Türkler o dönemlerde de göğe
bakıyorlardı. Buradaki mezarlık buradaki ören yeri de bunun en önemli
ifadesidir, en önemli işaretidir. Biz bin yıldır buradayız, Allah nasip ederse
sonsuza kadarda burada olacağız. Hoca Ahmet Yesevi'nin yine talebelerinin yüz
onunun burada olduğu ifade ediliyor. Bugünde Ülkü Ocakları Hoca Ahmet
Yesevi'nin ocağının bugünkü ateşinin yandığı yerdir. Hoca Ahmet Yesevi'nin alperenleri,
gazi dervişleri Ülkü Ocaklarında yaşamaktadır, yaşamaya da Allah'ın izniyle
devam edecektir.’’ dedi. Genel Başkan Ateş başka bir konuşmasında Ülkü
Ocakları'nı anlatırken şu ifadeleri kullanıldı: “Ülkü Ocakları, at sırtında
milletin istikbaline koşan Mete'den, Türk milletinin istiklalini kurtaran
Mustafa Kemal'e, oradan ikinci bir Ergenekon'a daha sığınmak zorunda kalmayalım
diye, Rus işgaline, Rus emperyalizmine direnen Alparslan Türkeş'e ve
nihayetinde Amerika'nın gayri-meşru çocuklarına haddini bildiren Devlet
Bahçeli'ye kadar şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.
Biz Birbirimizin
Ayrılmaz Parçasıyız
Sinan Ateş bölge
ziyaretlerinde yaptığı bir konuşmada: ’’1915 Viyana Kongresi'nde Şark meselesi
olarak adlandırılan ve onun bugüne tevarüs etmiş haliyle Kürt sorunu… O gün
şark meselesi dedikleri bugün Kürt sorunu dedikleri bir mesele var. Tabi burada
mesele Kürt meselesi değil. Mesele bölücü terör meselesi. Adına Ermeniyim
diyemeyenler veya farklı isimleri söyleyemeyenler ben Kürtüm deyip onun altında
bölücülük yapıyor. Biz her bir vatandaşımızı yüce Allah'ın kutsal bir emaneti
olarak kabul ederiz. Türk, Kürt ayrımı yapmayız, yapmadık. Hepiniz
biliyorsunuz. İçinizde Kürt kardeşlerimiz, Kürt arkadaşlarımız da var. Ben
devletin parasız yatılı okulunda okudum liseyi, Bursa'da öğretmen lisesinde
okudum. Benim orada Bitlis Mutkili bir arkadaşım vardı, bugün o arkadaşım
Türkçe öğretmeni. Eğer ki bizim devletimizin böyle bir şeyi olmuş olsaydı ve bu
onların dediği gibiyse bu bir paradokstur, bir çelişkidir. Bu arkadaşımızın
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde Türkçe öğretmeni olamaması lazımdı. Birçok
ilimizde emniyet müdürümüz, valimiz, kaymakamımız... Biz etle tırnak gibiyiz.
Biz birbirimizin ayrılmaz parçasıyız. Türk ve İslam kardeşiyiz. Dolayısıyla
bizim bu kardeşlerimizle ayrımız gayrımız yoktur. Hiç kimse, okyanus ötesindeki
hiçbir devlet, batıdaki barbar devletlerin hiçbiri, bu tezgâhı kuran, bu oyunu
kuran devletlerin hiçbir tanesi Ağrılı kardeşimizi bizden daha fazla sevemez. O
sebeple Ağrılı kardeşlerimize tek tek gidip bunları anlatmalısınız. Davamızı
anlatmalısınız.’’ Dedi. Başka bir konuşmasında Türk-Kürt kardeşliğini şu
sözlerle ifade etti: ’’Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendi'nin çok
güzel bir ifadesi var: "Adımız bir, anımız bir, acımız bir. Biz büyük bir
aileyiz. Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e tek yürek, tek bileğiz. Biz
Türkiye'yiz." Allah'ın izni ile Türkiye'yi bölmeye hiç kimsenin, hiçbir
gücün gücü kuvveti inşallah yetmeyecektir. Biz biriz, beraberiz. Hiç kimse,
okyanus ötesindeki hiçbir kişi ve bir ülke, benim Siirtli kardeşimi bizden daha
fazla sevemez. O sebeple buradaki Arap kardeşlerimiz de Kürtçe konuşan
kardeşlerimiz de bizim kardeşlerimizdir. Biz 82 milyonun tamamını kendi
kardeşimiz olarak telakki ediyoruz. Yeter ki ay yıldızlı al bayrağın altında
yaşamaktan şeref duysun. Yoksa bizim hiç kimsenin anasının dili ile bir
problemimiz yoktur, olamaz. Türk milliyetçiliği; kapsayıcı, kollayıcı ve
kucaklayıcıdır. Fransız ihtilaline dayanan milliyetçilikler gibi ayrıştıran, ötekileştiren
menfaatperest bir milliyetçilik anlayışımız yoktur. Biz "insanı yaşat ki
devlet yaşasın" anlayışını kendimize düstur edinmiş bir devletiz,
milletiz. Bu sebeple de her bir insanımızı yüce Allah'ın kutsal bir emaneti
olarak görürüz, böyle değerlendiririz. Bir çakıl taşımızdan dahi vazgeçmezken
hiçbir insanımızdan vazgeçmemiz düşünülemez arkadaşlar. Bu şuurda davamızı
Siirt'teki her bir kardeşimize anlatmalısınız. Biz ırkçı bir hareket değiliz.
Biliyorsunuz burada Arap kardeşlerim var, burada Kürt kardeşlerim var. Bunların
tamamı bizim ocağımıza geliyor. Hiçbir şekilde de bizim teşkilatlarımızda ve
ülkemizde böyle bir ayrım söz konusu olmaz, olamaz. Devletimizin her
kademesinde her arkadaşımız, her vatandaşımız vazife yapabiliyor. Biz hiçbir
vatandaşımızın etnik aidiyetini, az önce ifade ettiğim gibi anasının dilini
veya mezhebini sormayız, sorgulamayız. Dediğim gibi Türkiye ortak paydasında,
ay yıldızlı al bayrak ortak paydasında bütün vatandaşlarımızla bir araya
geliriz. Bizim ülkemizde arkadaşlar Kürt sorunu olduğunu iddia edenler vardı.
Bir dönemler bunlar tartışıldı, konuşuldu. Bizim ülkemizde Kürt sorunu diye bir
sorun yoktur arkadaşlar. Burada yaşıyorsunuz, görüyorsunuz. Burada bölücü terör
tehdidi var. Yollarınızı gelirken gördük. Yollarınız Orta Anadolu'nun birçok
vilayetinden çok daha iyi. Buraya gelen hizmetler, orta Anadolu'nun veya
Ege'nin birçok vilayetlerinden ilçelerinden çok çok daha iyidir. Devletimiz her
türlü hizmetini tabii ki getirecek çünkü devletin en tabii hizmetleridir yol, su,
sağlık, okul, eğitim... Devletimiz bu hizmetleri getiriyorsa bu sefer dönüp
Allah'tan belanı mı istiyorsun diye sorarlar. Onu arıyorsa da onu bulacaktır.
İfade ettiğim gibi biz bu memleketi sokakta bulmadık, yazı tura ile kazanmadık.
Hiç kimseye de bırakıp gidecek tek bir karış toprağımız yok. Ocağımızda burada
aslanlar gibi sancağımızı arkadaşlarımız dalgalandırıyor. Bundan sonra da
dalgalandırmaya devam edecek...’’
Bin Yıllık
Kardeşliğimiz Var
Ülkü Ocakları ve ülkücülere karşı oluşturulmaya çalışılan
tarihi iftiralara da değinen Ateş, "Farklı işlerden dolayı dün
Kahramanmaraş’taki katliamı yapanların CIA ajanları olduğu belgeyle ortaya
çıktı. Ülkücü hareketin sırtına yıkmaya çalıştılar. Aynı şekilde burada Madımak
hadisesi yaşandı. Geçtiğimiz günlerde de yıldönümüydü. Bunun üzerine Ülkücü
hareketi mahkûm etmeye çalıştılar. Bu olayların Ülkücü hareketle ilgisinin
olmadığı gün gibi aşikâr, yapanlar ortada. Dediğim gibi biz insanımızı etnik
aidiyetine veya mezhepsel aidiyetine göre değerlendirmeyiz. Her bir insanımızı
Yüce Allah’ın kutsal bir emaneti olarak kabul eder, böyle değerlendiririz. Bin
yıldır aynı topraklarda yaşıyoruz. Bin yıldır “Bin yıllık kardeşliğimiz var!”
diyoruz. Dolayısıyla bölücülük bu vatandaşlardan geliyor. Birkaç gün önce Van
ziyaretimizde Akdamar Adası’nı ziyaret ettik. Akdamar Kilisesi’nin olduğu
bölgeye Türk bayrağı, Ülkü Ocaklarının gayretiyle birkaç yıl önce dikildi.
Şimdi fitneciler diyor ki sosyal medyada; “Bu Ülkü Ocakları Genel Başkanının ne
işi var Akdamar Adası’nda?” Akdamar Adası sizin babanızın malı değil! Ama bizim
babamızın malı. Akdamar Adası bizim kılıç hakkımızdır. Kılıç artığı olanlar
kılıç hakkının ne demek olduğunu bilmez."dedi.
YORUMLAR