Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal,
genel merkezde düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin
sorularını yanıtladı.
Ünal, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de (KHK) yer
alan 121. madde ile ilgili tartışmalara ilişkin, "Ayinesi iştir kişinin
lafa bakılmaz. 16'ncı bütçesini yapmış AKParti'nin, 16 yıldan beri iktidarda
olan AK Parti'nin 16 yıldan beri bu ülke için neler yaptığı ortadadır,
aldığımız kararların ne için alındığı ortadadır. Bizim bu ülkenin istikrarı,
gelişmesi, büyümesi için 16 yıldan beri yaptığımız ortadadır. Dolayısıyla bu
yalanları, bu tezviratı, kara propagandayı yapanların da ne yaptıkları
ortadadır." dedi.
Bir gazetecinin 696 Sayılı KHK'nin 121. maddesine ilişkin
tartışmaları hatırlatarak, darbe girişimine karşı direnen sivillere yönelik
herhangi bir hukuki kovuşturma olup olmadığına ilişkin sorusu üzerine Ünal,
böyle bir durumun olmadığını söyledi.
"Sayın Meral Akşener bir 'iç savaş" cümlesi
kurdu, 'iç savaşa götürür' dedi. Bu KHK'deki cümleyi düzeltme ihtiyacı doğuyor
mu?" şeklindeki soru üzerine Ünal, KHK'deki cümlede "15 Temmuz
2016" ve "devamında"
ifadesinin bulunduğunu ifade etti.
"Devamında" ifadesinden kastın 16 Temmuz sabahı
olduğunu vurgulayan Ünal, yasa yapım tekniği açısından "ile"
ifadesinin kullanıldığını, "veya" ifadesinin ise söz konusu
olmadığını bildirdi.
Ünal, "Diğer terör olaylarını kapsayan bir ifade
yasa yapım tekniği açısından orada mevcut değil. Açık ve net olarak bunun 15
Temmuz gecesi ve 16 Temmuz sabahıyla ilişkili olduğu ve o gün ülkesini
darbecilerden korumak, işgalcilerden korumak için sokağa çıkan ve darbeye karşı
direnen insanları kapsadığı son derece açık." diye konuştu.
"BİRİLERİ
LÜTFEN BURADAN BİR FELAKET TELLALLIĞI ÇIKARMASINLAR"
Daha önce bu düzenlemenin ilgili emniyet ve askeri
personele getirildiğini, şimdi sivil halkın da buna eklenmesi gerekliliği
ortaya çıktığı için bunun yapıldığını dile getiren Ünal, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Buradan yola çıkarak birilerinin birtakım kara
propaganda yaparak hemen buradan bir iç savaş... Böyle bir durum söz konusu
değil, birileri lütfen buradan bir felaket tellallığı çıkarmasınlar. Şunun da
altını çizerek söylüyorum, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. 16'ncı
bütçesini yapmış AK Parti'nin, 16 yıldan beri iktidarda olan AK Parti'nin 16
yıldan beri bu ülke için neler yaptığı ortadadır, aldığımız kararların ne için
alındığı ortadadır. Bizim bu ülkenin istikrarı, gelişmesi, büyümesi için 16
yıldan beri yaptığımız ortadadır. Dolayısıyla bu yalanları, bu tezviratı, kara
propagandayı yapanların da ne yaptıkları ortadadır."
Ünal, bir söz söylediğinde önce söze sonra da söyleyene
bakılması gerektiğini vurgulayarak,"Her şey son derece açık ve net, alınan
karar son derece açık ve net. Dolayısıyla buradan birilerinin başka anlamlar
çıkarmasını asla ve kat'a kabul etmiyoruz." dedi.
Bir gazetecinin FETÖ üyelerinin kendilerini
gizlediklerini hatırlatarak, 15 Temmuz gecesi sokağa çıkan sivillerle
darbecilerin nasıl ayırt edileceğine ilişkin sorusu üzerine Ünal, bu ayrımların
zaten yapıldığını ve darbecilerin o gece suçüstü yakalandığını söyledi.
Suçüstü yakalanan darbecilerin bir kısmı hakkında hüküm
verildiğini, bir kısmının da yargılanmasının devam ettiği ettiğini anlatan
Ünal, o gece kimin kim olduğunu net bir şekilde bildiklerini dile getirdi.
Ünal, "Burada bilinmeyen, eksik ya da belirsiz, müphem bir durum söz
konusu değil." ifadesini kullandı.
"DÜZENLEME
SON DERECE SARİH"
Darbeyi engellemeye dönük sivillerin yaptığı eylemlere
ilişkin bir kovuşturma olmadığını söylediği hatırlatılarak, "Bunu da
dikkate aldığımızda bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyuldu?" şeklindeki soru
üzerine Ünal, "Şu anda zaten ilgili düzenlemeyi sizinle paylaştım ve bu
düzenleme son derece sarih." dedi.
"İhtimaller değil zaten o gece gerçekleşenler
üzerinden konuşuyoruz." ifadesini kullanan Ünal, şöyle devam etti: "O
gece darbeyi engellemeye dönük asker, emniyet mensubu ve diğer kamu
personelinin yanına, yani onlarla ilgili alınmış bir koruma kararının yanına,
bir sorumsuzluk kararının yanına o gece ülkesini korumak için sokağa çıkan ve
bunun da tespit altında olduğu kişilerin eklenmesi gayet normal. Burada hangi
amaç güdülmüştür, burada kanun yapıcının maksadı daha sonra herhangi bir
şekilde o gece ülkesini korumak için sokağa çıkan ve darbecilere mukavemette
bulunan kimselerin herhangi bir hukuki soruşturma, kovuşturma görmemesi için bu
yapılmıştır. Bu da son derece doğaldır."
"DÜZENLEMEDE
AÇIK ŞEKİLDE İFADE EDİLMİŞ"
KHK ile yapılan "tek tip kıyafet" düzenlemesine
ilişkin tartışmaların hatırlatılması üzerine Ünal, yapılan düzenlemenin kimleri
kapsadığının açık şekilde ifade edildiğini söyledi.
İlk kez uygulanan bir durumla karşı karşıya olunmadığını,
Amerika, Almanya, Çekya, İngiltere'de de uygulandığını ifade eden Ünal,
"15 Temmuz darbe girişiminden sonra özellikle bir terör örgütü olarak FETÖ
mensuplarına dönük halkın açık bir talebi, isteği, rahatsızlığı doğrultusunda
bu konu defalarca her platformda gündeme gelmiş, Adalet Bakanlığımız dünya
örneklerini inceleyerek meseleyi hukuki bir zemine kavuşturmuştur." diye
konuştu.
Ünal, İngiltere'de tutuklunun devlete ve güvenliğe
tehlike arz etmesi ve yetkili bakan tarafından bu durumun tespit edilmesi
halinde tek tip kıyafetin uygulanabildiğini söyledi.
Türkiye'de tek tip kıyafet uygulamasının çerçevesine
ilişkin Ünal, "Darbeye teşebbüs suçları, anayasayı ihlal, cumhurbaşkanına
suikast ve fiili saldırı, yasama organına karşı suç, hükümete karşı suç tutuklu
ve hükümlü olanlar badem kurusu renginde ve yine gri renkte iki farklı kıyafet
uygulaması gerçekleştiriliyor. Burada hangi tutuklulara dönük bunun
uygulanacağı, düzenlemede açık şekilde ifade edilmiş." dedi.
Ünal, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin masumiyet
karinesinin ihlal edilip edilmediğini değerlendirirken tek bir hususa
bakmadığını, yargılamanın bütününü göz önüne alarak değerlendirme yaptığını
kaydetti.
Tek tip kıyafet uygulaması ile bütün talep ve
ihtiyaçların uluslararası hukuk, doğal hukuk ve iç hukuk açısından bir hukuki
zemine oturtulduğunu aktaran Ünal, bunun mahşeri vicdanda da bir karşılığının
bulunduğunu söyledi.
"SEÇİM
İTTİFAKI TEKNİK BİR KONUDUR"
Erken seçim olacağı yönündeki tartışmalara ilişkin bir
soru üzerine Ünal, "Biz seçimi tarihinde yapacağız. AK Parti'nin temel
özelliklerinden bir tanesi erken seçime her zaman karşı olması, istikrarı
sürdürmek, seçim ekonomilerinden uzakdurmak ve seçimi kendi tarihinde yapmak.
Dolayısıyla biz, 2019 Mart ayında yerel seçimleri, kasım ayında da genel
seçimleri yapacağız. Burada herhangi bir erken seçim söz konusu değil."
ifadesini kullandı.
Seçim ittifakının seçim mevzuatının konuşulduğu
komisyonda ele alınacağını vurgulayan Ünal, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra
yerli ve milli unsurların kendi doğal ittifaklarını oluşturduğunu kaydetti.
Ünal, MHP ile doğal bir ittifakın bulunduğunu belirterek,
"Seçim ittifakı teknik bir konudur. İlgili partilerin ilgili kurullarında
konuşulur, müzakere edilir, değerlendirilir, daha sonra da karşılıklı
partilerin müzakereleri yapılır. Şu anda teknik olarak değerlendirilecek ve
konuşulacak bir konu." dedi.
Taşeron ve benzeri düzenlemelerin KHK'lerle yapılmasına
yönelik eleştirilere ilişkin değerlendirmesi sorulan Ünal, "Herhangi bir
şekilde anayasanın amir hükmüne aykırı bir durum söz konusu olmadığı sürece bu
hükümetin tasarrufundadır. Hükümetin tasarrufuna bırakılmış bir konuda 'Bunu
neden böyle yaptınız.' demek yerine 'Sanırım bu tercihini bu yönde kullanmış.'
demek daha doğru olur." diye konuştu.
"ŞEHİT
ÇOCUĞUNUN CUMHURBAŞKANIMIZIN ELİNİ ÖPMESİ ANLIK BİR HAREKETİYDİ"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Şırnak'taki
konuşmasının ardından bir vatandaşın sahneye atlayıp boynuna sarılması olayında
bir güvenlik zafiyetinin olup olmadığının sorulması üzerine Ünal, o vatandaşın
bir şehit çocuğu olduğunu ve güvenlik zaafının bulunmadığını söyledi.
Ünal, salona alınanların güvenlik kontrolünden
geçirilerek içeri alındığını, kendisinin de o gençle konuştuğunu ve yaptığı
hareketin doğru olmadığını söylediğini anlatan Ünal, "Cumhurbaşkanımızı
gördüğünde sevincinden, coşkusundan böyle bir davranışta bulunduğunu, elini
öpmek istediğini, kendisine yaklaştığında ne yapacağını şaşırdığını söyledi.
Dolayısıyla orada bir güvenlik zaafı söz konusu değil, salonda bulunan bir
şehit çocuğunun Cumhurbaşkanımızın elini öpmek için anlık bir
hareketiydi." dedi.
YORUMLAR