Daha sonra Kayapınar Kültür Merkezi'nde düzenlenen
"Kadınlar Şehri Konuşuyor" programına katılan Ünal, geçmişte okul
başlarken çocuğuna kitap ve kıyafet alamadığı için intihar eden babaların
haberlerini okuduklarını, artık devletin ihtiyaç sahibi anne ve babalara eğitim
desteği verdiğini söyledi.
"Şimdi bu zihniyet hala CHP belediyelerinde yaşıyor.
Gidin İstanbul'un göbeğinde Mecidiyeköy'de, Şişli'de CHP belediyesinin hala çöp
toplamadığını, personelin maaşını ödemediğini, caddelerin çukur, çamur ve
pislik içerisinde olduğunu görürsünüz. Fark nerede? Fark bir adamın milletini
aşkla sevmesinde ve onun arkadaşlarının da milletine aşkla hizmet
etmesinde." diyen Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"CHP'nin bir de HDP versiyonu var. Onu hiç konuşmaya
gerek yok. Çünkü onların bir iradesi yok. Siyaset irade işidir. İradesi olmayanın
siyaseti olmaz. Vesayet altında siyaset olmaz. Bunlar kimin vesayeti altında?
Bunlar terör örgütünün vesayeti altındalar. Bunların burada gördüğüm gençlere
verecek neyi var? Geleceğin şehirleri değer üreten, o şehirde yaşayan gençlerin
ve çocukların ihtiyaçlarını karşılayan, kendi ihtiyaçlarını karşılayan, üretime
dayalı şehirler olacak. Bunu başaramayan şehirler de maalesef ayakta
kalamayacak. Diyarbakır'ın kaderini siz belirleyeceksiniz. Sizin vereceğiniz
karar, sizin çalışmalarınız belirleyecek. Burada bulunan her birinizin canla
başla bu işe sahip çıkması gerekiyor. Çünkü söz konusu olan sizin
geleceğiniz."
Diyarbakırlıların Büyükşehir Belediye Başkanı Cumali
Atilla'yı çok sevdiğini dile getiren Ünal, Atilla'yı Diyarbakır'ın kaderinin
değişmesinde bir kırılma anı olarak nitelendirdiğini aktardı.
Diyarbakırlıların Atilla'nın yaptığı çalışmaları
gördüğünü, bunu karşılıksız bırakmayacaklarına inandığını anlatan Ünal,
"İnsanın gözünden ve sesinden bulaşan bir şey vardır. İnsanın gözünden ve
sesinden ya heyecan, cesaret, kararlılık bulaşır ya da ego, korku, kaygı ve
endişe bulaşır. Derdi kendisi olandan hayır gelmez. Biz Recep Tayyip Erdoğan'ın
gözlerinde ne Gezi'de ne 17-25 Aralık'ta ne 15 Temmuz'da, ne 6-7 Ekim
olaylarında, ne de hendek olaylarında ufacık bir korku ve endişe
görmedik." diye konuştu.
"O BOMBALAR
ŞEHRE ATILMADI, ŞEHİRDE YAŞAYANLARIN HAYALLERİNE ATILDI"
Fatih Paşa (Kurşunlu) Camisini ziyaret ettiğini ifade
eden Ünal, cami yakılıp, yıkıldığında da oraya gittiğini ve için için
ağladığını aktardı.
Ünal, camiye girer girmez 2 rekat şükür namazı kıldığını
belirterek, şunları kaydetti: "Rabb'im o yıkımdan bizi bu inşaya
kavuşturduğun için sana hamdolsun dedim. Bu şehri yıktılar, bu şehri el yapımı
patlayıcılarla yıktılar. Yıktıkları şehrimiz değildi, şehrimizin,
çocuklarımızın geleceği, gençlerimizin umuduydu. O bombalar şehre atılmadı,
şehirde yaşayan çocukların, geçlerin, genç kızların hayallerine atıldı. Peki o
çukurları kim kapattı, bu şehri yeniden ayağa kim kaldırdı? Sizlerin gayreti,
çabası kaldırdı. Siz Diyarbakır'da eğer bu yıkanlara karşı ihya ve inşayı
gerçekleştirenler olarak sokaklara çıkıp, dimdik 'Şehir bizim, karar bizim
Cumali Bey bizim başkanımız.' derseniz, bu şehir değişir. Ama bu böyle gelmiş,
böyle gidecek düşüncesi ruhlarınıza sinmiş ise sizin için yapacak bir şey
yok."
Mahir Ünal daha sonra kadınların sorularını yanıtladı.
AK Parti'nin belediyecilik anlayışına ilişkin Ünal, AK
Parti belediyeciliğinin özünün Recep Tayyip Erdoğan belediyeciliği olduğunu
vurguladı.
Recep Tayyip Erdoğan belediyeciliğinin tek amacı ve
anlayışı olduğuna işaret eden Ünal, bunun da insanın evinde, sokağında,
mahallesinde, ilçesinde, ilinde mutlu, huzurlu, müreffeh ve güven içerisinde
yaşaması olduğunu aktardı.
"Bizim belediyecilik anlayışımızda o şehirde yaşayan
bütün canlıların kendisini güven içinde hissetmesi gerekir. Çünkü bizim
anlayışımızda belediye başkanı 'Şehrül-Emin'dir. Yani şehri emanet almış ve
şehrin kedisinden emin olduğu ve kendisinin de şehri emanet olarak gördüğü bir
anlayış bu." diyen Ünal, şöyle konuştu: "Çocuklar, gençler, kadınlar,
yaşlılar, öğrenciler, sokak hayvanları, kuş, böcek gibi hayvanlarla ilgili ayrı
ayrı uygulamalarımız var. Bu bize ecdadımızdan miras kaldı. Bizim ecdadımız kuş
evleri yapmış, vakıf kurmuş. Şimdi insan haklarından bahsediyorlar ya
Osmanlı'nın fermanlarını açsın baksınlar. Bırakın insan haklarını biz hayvan
haklarını korumuşuz. Yani bizim anlayışımız bu. Bu anlayışın temelinde Hz.
Peygamber Efendimizin insana, çevreye, bütün mahluklara olan sevgisi, şefkati,
rahmeti var. Buyruluyor ki; 'biz alemleri senin yüzün suyu hürmetine yarattık.'
Yani Peygamber Efendimize sevgi duyan bir kalbin, peygamber sevgisini kalbinde
taşıyan bir insanın karıncaya bile zarar vermesi düşünülemez. Biz karıncayı
bile incitmeyen insanlarız. Şu soruyu sormak lazım. 'Bu topraklarda Diyarbakır,
Mardin, Şırnak, Van'da bu karıncayı bile incitmekten korkan insanları nasıl
birileri eli kanlı teröristlere dönüştürdüler? Asıl tehdit, tehlike,
çocuklarımıza, gençlerimize dönük asıl tehlike bu. Çünkü onları Peygamber
Efendimizin, inancımızın, değerlerimizin merkezinden uzaklaştırdılar. O yüzden çok çalışmamız gerekiyor. Diyarbakır'ı, Diyarbakır'ın ruhunu korumak derken bunu kastediyoruz."
"UMUTLARIMIZI
BOMBALAMAK İÇİN HAZIRDA BEKLİYORLAR"
Ünal, işsizliğe yönelik soru üzerine, planlamalarına göre
Diyarbakır'a 1 milyonun üzerinde turist geleceğini, ihya ve inşa çalışmalarının
Diyarbakır'ın turizm merkezi olmasını sağlayacağını vurguladı.
Turizmin, sanayinin, üretim ve katma değerinin
artırıldığı bir şehirde çocukların işsiz kalmayacağına dikkati çeken Ünal,
"Yeniden bu filmi görmeye başlarsak, yeniden bunlar iş başına gelirse,
yeniden şehre dair hayallerimizi, umutlarımızı, şehri büyütmeye ve geliştirmeye
dair umutlarımızı bombalamak için hazırda bekliyorlar. Kendilerinden de o kadar
eminler ki; sanki bunların hiçbirini yapmamışlar, sanki bu kadar terörü,
şiddeti doğurmamış, bu kadar nefreti beslememiş, bu kadar gencin hayalini yok
etmemişler de büyük bir barış, kardeşlik, özgürlük, değer, imkan, istihdam
üretmiş gibi ortada cesaretle geziyorlar. Çocuklarımızın geleceği, işi, aşı,
ekmeğini büyüteceğimiz şehri birlikte inşa etmek için her birinizin en az onlar
kadar cesur olması gerekiyor. O zaman her şeyin değiştiğini göreceksiniz."
şeklinde konuştu.
"Belediye başkanı olsaydınız, hayal ettiğiniz bir
proje var mıydı?" sorusunu Ünal, şöyle yanıtladı:
"Bakanlığım döneminde hayal ettiğimiz bir şey vardı,
o da millet kütüphaneleri. 30 büyükşehirde 1 milyon kitaba sahip kütüphaneler
oluşturmak. Aslında bu Cumhurbaşkanımızın çok istediği bir şeydi. Sonra bu
kitap kafelere dönüştü. Şehirlere stadyum yapmaktan ziyade her mahallede spor
kompleksi yapmak Cumhurbaşkanımızın istediği bir şey. Böylece mahalle
takımlarını tekrar canlandırmak. Her mahallede bilgi evi, millet kıraathanesi,
spor kompleksi ve mahalle takımı. Dolayısıyla gençlerimizi kültür, sanat ve
sporla buluşturup, gençlerin yeteneğini tamamen ortaya çıkarmak."
Bir kadının ev kadınlarına destek istediğini ifade etmesi
üzerine Ünal, "Diyarbakır mikro kredi konusunda pilot bölge. Mikro kredi
miktarının arttırılması ve dolayısıyla özellikle girişimci kadınların daha çok
teşvik edilmesi için önümüzdeki süreçte yeni teşviklerimiz ve projelerimiz
inşallah olacak." ifadelerini kullandı.
YORUMLAR