Ünal: "Kılıçdaroğlu provokasyonu çok iyi yapıyor"

Ünal: "Kılıçdaroğlu provokasyonu çok iyi yapıyor"

Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal: "Kılıçdaroğlu'nun iftirayı, provokasyonu, hakareti çok muhteşem bir şekilde yaptığını ancak millletin umudu olan, milletin değişiminin, dönüşümünün, taleplerinin, ihtiyaçlarının devlete taşınma aygıtı olan siyaseti asla yapamıyor.”

02 Kasım 2017 - 02:48 - Güncelleme: 02 Kasım 2017 - 02:56

Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Genel Merkez'de gerçekleştirilen Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak, soruları yanıtladı.

Partinin il kongerelerinin ve hazırlıklarının devam ettiğini belirten Ünal, şu ana kadar 509 ilçe kongresinin gerçekleştiğini, bu hafta sonu 24 ilçe kongresinin daha yapılacağını açıkladı.

Ünal, ilçelerde değişim oranının yarıya yakın olduğunu ifade ederek, şu ana kadar 22 il başkanının istifa ettiğini, yerlerine atamaların gerçekleştirildiğini söyledi.

Bundan sonraki süreçte ilçe ve il kongrelerinin birlikte devam edeceğini dile getiren Ünal, "Kasım ayı son haftasında il kongrelerine başlayacağız, mart sonunda da bitirmeyi hedefliyoruz. Büyük Kongre için olağan tarih olarak da 12 Eylül gibi görüyoruz ama bu tarihte bir değişiklik olabilir." ifadesini kullandı.

Ünal, hiç kimsenin bulunduğu pozisyonların AK Parti siyasetinde sahibi olmadığını, bunun sahibin millet olduğunu vurguladı.

Toplantıda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun iç siyasi gelişmelere ilişkin bilgi sunduğunu kaydeden Ünal, sosyal gelişmelerle ilgi ana kademe, kadın ve gençlik kolları olağan kongre süreçlerinin de değerlendirildiğini aktardı.

Ünal, ileriki süreçte TBMM Parti grubu çalışmalarının da bu çerçevede değerlendirildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın değerlendirilmeleri çerçevesinde AK Parti'nin, Türkiye'de 16 yıldır bir değişim sürecini yönettiğini belirten Ünal, "15 yıldan beri iktidar olarak her zaman değişim süreçlerini en iyi yöneten siyasi hareket olarak bugün daha da güçlü bir şekilde, kendi değişimini, teşkilatlardaki değişimini, belediyelerdeki değişimini ve aynı zamanda da hükümetin 180 günlük planlamasını ve bütün icraatlarını gözden geçirmesiyle yoluna devam ediyor." diye konuştu.

Ünal, AK Parti'nin hakikate gözünü kapatma, sırtını dönme gibi bir lüksünün bulunmadığına işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti:

"Çünkü milletimizin bizden büyük beklentileri var. Biz kendi siyasetimizi her zaman değişim süreçlerini yönetirken risk almak üzerine kurduk. Siyasi risk aldığınız yerde, keyfilikten bahsedemezsiniz. Siyasetin olduğu yerde antidemokratik uygulamalardan bahsedemezsiniz. Antidemokratik uygulamalar keyfiliğin olduğu yerlerde söz konusudur. Dolayısıyla AK Parti siyaseti Türkiye'de hem değişimi yöneten hem siyasi risk alan bir yönüyle yoluna devam etmektedir.

Özellikle ana muhalefetin bu değişim süreçlerine ilişkin getirdiği eleştiriler değerlendirildiğinde şunu söyleyebiliriz; AK Parti siyasetinin bu uygulamalarına 'antidemokratik' diyemezsiniz. Sadece yeni demokratik mekanizmalara Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu söyleyebilirsiniz."

Demokrasinin temelinin seçim olduğuna dikkati çeken Ünal,"İki seçim arası seçilmişler için hem bir siyasi ve sosyolojik hem de hukuki denetim söz konusudur." dedi.

 

"TABİİ Kİ HER DEĞİŞİMİN ACILI SONUÇLARI OLACAKTIR"

Ünal, konunun şahıslar meselesi olmadığının altını çizerek, şunları kaydetti:

"Burada meseleleri kişiler üzerinden konuşmak son derece yanlıştır. Burada mesele ülke, millet, istiklal ve istikbal meselesidir. AK Parti her zaman bu meselelere bu yönde bakmıştır. Tabii ki her değişimin acılı sonuçları olacaktır ama şu hususu asla gözden kaçırmamamız gerekir ki, AK Parti siyasetinin temel özelliklerinden birisi de budur. Kimsenin bu süreçte birilerini suçlu ilan etmeye, onlara kabahat yüklemeye, hele hele bu insanların onurlarını rencide edecek söz ve davranışlar içerisine girmeye hakkı yoktur. Giden de gelen de bizim arkadaşımızdır.

Biz davamızı, her bir arkadaşımızın bu davanın bir neferi olarak kendisini görmesiyle ikame eden... Ve biz, makamlar üzerinden değil görev ve sorumluluk üzerinden her zaman kendimizi ifade ettik. Her bir arkadaşımız, kendisini bu davanın bir neferi olarak gördüğü andan itibaren kendisini statü ve makamlarla tanımlamaz. Kendisini sorumluluk ve görevleriyle tanımlar. Kendi iç mekanizmamızda da kendi istişarelerimizi yaptığımızda kendisini bu davanın neferi olarak gören her bir arkadaşımız, bu istişareye riayet eder."

 

"MAHKEME KADIYA MÜLK DEĞİLDİR"

3 Kasım'da AK Parti iktidarının 15'inci yıl dönümünü kutlayacağını anımsatan Ünal, eğer 15 yıldan beri AK Parti Tükiye'yi büyütmeye devam ediyorsa, bunun en temel sebebinin AK Parti siyasetinin temel niteliği olduğuna işaret etti.

Bugüne kadar bütün seçimleri kaybetmiş, siyasi başarısı olmayanlardan bunu anlamalarını beklemediklerini vurgulayan Ünal, "Biz şunu biliriz ki mahkeme kadıya mülk değildir. Hiçbir makam, hiç kimsenin ebedi mülkü de değildir, üzerine tapulu hiç değildir. Hepimiz bir gün yerlerimizi, aynı görevleri çok daha fazla enerjiyle yerine getirecek birilerine bırakırız. AK Parti, meselelere bu şekilde bakar." diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Parlamento'da milletvekili arkadaşlarım, AK Parti'li milletvekilleriyle de görüşüyorlar. Tam bir kazan kaynıyor orada. Herkes rahatsız, huzursuz." sözlerinin hatırlatılması üzerine Ünal, AK Parti'nin sözcüsü olarak anamuhalefet partisi genel başkanının televizyon programlarında yaptığı konuşmaları da takip ettiğini söyledi.

Yıllardan beri siyasetin içindeki biri olarak Kılıçdaroğlu ile ilgili kanaatini paylaşan Ünal, "Meclis'te müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesiyle birlikte Kılıçdaroğlu'nun, Cumhuriyet Halk Partisinin hangi argümanları ortaya koyduğunu gördük ve birlikte dinledik. Bir de dün akşam Kemal Kılıçdaroğlu'nu dinledim. Siyasi olarak düşünceniz değişir ama bu kadar kısa sürede nasıl değişir açıkçası anlamakta zorlandım. Müftülere verilen nikah kıyma yetkisinin Medeni Kanunu'nun verdiği çerçevede değerlendirildiğini ve bunun herhangi bir şekilde laikliğe aykırılık teşkil etmediğini söyledi. Bizim çizgimize geldi."şeklinde konuştu.

"Kılıçdaroğlu'nun iftirayı, provokasyonu, hakareti çok muhteşem bir şekilde yaptığını ancak millletin umudu olan, milletin değişiminin, dönüşümünün, taleplerinin, ihtiyaçlarının devlete taşınma aygıtı olan siyaseti asla yapamadığını"vurgulayan Ünal, şunları söyledi:

"O yüzden önce dönsün bir kendisine baksın. Kendi partisinden istifa eden milletvekili ve kendi partisinin içinde ayrı beş kanadın varlığının hangi çatışmaları doğurduğunu bir değerlendirsin, ondan sonra AK Parti ile ilgili konuşsun. AK Parti bir saatin dişlileri gibi ortak, birlikte çalışan ve bir dava şuuruyla hareket eden, kendisini bu davanın neferi olarak gören insanların partisidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın 'metal yorgunluğu' dediği şey de bu heyecanı, bu inancı, bu duyguyu, ilk günkü aşkı kaybeden kişiler için geçerlidir. AK Parti kendi değişimini, dönüşümünü gerçekleştiriyor. Her zaman olduğu gibi kendisini 2019'a hazırlarken, Türkiye'yi de 2023'e taşımanın hazırlığını yapıyor."

 

"ŞAŞKINLIK İÇİNDE DİNLEDİM"

Mahir Ünal, bir gazetecinin, Kılıçdaroğlu'nun dün katıldığı televizyon programında, "8 ay önce 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştüğü, kendisinin tarafsızlığına saygı duyduğu" yönündeki sözlerini hatırlatması üzerine, Kılıçdaroğlu'nun, konuşmasında sorunun cevabını verdiğini dile getirdi.

Kılıçdaroğlu'nun, daha önce cumhurbaşkanlığı yapan ve saygı duyduğunu söylediği 11. Cumhurbaşkanı Gül ile görüşme gerçekleştirdiğini ifade ettiğini hatırlatan Ünal, şöyle devam etti:

"Sayın Kılıçdaroğlu'nun ifadelerini dinlerken eğer kasıt yoksa konuşmasında, sahiden inanarak konuşuyorsa yine benim tuhaf bulduğum şu; 2007'de referandumla cumhurbaşkanını halkın seçmesine karar vermişseniz, halk cumhurbaşkanını seçtiği anda siyaset kurumu aracılığıyla seçmeyecek mi? Bir cumhurbaşkanının seçilmesi siyaset kurumunun, siyasetin devreye girmesi anlamına gelmiyor mu? Seçilmiş cumhurbaşkanı, siyasetle seçilmiş cumhurbaşkanı olmuyor mu? Akşam Sayın Kılıçdaroğlu'nun, seçilmiş bir cumhurbaşkanını diğer cumhurbaşkanlarıyla mukayese etmesini şaşkınlık içinde dinledim."

 

"AYNI ADIMLARI BEKLİYORUZ"

Ünal, istifa edeceğini açıklayan Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur'un, istifa etmemesi durumunda nasıl bir yol izleneceği sorusuna şöyle yanıt verdi:

"İstanbul, Bursa, Düzce ve Niğde belediye başkanları istifa etti. Ankara yarın istifa edeceğini açıkladı. Balıkesir Belediye Başkanı'ndan da aynı adımları bekliyoruz. Meseleyi isimler, kişiler üzerinden konuşmayı doğru bulmuyoruz. 'İki seçim arası dönemde sosyolojik ve siyasi denetim, AK Parti'ye seçmenin yüklediği bir görevdir. Bunu da tabii ki siyasi parti yapar' derken tabii ki AK Parti'nin genel başkanı yetkili kurullarında konuşarak, istişare ederek AK Parti'den seçilmiş bazı belediye başkanlarına çekilme çağrısı yapabilir. Bu da demokratik meşruiyete tamamen uygundur. Bunu yapmazsa ne olur? Bu yönde birileri ısrarla birtakım kara propagandalar yürütüyorlar. Bunu yapmazsa bunun sonuçları yine demokratik meşruiyet zemininde konuşulur, tartışılır, istişare edilir ve yeni kararlar verilir."

 

"MESELENİN HUKUKİ VE CEZAİ DENETİMLE İLGİSİ YOK"

"Belediye başkanlarının istifalarının arkasında FETÖ bağlantısı ya da yolsuzluk olabileceği" iddialarına ilişkin Ünal, "AK Parti'nin kendi içinde sosyolojik ve siyasi denetim mekanizmasını çalıştırması başka bir şeydir, bunun hukuki ve idari olarak değerlendirilmesi başka bir şeydir. Eğer böyle bir itham, böyle bir iddia, suç, cezai durum söz konusu olsa burada hukuki ve idari bir denetimi konuşmamız gerekir. Muhalefetin ısrarla meseleyi hukuki ve idari zemine çekmek istemesi ve bu meseleyi, cezai bir mesele olarak değerlendirmesi tamamen kendi siyasi pozisyonları ve sürdürdükleri kara propagandayla ilgilidir. Bu süreçlerin hukuki ve cezai denetimle herhangi bir ilgisi söz konusu değildir." diye konuştu.

 

"DEĞERLENDİRME SÜRECİ DEVAM EDİYOR"

AK Parti'de, il belediye başkanlarından istifaların geldiği hatırlatılarak, "İlçelerde de istifaların geleceği söyleniyor. Özellikle İstanbul'da bazı ilçelerde istifa istenecek mi?" sorusu üzerine Ünal, "Değerlendirme süreci devam ediyor. AK Parti'nin performans kriterleri çerçevesinde, Yerel Yönetimler Başkanlığının hem MYK hem de MKYK nezdinde, Genel Başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın başkanlığında bir değerlendirme süreci en başından itibaren başladı. Değerlendirme süreci devam ediyor. Bu değerlendirmenin sonuçlarını da biz sizlerle düzenli olarak paylaşıyoruz. Böyle bir gelişme olduğunda da bunu sizinle paylaşacağız." dedi.

 

"GÜNDEMİMİZDE BİR ERKEN SEÇİM YOK"

Kılıçdaroğlu'nun yerel ve genel seçim çağrısına AK Parti'nin nasıl yanıt vereceğine ilişkin sorusuna Ünal, "Bu, çok ucuz bir siyasi hamle. Bizim gündemimizde herhangi bir şekilde erken seçim yok. Bizim, milleti de bir seçim külfetine taşımak gibi bir niyetimiz yok. Bunu çok açık ve net bir şekilde ifade ediyorum, bizim gündemimizde bir erken seçim yok." cevabını verdi.

Melih Gökçek'in istifasının ardından yerine gelecek isme ilişkin soruya yanıt veren Ünal, "1996'da yapılan değişimle bu tür değişimlerde seçime gitmek yerine artık belediye meclisi bu seçimi gerçekleştiriyor. Dolayısıyla bu, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin vereceği bir karardır. Ankara Büyükşehir Belediyesinde grubu bulunan bir siyasi parti olarak biz de meclis üyelerimizle bu konuda gerekli istişareleri hem ilimizle hem de meclis üyelerimizle günü geldiğine gerekli değerlendirmeleri, istişareleri yaparız." şeklinde konuştu.

 

"SON DERECE ÇİRKİN BİR İFADE"

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ile görüştüğü ve görüşme sonrası Büyükada davasına ilişkin tahliyelerin yaşandığı" iddiasına yanıt veren Ünal, şöyle konuştu:

"Almanya Dışişleri Bakanı, seçim öncesi sürdürdüğü hoş olmayan tavrını sürdürüyor. Kullandığı ifadeler, öncelikli olarak bu ülkenin hakimlerine, savcılarına, hukuk sistemine, yargısına hakarettir. Bu ülkede müzakereyle uluslararası görüşmelerle yargı karar vermez. Yargı kendi tarafsızlığı ve bağımsızlığı gereği karar verir. (Almanya) Dışişleri Bakanının kullandığı, Schröder'in arabuluculuk yaptığı ve bunun sonucunda da söz konusu tutukluların serbest bırakıldığı ifadesi, son derece çirkin bir ifadedir."

 

KATALONYA'DAKİ TEK TARAFLI BAĞIMSIZLIK İLANI

Katalonya'nın tek taraflı bağımsızlık ilan etmesine ilişkin değerlendirmesi sorulan Ünal, "Bu konuda dış politikadaki pozisyonumuzu daha önce de ifade etmiştik. İspanya'daki Katalonya Özerk Bölgesi'nin tek taraflı bağımsızlık ilan etmesini doğru bulmadığımızı da paylaşmıştık. Avrupa Birliği'nde iyi ilişkiler içinde olduğumuz İspanya'nın toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu belirtmiştik." ifadelerini kullandı.

Ünal, "FETÖ firarisi Adil Öksüz'ün Almanya'da yakalanıp Türkiye'ye iade edildiği" iddialarına ilişkin soruya, "Böyle bir bilgi söz konusu değil. Bize ulaşan böyle bir bilgi de yok." yanıtını verdi.


YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x