Pandemi sürecinde toplumda büyük ilgi uyandıran birçok
sosyolojik ve psikolojik araştırmaya imza atan Üsküdar Üniversitesi İnsan ve
Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Tuğba Aydın
Öztürk tarafından yürütülen Covid Gençlik isimli bir araştırma gerçekleştirdi.
ÖĞRENCİLERİN FİKİR
VE BEKLENTİLERİ ANALİZ EDİLDİ
Haziran 2020’de Türkiye genelinde 350 öğrencinin katılımı
ile gerçekleştirilen ‘Covid Gençlik’ isimli araştırma, üniversite
öğrencilerinin bu süreçte devam eden uzaktan eğitim hakkındaki olumlu ve
olumsuz fikirleri ile beklentilerini anlamak için uygulandı. Araştırmaya
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü
Öğretim Üyesi Dr. Tuğba Aydın Öztürk öncülük etti.
Araştırmaya katılanların yüzde 18’inin üniversite 1.
sınıf, yüzde 21’inin üniversite 2. sınıf, yüzde 28’inin üniversite 3. sınıf,
yüzde 22’sinin üniversite 4. sınıf, yüzde 6’sının yüksek lisans ve yüzde
2’sinin doktora öğrencisi oldukları görüldü. Katılımcıların yüzde 35’i devlet
ve yüzde 65’i vakıf üniversitesi öğrencisi olup, yüzde 95’i Covid-19 sürecinde
derslerin online olarak uzaktan eğitim olarak devam ettiğini belirtti.
HİBRİD EĞİTİM
MODELİ BEĞENİLDİ
Katılımcılardan yüzde 48’inin bazı derslerin yüzyüze
sınıf ortamında bazı derslerin ise online olarak uygulanacağı hibrid modeli
tercih ettiklerini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, “Hibrid modeli
melez, karışık ya da harmanlanmış öğrenme olarak düşünebilir. Bu metodda
geleneksel öğrenme yöntemi ile çevrimiçi sınıflar bir araya geliyor. Çalışmaya
katılan öğrencilerin yüzde 46’sı derslere yüzyüze geleneksel yani kampüs
ortamında devam etmek istediklerini belirttiler. Arkadaş ve okul ortamını
özleme, yüzyüze eğitimde daha iyi konsantre olma ve daha fazla etkileşim imkanı
vermesi gibi sebeplerle öğrenciler geleneksel öğrenme metodunu tercih ettiler.
Katılımcıların yalnızca %6’sı sadece online gerçekleşecek derslere devam etmek
istediğini ifade etti. Uzaktan eğitim, lisansüstü öğrenciler ve hem üniversite
okuyup hem de çalışmak durumunda kalan öğrenciler için faydalı bir model olarak
öne çıkıyor. Diğer taraftan sanat, tıp alanları ya da fen bilimleri gibi
uygulamalı alanlarda online eğitim uygulamaları yeterince verimli bulunmadı”
dedi.
TRAFİKTE ZAMAN
KAYBINI ÖNLEMESİ AVANTAJ SAĞLIYOR
Öztürk, katılımcılara göre uzaktan eğitimin verimini
etkileyen olumlu faktörlerin başında yüzde 62’lik oran ile asenkron derslere
katılmanın geldiğini söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Asenkronize derslerde öğrenciler, eğitmen tarafından
kaydedilen ders içeriğine istedikleri zaman ve istedikleri kadar erişim sağlayabildikleri
için tekrar yapabilme imkanına sahip oluyorlar. Öğrencilerin yüzde 61’i
derslere istedikleri yerden devam edebilmenin ve fiziksel sınırların ortadan
kalkmasının olumlu bir gelişme olduğunu belirtti. Öğrencilerin yüzde 58’i
uzaktan eğitim sayesinde ulaşım, barınma ve dışarıda beslenme için harcanan
ekonomik giderlerin azalmasını ve yüzde 49’u özellikle büyükşehirler başta
olmak üzere trafikte vakit kaybetmek zorunda kalmamayı eğitimin verimliliğini
arttıran unsurlar olarak görüyor. Uzaktan eğitimin verimini arttıran diğer
olumlu özellikler ise; yüzde 45 oranında ortamın daha esnek ve konforlu olması,
yüzde 38 oranında öğrencilerin kendisine daha çok vakit ayırabilmesi, yüzde 33
oranında ise sanal toplantı tecrübesi kazanma olarak sıralandı.”
COVİD – 19 DERS
VERİMLİLİĞİNİ DÜŞÜRDÜ
Covid-19 sürecinde öğrencilerin yüzde 55’inin bu süreçte
kendilerini isteksiz ve mutsuz hissettiklerini ve bu sebeple derslerden gerekli
verimi alamadıklarını belirten Öztürk, “Özellikle 20 yaş altındaki gençlerin 3
aya yakın bir süre evden çıkamadığı, diğer öğrencilerin ise mümkün olduğunca az
dışarı çıktıkları düşünüldüğünde, motivasyon eksikliğinin eğitimin içeriğinden
çok salgın şartlarıyla ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Ancak yine de eğitimin
verimini olumsuz yönde etkileyen ilk faktör olarak karşımıza çıkar. Salgının
ülkemizde görülmesinin hemen ardından sanal sınıflarda eğitime çok hızlı bir
biçimde geçildi ve bu süreçte eğitmenler ve öğrencilerin sisteme çok hızlı
adapte olması beklentisi oluştu. Ancak sonuçlar, katılımcı öğrencilerin yüzde
40’a yakınının sanal sınıfta dersi anlamakta güçlük çektiğini ortaya koydu”
dedi.
KURUMLAR UZAKTAN
EĞİTİM ALTYAPISINI GÜÇLENDİRMELİ
Katılımcıların yüzde 24’ünün eğitmenlerin sanal
teknolojilere uyum sağlayamadığını belirttiklerini ifade eden Öztürk, “Dersin
devamlılığı, bağlantının zayıf olması ve ekranın donması gibi sebeplerle
kesintiye uğrayabiliyor. Öğrencilerin yüzde 33’ü bağlantı hızının düşük olması
sebebiyle derslerde konsantrasyon sorunu yaşadığını belirtti. Bu sebeple
önümüzdeki eğitim dönemlerinde hibrid eğitim modeline hazırlanan tüm eğitim
kurumlarının altyapı konusunda hazırlıklı olması bekleniyor. Öğrenciler
açısından uzaktan eğitimin verimini olumsuz etkileyen kişisel etkenler de
araştırma sonuçlarında görüldü. Kişisel etkenler; yüzde 28 ev işleriyle
ilgilenmek zorunda olmak, yüzde 21 sınıf arkadaşlarından ayrı kalmak, yüzde 20
evde kendine ayıracak zaman olmaması, yüzde 11 evde kendine ayıracak mekan
olmaması ve internet paketinin yetmemesi olarak sıralandı” dedi.
DR. TUĞBA AYDIN
ÖZTÜRK: “ÇOKLU İŞ BİRLİĞİ DÖNEMİNE GİRMELİYİZ”
Dr. Tuğba Aydın Öztürk, eğitmenlerin ve öğrencilerin
sanal teknolojileri kullanma konusunda eğitim alması gerektiğini söyledi ve
sözlerini şöyle sonlandırdı: “Covid-19 pandemisinin dünya genelinde belirsiz
bir süre daha devam edeceği, çok sayıda büyük şirketin ve üniversitenin uzaktan
çalışma, uzaktan eğitim modellerine geçiş yaptığı göz önünde bulundurulduğunda
bu konuda hazırlıklı olmak gerektiği görülüyor. Anaokulundan üniversiteye kadar
her seviyede eğitim kurumu altyapısal olarak hibrid eğitim için gereken
kaynakları geliştirmeli ve GSM operatörleri sanal video, konferans, toplantı
uygulamaları için dijital altyapılarını yeni normale uyumlu hale getirmelidir.
Kısa süreçte harcanacak emek ve maddi kaynaklar, uzun vadede Türkiye'nin yüksek
öğretim kalitesine olumlu katkılar sağlayacaktır.”
YORUMLAR