Ak Parti Kahramanmaraş Siyasi ve Hukuk
İşler Başkanı İdris Tezcan sistem değişikliğini zorunlu kılan vatandaş talep ve
beklentisini; “Güçlü Demokrasi” “Tarafsız ve Bağımsız Yargı” Milli İrade”
“İstikrar” “Güçlü Ekonomi” “Güçlü Türkiye” olmak üzere 6 halkada değerlendirdi.
Türkiye’nin neden yeni sisteme ihtiyacı
olduğunu ve sistemin gelmesi durumunda Ülkeye ve vatandaşlara ne yenilikler
getireceğini de anlatan Tezcan, mevcut sistemin tıkanıklara yol açtığını ve
ülkenin milli refaha ulaşması için önünde bir engel teşkil ettiğini dile
getirerek yeni sistemin önemine dikkat çekti.
Yeni sisteme en çok Recep Tayyip Erdoğan
gibi güçlü liderler için değil, Erdoğan sonrasında istikrarı garanti altına
alınması için ihtiyaç olduğuna da vurgu yapan Tezcan yeni sistemle İstikrarın
partilerin inisiyatifinden çıktığını belirtti.
15 Temmuz darbe girişimini, işgalin yüce
millet tarafından sonlandırıldığı gün olarak adlandıran Ak Parti İl Başkan
Yardımcısı İdris Tezcan, kanlı darbe girişiminin her ne kadar acı tarafları da
olsa, en büyük tesellisinin önceden patlak vermesi olduğunu belirtti. Tezcan
geç kalınması durumunda ise ülkenin halini düşünmek bile istemediğini belirtti.
Tezcan; “Bu kadar hain nasıl suçüstü yapılabilirdi. Allah her zaman doğruların
yardımcısıdır. Memleketin önü açıldı, dünden çok daha güçlü bir ülkeyiz.
Önümüzü görebilmemize vesile olmuştur. Vatanın kıymetinin farkındalığı
oluşmuştur. Bu vatan için canını ortaya koyanlara, şehitlere, borcumuzu, ancak
ve ancak, onlar gibi davranmanın yanı sıra, onlar gibi vatanı için canını
ortaya koyacak evlatlar, nesiller yetiştirmekle ödeyebiliriz.” Dedi.
DEĞİŞİME
VATAN, MİLLET AÇISINDAN BAKMAK GEREKİR
Açıklamasından sistem değişikliğinin
önemine vatan, millet açısından bakılmasının en doğru bir yaklaşım olacağını da
dile getiren Tezcan şöyle konuştu; “Bin yıldır, kadim medeniyet olabilmemiz
için, Atalarımız çok büyük fedakârlıklarla, tarih boyunca, birçok savaşlar
verdi. Bin yıl önce de verdi, yüz yıl öncede verdi, dünde verdi, bugün de halen
veriyor. Hepsine minnettarız, rahmet diliyoruz. Bize düşen ise; Vatanı ve Milleti
ilgilendiren konularda, İnancımızın, insanlığın ve vatanseverliğin gereğini
yerine getirmektir. O zaman vatandaşın da,
Siyaset kurumunun da önceliği, çıkış noktası, Vatan’ın ve Milletin bekası
olmalıdır.
Öyle ise, sistem değişikliğinin önemine,
Vatan, Millet açısından bakmak
gerektiğinde, sanırım hemfikiriz. Kurtuluş savaşından sonra, bundan 94 yıl
önce, rejim değiştirerek Demokratik Cumhuriyete geçtik. Şimdi ise sistem veya
yöntem ile ilgili, yeni bir referanduma gidiyoruz, Bir yerde, vatandaşın reyine başvuruluyor
ise, demokrasi var demektir. Yani rejim yerinde duruyor, sistem sorgulanıyor demektir.
Demokrasilerde vatandaşın talepleri söz konusudur, siyaset kurumunun da bu
talepleri hangi ölçüde karşıladıkları önem kazanır, karşılık bulur.”
VATANIMIZA
VE MİLLETİMİZE NE GİBİ YARARI OLACAK
Mevcut sistemle, siyaset kurumunun
vatandaşların taleplerini karşılayamadığı için yeni sistemin zorunlu hale
geldiğini de ifade eden Tezcan mevcut sistemin vatan, millet açısından ne
götürüp ne getirdiğini, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ise neler
sağlayacağını şöyle anlattı;
“Demokrasinin gereği olan, oy verme
sorumluluğunu yerine getirmek için sandığa giden vatandaş; Siyasetin amacını, Güven duygusunu, Gelecek kaygısını, Millet ve
Memleket için beklentisini sorgulayarak, Hesaba katarak oy verir. Vermelidir. Bu referandumda da vatandaş, yine benzer kaygılarla, mevcut
sistemle, sistem değişikliği arasındaki
mukayeseyi yaparak, oyunu kullanacaktır. Bu mukayeseyi vatandaşın penceresinden
bakarak, birlikte yapmaya çalışalım. Bu konuda, tematik anlatım için
hazırladığım fotoğraf üzerinden düşündüklerimi, özetle paylaşmak istiyorum.
VATANDAŞIN
TALEBİ, BEKLENTİSİ OLAN 6 HALKA
1.birinci
Halka: GÜÇLÜ DEMOKRASİ;
Demokrasi olmazsa olmazımız. Demokrasilerde
çoğunluk yönetir, azınlık konuşur. Mevcut
sistemde millet, demokrasilerde olması gereken kuralları ve imkanları sağlayabilmiş
mi bir bakalım. 94 yıl önce 1923 de parlamenter
sistem kurulmuş ve 1937 ye kadar Atatürk tek adam olarak ülkeyi yönetmiş
denilebilir. Neden çünkü kurtuluş savaşını kazanmış bir millete liderlik etmiş
te ondan. Yani, güçlü lider. CHP ye göre
bu iş yanlış. Daha sonra çok partili sisteme geçiyoruz, Ama sözde. Açık oy
gizli tasnif, gizli sayım, CHP nin, İnönü’nün milli şeflik dönemi, yani
demokrasi rafta. 60 ta seçim sonuçlarını vesayet kurumları beğenmemiş, iktidar
olanı, çok oy alan Menderes’i, bir daha
alamasın diye asmışlar. Yani milli iradeden söz etmek mümkün değil. 70 li yıllar tamamen koalisyon, vesayet
kurumları yine devrede, ihtilale giden
sürecin olgunlaşması bekleniyor. Meclis cumhurbaşkanını da seçemeyince, 80
ihtilali. Sonra özal dönemi, bardağın dolu tarafının fazla olduğu dönem. 28.
Şubat 97 post darbe, yakın tarihte ise, güçlü iktidarı yakalayan partiyi kapatma ve
darbe girişimleri derken, son olarak 15
temmuz işgal girişiminin Allahın yardımı, vatansever millet, ve Cumhurbaşkanımızın
önderliği, millete verdiği özgüven sayesinde önlenişi, hala ayaktayız çok
şükür.
Özetlediğimiz, bu 94 yıllık süreçte, mevcut
sistem, vatandaşın demokratik talebine cevap verebilmiş mi, maalesef hayır. Vesayet
kurumlarının devreden hiç çıkmadığı, demokrasinin ve milli iradenin ikide bir
rafa kaldırıldığı, bu mevcut sistemin neresi güzel, neyinden vazgeçemeyeceğiz.
2.halkası:
TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ YARGI.
Vatandaşın adil yargı talebi,
demokrasilerde karşılanması gereken, bir zorunluluktur. Aksi halde vatandaşın
güven duygusu kaybolur. Hatta kendi yargısına başvurmasına neden olabilir. Toplumsal
huzursuzluğa sebebiyet verir. Mevcut sistem geçmişte vatandaşa yargı açısından
neler sağlamış bir bakalım. Kısmı yargılamalarda adalet sağlanmış olsa da, bilhassa
vesayet kurumlarının devrede olduğu dönemlerde; Açıktan toplumsal yaralara
neden olacak yargılamalar yapılmış. Örnek, Menderes yargılaması. Anayasa
mahkemesinin dahi, aynı konuda, farklı tarihlerde, farklı kararlar vermesi. Kayırmacılık
bu kurumlarda dahi ayyuka çıkmıştı. Kapalı ve hiyerarşik, kariyer yapısıyla
darbelere zemin hazırlamış. Darbecilerin talimatlarını uygulamışlardır. Hatta
darbelere yeltenmiştir.
Hasılı mevcut sistem, yargı yönünden de
vatandaşın beklentilerini veya demokrasinin gereklerini sağlayamamıştır.
3.halkası:
MİLLİ İRADE
Mevcut sistemde, Milli iradenin etkinliği
nasıl olmuş bir bakalım. Mevcut sistemde
demokrasimiz defalarca kesintiye uğramış, rafa kaldırılmış ve dolayısıyla
defalarca milli irade hükümsüz kalmıştır. Mevcut sistemde milletvekilleri
seçiliyor. Ve meclisten cumhurbaşkanının izin verdiği ölçüde hükümet
belirlenir. Güvenoyu alırsa hükümet kurulmuş oluyor. Ancak, parlamenter sistem tarihimizde,
hükümetlerin ömrü yaklaşık 1.5 yıl olabilmiştir. Yani dört veya beş yıllık bir
hükümet süreci çok az yaşanmıştır. Bu durum kırizlere ve ülkenin geri kalmasına
neden olmuştur. Yani hakimiyet maalesef milletin olamamıştır.
Bu durumda mevcut sistem, Milli iradenin
hâkimiyetine cevap olamamıştır. Hâlbuki demokrasi, milli iradenin hâkimiyeti
dışında, başka bir hakimiyet tanımaz. Yani milli irade açısından mevcut
sistemin savunulacak bir yönünü göremiyoruz.
4.halkası:
İSTİKRAR
Mevcut sistemde, güçlü iktidarlar dönemi,
maalesef çok az yaşandığından istikrarda sağlanamamış. Cumhuriyet Tarihi boyunca
gelişmenin sağlanabildiği bir özal dönemi var, diğeri ise yakın tarihte Ak
parti dönemi: 7 Haziran 2015 genel
seçimi, güçlü Ak Parti döneminde dahi, mevcut sistemle istikrarın
sağlanamayacağını ortaya koymuştur.
Mevcut sistemde istikrar, vatandaşın
talep ettiği, beklentisinin mutlaka karşılanması geren en önemli halka olduğu
halde, halkaların en zayıfıdır, her an kopabilir. Çünkü her seçim koalisyon
getirebilir.
5.halkası:
GÜÇLÜ EKONOMİ;
“Güçlü ekonomi demek, devletin güçlü
olması demek, vatandaşın güçlü ve refah
içinde olması demektir. Devletin, vatandaşına her alanda sosyal hizmet
verebilmesi demek, hizmet yatırımları
yapabilmesi demek, reel sektörü destekleyebilmesi demek. Caydırıcı güç
olabilmesi için silah gücü demek, hasılı bu Güçlü ekonomi talebinin ön şartı
istikrardır. Eger mevcut sistemde istikrar sağlanamıyor ise, güçlü ekonomi hayal olur. Güven kaybolunca
hayat duruyor, bütün bunlar ülkemizde
defalarca yaşandı. 2002 ye kadar istikrardan söz etmek fazla iyimserlik olur. 7 haziran 2015 seçimi; “mevcut sistemle”, güçlü iktidarların dahi,
sürdürülebilir bir istikrar sağlayamadığını gösterdi. Yani, mevcut sistemle
güçlü ekonominin sürdürülemeyeceğini, geçmiş tarih ortaya koymuştur.
6.halka:
GÜÇLÜ TÜRKİYE;
Esasen
bu halka, her alanda adalet isteyen insanımızın, beka talebi. Ancak, Türkiye’nin
güçlü olabilmesi için, halkın beklentisi olan bu halkaların içinin dolması gerekiyor. İçi doldurulamayan bu halkaların, her birinin
kopması halinde, Güçlü Türkiye hedefinden uzaklaşıyoruz. Maalesef mevcut sistem anlattığımız
nedenlerden dolayı halkayı koparıyor.
O
nedenle değişim zorunlu hale gelmiştir.
Bu resimde, değişimi zorunlu kılan bir
önemli halka daha var, oda her sistemde ve her halka içinde olması gereken
adaletin sağlanması. Bu halka devletin
devamlılığını ve insanda, her alanda güven duygusunu sağlayacak olan Adaletin
sağlanması.
Tarihte, kavimlerin, devletlerin ömürlerini
adalet anlayışları belirlemiştir. O nedenle mevcut sistemle, her alanda adalet
beklentisine cevap verilemediği için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin,
değişim için zorunlu hale geldiğini itiraf edebiliriz.
Sanırım demokrasilerde olması gereken
insana dair beklentilerin özeti olarak sıraladığım halkaların içinin mevcut sistemle doldurulamadığı veya
karşılanamadığını, özetle paylaştığımı umuyorum.
HALKLARIN
DEMOKRASİ AYAĞI YERE SAĞLAM BASACAKTIR
Değişim
halinde halkaların demokrasi ayağı,yere daha sağlam basmaktadır. Millet kendi geleceğini, tanıdığı, bildiği, güven
duyduğu, bir partiliye direkt olarak, teslim edecektir. Yani milli irade tesis
edilecektir. Vatandaşın oyunu alabilmek için, emekle o makama gelmiş bir
vatansever, milletine karşı hata yapmamaya özen gösterecektir. Yani dünyanın birçok
ülkesinde var olan, tek adama dayalı hükümeti kendisi seçecektir. Partiler
arası diyalog seçimden sonra değil seçimden önce tesis edilmek durumunda
olacaktır. Vekiller şu anki mevcut haliyle seçilerek meclis oluşacaktır. Değişimin
sadece meclisin oluşumu açısından, demokrasinin siyaset ayağında zafiyet
olabilir, oda ülkenin koşulları iyileştikçe, Ak Parti aracılığı ile düzeleceği
kanaatindeyim.
2.
halka tarafsız ve bağımsız yargı: Milli
iradeye karşı vesayet odakları hükümsüz kalacağından, yargı ayağımızda
rahatlayacaktır. Çünkü her alanda olması gereken adalet, öncelikle yargının işi
haline gelecektir. Bunun teminatı da sistem olacaktır.
3.
halka Milli irade: Milli irade
cumhurbaşkanını seçmekle hükümeti kurmuş olacaktır. Cumhurbaşkanına dayalı
hükümet sistemi, Yani şimdi başbakanın yaptığı yürütme işlevi ortadan kaldırıyor.
Başbakanın belirlediği bakanların listesini, Milli iradenin direk
yetkilendirdiği zatı muhterem olacak kişi, Cumhurbaşkanı belirliyor. Aslında, Millet bir bakımdan, daha önce referandumla Cumhurbaşkanını seçme
yetkisini eline almıştı. Şimdi ise referandumla, cumhurbaşkanına hükümet etme
yetkisini verecek.
Milli irade, aynı sandıkta, yasamayı
yapacak milletvekillerini de seçmiş olacak. Millet, Güvenoyu konusunda da 5 yılda
bir olmak üzere kendini yetkilendiriyor, diyebiliriz.
4.
halka istikrar: İstikrar,partilerin inisiyatifinden çıkmış oluyor. Değişimle, hükümet milletin oyunun %
50 sini almak zorunda kalıyor. Bu durum siyasileri, uzlaşmacı olma konusunda
zorunlu hale getiriyor. Siyasilerin çoğunluk söylemi iddiaları da yerine
getiriliyor. Aynı zamanda istikrar, sistem gereği, kendiliğinden oluşuyor.
5.
halka Güçlü ekonomi: değişimle,
istikrarın sağlanması, güveni artıracak ve güçlenen ekonomisi ile ülke; hedeflerini
kesintisiz sağlama yolunda ilerleyecektir.
BU
SİSTEM EN ÇOK ERDOĞAN SONRASI İÇİN GEREKLİ
Bütün bu beklentileri sağlayacak olan değişim
sayesinde, hepimizin arzusu ve hedefi olan Güçlü Türkiye yolunda, adalet
içinde, nesillerimiz güvencede olacaktır, inşallah. Son cümle olarak, değişim Sayın Recep Tayyip Erdoğan için
değil, Erdoğan sonrası Türkiye için gerekli kanaatimi paylaşıyor.
PARTİSİNİN
TÜM ÇALIŞMALARINDA YERİNİ ALDI
Çok yoğun iş temposuna rağmen partisinin
tüm çalışmalarında sahadaki yerini alarak gece gündüz çalışan Tezcan, neden
işlerini bırakıp bu davaya bu kadar yoğun hizmet etmesini de açıkladı. Tezcan;
“Bu vatana ve millete yaptıklarından ötürü, Ak Partiye vefa borcu olduğunu
düşünenlerdenim. Memleketin geleceğini siyaset belirliyor. O nedenle bende
teşkilatlara bir nevi vefa borcumu ödemek istedim. Ayrıca teşkilatlar beni 2007
den beri temayüllerde üç defa ilklerde seçerek, çok onurlandırdı. Onlara minnet
borcumu ödemek istedim. Yanı sıra teşkilatın, İl Başkanlığının başarısı için
gelen teklifi geri çeviremezdim.
Liderimizin bu hususta beyanı var;
Davaya hizmet etmek için vekil olmadan da hizmet etmenin yolu dışarıdan veya
teşkilatlarda yer almak olduğunu ifade etmiştir. Hasılı, asıl siyaset yapma nedenim,
memleketin geleceği. 15 Temmuz, siyasetin bir ülkenin geleceği için ne denli
önemli olduğunu da ortaya koymuştur. 15 yıldır Ak parti adına yapabileceğim her
türlü faaliyeti ve fedakârlığı yaptım. Her dönemde olduğu gibi, davamız için
yaptığım bu faaliyetlerden bu dönemde de rahatsız olanlar olabilir. Bu
rahatsızlığı duyanlar dava adamı değildir. Rahatsızlık duyanlar var diye
siyaseti bırakacak değilim. Ancak bu davanın başından beri olduğu gibi, 17
Nisandan sonra Allah izin verirse, yine dışarıdan siyaset yapmamın daha uygun olacağını
düşünüyorum. 17 Nisan çok daha aydınlık bir Türkiye’ye merhaba diyecek inşallah.”
YORUMLAR