SANKO
Üniversitesi Hastanesi Üroloji Uzmanı da olan Doç. Dr. Küçükdurmaz, böbrek taş
hastalığının son yıllarda özellikle çocuklarda ve kadınlarda daha sık görülmeye
başladığını söyledi.
Beslenme
tarzındaki yanlışlıklar ve hareketsiz yaşam şekli nedeniyle üriner sistem taş
hastalığının görülme sıklığının tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek
artış gösterdiğini belirten Doç. Dr. Küçükdurmaz, Türkiye’nin, dünyada taş
hastalığının en sık görüldüğü ülkeler arasında yer aldığına dikkat çekti.
“Şiddetli ağrılara
sebep olan, yaşam kalitesini bozan böbrek taşları, böbrekte ciddi ve geri
dönüşümsüz hasarlara yol açabilmektedir” diyen Doç. Dr. Küçükdurmaz, üriner
sistem taş hastalığının bugüne kadar erkeklerde daha çok görülmekle birlikte,
son dönemde özellikle ergenlik dönemindeki çocuklar ve kadınlarda artış gösterdiğine
vurgu yaptı.
Doç. Dr.
Küçükdurmaz, üriner sistem taşlarının cerrahi tedavisinde teknolojik
ilerlemelerin de yardımıyla açık operasyonlara gerek kalmadan minimal invaziv
girişimlerle yüksek başarı oranları elde edildiğini kaydetti.
OBEZİTE VE
YANLIŞ BESLENME HASTALIĞI TETİKLİYOR
Böbrek taşı
hastalığındaki artışın en önemli nedenlerinin obezite ve yanlış beslenme
olduğunu anımsatan Doç. Dr. Küçükdurmaz, şöyle devam etti: “Son yıllarda bütün ülkelerde
üriner sistem taş hastalığı sıklığında artış gözlenmesinin en önemli sebepleri
arasında hızla yaygınlaşan obezite, az su içme, karbonhidrat ve tuzdan zengin
beslenme alışkanlığı ile hareketsiz yaşam tarzı yer almaktadır.
Sağlıksız
beslenme ve hareketsiz yaşam tarzına bağlı olarak oluşan insülin direnci,
kadınlık hormonu olan östrojenin koruyucu etkisini ortadan kaldırarak,
kadınlarda taş oluşumuna yatkınlığı artırmaktadır. Yaklaşık 50- 60 yıl önce
erkeklerde taş hastalığı kadınlardan yedi kat daha fazla görülürken, son
yıllarda bu oranın 1.5 kata kadar düştüğü bildirilmektedir.”
HAREKETSİZLİK VE TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI
ÇOCUKLARI TEHDİT EDİYOR
Çocuklarda fast
food tarzı yanlış beslenme; cips, kraker gibi tuzlu yiyecekler, çikolata, gazlı
içecekler, şekerli yapay ürünler gibi sağlık açısından zararlı, tüketilmemesi gereken
gıdaların aşırı tüketilmesinin taş oluşum riskini artırdığının altını çizen Doç.
Dr. Küçükdurmaz, “Bunların yanı sıra, oyun oynanması ve hareketli geçirilmesi
gereken vakitlerin bilgisayar, televizyon ya da cep telefonlarının başında
hareketsiz geçirilmesi taş hastalığının çocuklarda daha sık görülmesine yol
açmaktadır” ifadelerini kullandı.
YAŞANILAN COĞRAFYA BÖBREK TAŞI SEBEPLERİ
ARASINDA
Doç. Dr.
Küçükdurmaz, yaşanılan coğrafya ve iklimin böbrek taşı sebepleri arasında bulunduğunu
vurgulayarak, şu bilgileri paylaştı: “Böbrek taşının ortaya çıkmasında
genetiğin, doğuştan gelen metabolik hastalıkların dışında yaşanılan coğrafya,
iklim, ırk, meslek gibi birçok faktör rol oynamaktadır. Bunların yanında
özellikle yeterli miktarda sıvı tüketilmemesi, tuz ve rafine şeker tüketiminin
fazlalığı, hayvansal proteinden zengin beslenme, sıcak ortamlarda yaşama ve
böbreğin yapısal bozuklukları da nedenler arasında yer almaktadır.”
KIVRANDIRICI TARZDA ÇOK ŞİDDETLİ AĞRILARA
NEDEN OLABİLİR
Böbrek taşlarının
bazen hiçbir belirti vermeden rastgele saptanabildiği gibi, zaman zaman üretere
(idrar kanalına) düşerek böbrekte genişleme ve çok şiddetli ağrılara neden
olabildiğini anımsatan Doç. Dr. Küçükdurmaz, “Ağrı genellikle kolik tarzda
olup, dalgalar halinde gelmekte ve kıvrandırıcı bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Ağrı dışında görülen en önemli belirtiler arasında ise bulantı, kusma, idrar
yaparken yanma, idrardan kan gelmesi bulunmaktadır” şeklinde konuştu.
TAŞ ANALİZİ, HASTALIĞIN TEKRAR ETMEMESİ
AÇISINDAN ÖNEM TAŞIYOR
Taş analizinin
hastalığın nüksetmemesi açısından büyük önem taşıdığına işaret eden Doç. Dr.
Küçükdurmaz, şu noktalara dikkat çekti:
“Böbrek taşı
tanısı konulması için detaylı muayenenin yanı sıra, laboratuvar ve
ultrasonografi ile ilaçsız bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme
yöntemlerinden faydalanılmaktadır. Kan ve idrarda bir takım metabolik
incelemelerin yapılması ve taşın analiz edilmesi, ilerleyen dönemlerde
hastalığın tekrar etmemesi açısından önem taşımaktadır.”
TEDAVİDE TAŞIN YERİ, BÜYÜKLÜĞÜ VE TİPİ
DİKKATE ALINMAKTADIR
Böbrek taşı
tedavisine de değinen Doç. Dr. Küçükdurmaz, şu bilgileri paylaştı:
“Böbrek
taşlarının tedavisi; taşın yerleşim yeri, boyutu, tipi ve hastaya ait birtakım
faktörler göz önüne alınarak planlanmaktadır. Ses dalgaları ve lazerle taş
kırma ile perkütan yolla taş kırma cerrahisi bu amaçla kullanılan tedavi
teknikleri olmaktadır. Bu alanda kullanılan en gelişmiş yöntemlerinden birisi
lazerle taş kırmadır. Lazer tekniğinde esnek yapıda ince bir endoskop
vasıtasıyla, vücuda herhangi bir kesi ya da delik açılmadan, idrar kanalından
böbrekte her bir kalikse (odacık) girilerek, buradaki taşların lazer yardımıyla
kırılması ya da alınması sağlanmaktadır.”
LAZERLE TAŞ KIRMADA BAŞARI ŞANSI YÜKSEK
Lazerle taş kırma
işleminde hastaya herhangi bir kesi ya da delme işlemi yapılmadığı için hasta
aynı gün taburcu edilebilirken, ertesi gün normal günlük yaşantısına dönebildiğini
anımsatan Doç. Dr. Küçükdurmaz, şunları kaydetti: “Başarı şansı çok yüksek,
istenmeyen yan etki oranı ise çok düşük bir ameliyat tekniğidir. Aktif idrar
yolu enfeksiyonu olan hastalar hariç, böbreğin alt odacığı dışında yerleşmiş 2
cm’ye kadar taşı olan tüm hastalara güvenle uygulanabilmektedir.”
Doç. Dr. Faruk Küçükdurmaz, üriner sistem
taşlarının oluşmasını engellemek için alınması gereken önlemleri şöyle
özetledi:
* Günde en az 2-
2.5 litre sıvının gün içerisine yayılarak tüketilmesi gerekir.
* Genel kanaatin
aksine, taş hastaları süt ve yoğurdu normal düzeyde tüketebilirler. Tuz,
kırmızı et ve rafine şekerlerin fazla tüketiminden kaçınılmalıdır.
* İçeriğindeki
sitratın koruyucu etkisi nedeni ile günde bir limon tüketilmesinde fayda
vardır.
* Hareketsiz
yaşam tarzı taş hastalığı riskini artırır. Bu sebeple düzenli egzersiz yapmaya
ve ideal kilonun korunmasına dikkat edilmelidir.
* Obeziteye sebep
olabilecek aşırı yağlı ve işlenmiş gıdaların tüketiminden uzak durulmalıdır.
YORUMLAR