Enderun usulü teravih namazı, adından da anlaşılacağı
üzere Osmanlı Sarayı’nda doğmuş, Türk
musikisinin en büyük bestekârlarından Buhurizade Mustafa Itri
Efendinin tarafından tertip edilen bir uygulamadır.
MUSTAFA ITRÎ EFENDİ TERTİPLEMİŞ
Aslında bu usulde kılınan teravihlerin diğer
teravihlerden hiçbir ayırımı yoktur. Sadece, Türk Musikisinin beş ayrı
makamında kılınması ve bu makamlarda bestelenmiş ilahilerle süslenmesinden
ibarettir.
Teravih, uzun bir namaz ve Allah’ın huzurundasınız, asla
sıkıcı olmaz; ancak namaz uzun olduğu için insan gayri ihtiyari fizikî bir
yorgunluk hissedebiliyor. Hem maddeten hem manen bu namazı monotonluktan
kurtarıp daha ahenkli, daha güzel bir hale getirmek için ecdadımız bu namaza güzel
bir erkânı uygun bulmuşlar. Değişik makamlarla süsleyerek, namazı daha coşkulu,
daha zevkli, daha güzel bir hale getirmeyi murat etmişler.
BEŞ AYRI MAKAMDA İLAHİLERLE SÜSLÜ
Şöyle ki: teravih namazı, müezzin efendinin okuduğu
kamete göre; yatsı namazının farzı Uşşak ya da Hicaz makamında kılındıktan
sonra, Teravih Namazının ilk dört rekâtı Rast ikinci dört rekâtı Uşşak ya da Hüseynî,
üçüncü dört rekâtı Saba ya da Bestenigâr, dördüncü dört rekâtı Eviç ve son dört
rekâtı da Acemaşiran makamlarında kılınıyor.
Makamların seyrinde, pestten tize doğru yükselen bir
tertip olduğundan namazda ruhu diri tutarak, makam değişiklikleri de sanki
namaza yeniden başlıyormuş gibi yeni bir canlılık getiriyor.
Bu usulle
kılınan teravihlerde cemaat zamanla makamlara aşina oluyor. Hatta namaza geç
kalan kimse makamı takip ederek hangi rekâtta namaza kavuştuğunu rahatlıkla
anlayabilir.
BEŞTEPE MİLLET CAMİİNDE DE UYGULANIYOR
Ramazan ayında; İstanbul’da otuzun üzerinde
camide uygulanmakta olan "Teravih-i Enderun ve cumhur müezzinliği''
geleneği, Bu yıl ilk defa Ankara Beştepe Millet Camisi'nde de uygulanmaya başladı.
Anadolu’nun
birçok il ve ilçelerinde yaşatıldığı gibi; komşumuz Gaziantep’te, hatta Osmaniye’de
de altı camide birden Enderun Usulü Teravih uygulaması devam etmektedir.
KAHRAMANMARAŞ’TA DA NEDEN OLMASIN?
Kahramanmaraş’ta son yıllarda Türk musikisi makamlarını
bilen ve icra eden din görevlilerimizin sayısı artmıştır. Üstelik Türk
musikisine aşinalığı üst düzeyde olan Celal SÜRGEÇ gibi bir de İl Müftümüz
vardır. Ayrıca şehrimizde bu işi bilenlerin oluşturduğu ”Hz. Mevlana Kültürü ve Türk Tasavvuf
Musikisi, Folklorunu Araştırma ve Yaşatma Derneği ” gibi, kültürel bir alt
yapıda vardır. O halde …
Bu güzel kadim gelenek, neden Kahramanmaraş’ta uygulanmaz?
Sembolik dahi olsa bir camimizde neden yaşatılmaz?
Selam ve sevgilerle.
YORUMLAR