Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi ve Kahramanmaraş
Sütçü İmam Üniversitesi, şehrimizin kültürel değerlerini gün yüzüne çıkarmak
adına çok güzel hizmetlere imza atmaya devam ediyorlar. Bunlardan biri de geçtiğimiz
hafta 23 Kasım Cuma günü gerçekleşen “Uluslararası
Maraşîzâde Ahmed Kuddûsî ve Kâdirîlik Sempozyumu” idi.
Bilindiği üzere, Maraşîzâde Ahmed Kuddusî Efendi aslen
Maraşlıdır. XII. yüzyılda Hoca Ahmed Yesevî ile başlayıp daha sonra Yunus Emre,
Hacı Bayram-ı Velî, Eşrefoğlu Rûmî, Niyazî-i Mısrî ve Aziz Mahmud Hüdâî gibi
isimlerle devam eden tasavvufi Türk şiirinin XIX. asırda yaşamış önemli temsilcilerindendir.
AHMED KUDÛSİ EFENDİ
ASLEN MARAŞLI, TEKEREKLİ AİLESİNE MENSUP
Aslen Maraşlı olan Ahmed Kuddûsî Efendi, H 1183-M 1769
yılında Niğde’nin Bor ilçesinde doğmuştur.
Babası, Maraş’tan Bor’a göç eden Nakşibendî mürşidi Seyyid İbrahim
Efendi’dir. Seyyid İbrahim Efendi (ö. 1786)’nin Maraş’ta; tarihi süreçte
Seyyidler/Lutfullahlı/Tekerekli olarak anılan aileye mensup olduğu
bilinmektedir. Kahramanmaraş’ta yaşayan Tekerek ailesinden Sıddık TEKEREK,
sempozyuma gelen misafirlere, Ahmed Kuddûsi Efendi’nin ailesinin yaşadığı
Ekmekçi Mahallesindeki evlerini gezdirmişlerdir.
KABRİ NİĞDE BOR’DA
İlim tahsili ve tasavvufi seyr-ü sülûkunun ardından Kuddûsî Efendi’ye önce babası sonra da Turhallı Mustafa Efendi tarafından Nakşıbendî icâzetnâmesi verilmiştir. Bir müddet Nakşî usulünce icazet veren Ahmed Kuddusî Efendi, ehlullahtan aldığı manevi bir işaretle Kâdirî tarikatına geçmiştir. H 1265-M 1849 tarihinde Hakka yürüyen Kâdirî mürşidi Mar’aşîzâde Ahmed Kuddûsî Efendi’nin kabri Niğde’nin Bor ilçesindedir.
AHMED KUDÛSİ
EFENDİNİN TORUNLARI DA SEMPOZYUMDAYDI
Sempozyuma katılan, çok sayıda birbirinden değerli
akademisyenlerin bildirileri, Kahramanmaraş kültürel mirasına dair önemli bir
boşluğu doldurmuştur. Özellikle Kuddusi
Efendi’nin metfun olduğu Bor ilçemizin belediye başkanı ve Ahmed Kuddûsî Efendi’nin
torunlarından Ali EREN Beyefendinin de katılımları, sempozyuma daha da bir
anlam kazanmıştır.
AÇILIŞ
KONUŞMASINI, DR. ÖĞR. ÜYESİ LÜTFÜ ALICI YAPTI
Bilindiği üzere sempozyumun gerçekleşmesinde emeği
geçenlerden biri de; Ahmed Kuddûsî Efendi’nin eserlerini ve şiirlerini tahlil
eden kitaplar kaleme almış olan; KSÜ Öğretim Üyelerinden Dr. Lütfü ALICI Hoca’nın
gayretleri göz doldurdu. Ahmed Kuddûsî hayatı ve şiirlerine dair şu bilgileri aktardı:
“Ahmed Kuddûsî Hazretlerinin yedi eseri bulunmaktadır. Bunlar içinde en çok tanınanı, divanıdır. En belirgin vasfı onun bir Allah ve Peygamber âşığı olmasıdır. O, Hz. Peygamber’e aşkı sebebiyle Hicaz’a gitmiş, Mekke ve Medine civarında on yedi yıl mücavir olarak kalmıştır.
Ey rahmeti bol
pâdişâh cürmim ile geldim sana
Ben işledim hadsiz
günâh cürmim ile geldim sana
***
Ey şehenşâh arz-ı
hâle gelmişim bugün sana
Bağrı başlı gözü
yaşlı kulunum rahmet et bana
Gibi beyitleri o demlerdeki niyazlarını yansıtmaktadır. Kuddûsî,
üveysilik yoluyla mürşit kabul ettiği Abdülkadir-i Geylânî ile Hz. Mevlânâ,
Yunus Emre, Sarı Saltuk gibi büyük mutasavvıfların hepsinden istifade etmiştir.
Tarikat taassubundan uzak olan Kuddûsî,
Yok ayrı gayrı
evliyânın yolları hak cümlesi
Hem Halvetî hem
Celvetî hem Kâdirî hem Nakşîyem
Beytiyle hak tarikatlar arasında fark görmediğini dile
getirmiştir. İnsanlara her zaman iyiliği tavsiye etmiş, onları kötülükten men
etmeye çalışmıştır. İnsanları kendine değil, Hakka davet etmiştir. Bu süreçte cahil
insanların kınama, iftira ve hakaretlerine de maruz kalmıştır. Kendisine
yapılanlara manevi imtihandır diyerek yıllarca sabretmiş, yakınlarına da sabrı
tavsiye etmiştir. Kuddûsî, yolun zorluklarını bilmektedir. Bu bağlamda bir
şiirinde şunları söylemektedir.
Velî olmaz kişi
taşlanmayınca
Sivâ endişesi
boşlanmayınca
Kemâle eremez
sâlik dirîga
Bu aşkın oduna
haşlanmayınca
Ahmet Kuddûsî’nin Hazînetü’l-Esrâr
ve Ganîmetü’l-Ebrâr adlı eserinin ilk konusu ilimdir. Eserin bu ilk
bölümünde Kuddûsî, erbab-ı ilmi, ilim tahsili hususunda; “Eğer ilim öğrenme maksadın cerbeze/kurnazlık/hilekârlık, gurur, kibir,
emsallerine üstünlük taslama, insanların teveccühüne mazhar olma, dünya
menfaati temin etme ise, sen dinini yıkmaya, dünya karşılığında ahiretini
satmaya çalışan bir zavallısın. Alışverişin hüsrandır, ticaretin kesattır” diyerek
uyarır.
Vasiyetnâme ise bir mürşit olarak Kuddûsî’nin tevazuunu, şöhret ve halka eziyetten uzak duruşu ile teslimiyetini göstermesi bakımından kıymetli bir eserdir. Dünya ve dünyalıkla alakalı herhangi bir şey bulunmayan vasiyetnamede Kuddûsî şöyle vasiyette bulunmaktadır:
“AllahuTe’âlaya tövbe edin, aranızı düzeltin, Allah ve
Resûlüne itaat edin! Benim için ağlamayın! Gece vefat edersem yıkayıp sabah
namazından sonra bir kaç komşu ile cenaze namazımı kılıp Eski Mezar’da münasip
bir yere defin edin. Kalabalık dolayısıyla halka zahmet ve şöhret olmasın! Beni
övmeyin! Zira kabirde bu söyledikleri sıfatlar sende var mı diye melekler
eziyet ederlermiş. Kabirde Kur’an’ı çok okuyup cenazeye katılan Müslümanları
bıktırmayın. Padişahımız için gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün iki
ucunda dua ediniz.”
ŞİİRİN BAŞKENTİNDE
YAPILAN ÖNEMLİ BİR SEMPOZYUM OLDU
Bu sempozyumdan maksat, şehrimizin gizli kalmış değerlerini
ortaya çıkarmak, kültür ve medeniyetimize hizmet eden şair ve ediplerimizi
hayır, dua ile anmak, eserleri vasıtasıyla günümüze intikal eden değerleri
milletimizin irfanına sunmak, ülkemizde şiirin başkenti olarak tanınan
şehrimizi bu yönüyle de dünyada tanıtmaktır.
Bu vesileyle, bu zemini bizlere hazırlayan Kahramanmaraş
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Fatih Mehmet ERKOÇ, Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesi Rektörü Sayın Niyazi CAN, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi
Kültür İşleri Daire Başkanı Sayın Cevdet KABAKÇI ve KSÜ Dr. Öğr. Üyesi Lütfü ALICI
ve Yaşar ALPASLAN hocalarımıza ayrıca sempozyuma bildirileri ile katılan tüm
değerli akademisyenlerimize ve öğrencilere, velhasıl emeği geçen herkese
teşekkür ediyoruz.
Selam ve sevgilerle.
YORUMLAR