16 Haziran 1950 tarihi önemli bir gün. Ülkemizde Ezan-ı
Muhammedi’nin yeniden asli lafızları ile okunduğu, asılsız ezanların
susturulduğu bir gün. Bilindiği üzere ülkemizde 1932 – 1950 arası tam 18 yıl camilerimizin
minarelerinde asli ezan okutulmamıştı.
Zira, o yıllarda ülkemiz; tek partili CHP li yılları sindirmeye çalışıyordu.
Bütün yurtta olduğu gibi inananlar yapılan haksızlıklara göğüs germiş, sabır
göstermişti. Bu zulümlerden Kahramanmaraş halkı da kendine düşen payı
fazlasıyla almıştı..
MİNARELERDE TAM ONSEKİZ YIL ASLİ EZAN
OKUNMADI
Divanlı Camiinde kaçak olarak ezan-ı asli okumaya çalışan müezzin efendinin
halini, Ulu Camide okunan ilk uyduruk ezanın burukluğunu ve 18 yıl aradan sonra
Ulu camide ilk ezan-ı Muhammedi okunmasının coşkusunu yaşamış; o sevince
şahitlik etmiş, şehrimizin yetiştirdiği irfan sahibi hoca efendilerimizden,
Rahmetli Kadir Çavuş (Kızdırıcı) hocamızın Cemal Nar Hocamıza anlattıklarını
sizlerle paylaşmak istedim:
Kadir hocamıza Allahtan Rahmet dilerken, Cemal Nar hocamıza da
teşekkür ediyoruz. Ezan serbestliğinin yıl dönümünde ve Cumhurbaşkanı
seçimlerine yaklaştığımız şu günlerde, demokraside nerden nereye geldiğimizi
hatırlamamız açısından, Kadir hocamızın latif üslubu ile ibret dolu
hatıralarını aşağıda nakletmek istedim:
KADİR ÇAVUŞ
(KIZDIRICI) HOCANIN ANLATTIKLARI
“Rahmetli Kadir Çavuş (Kızdırıcı) Hocamız anlatmıştı. Devir “Halk Partisi”
devridir. Kahramanmaraş’ın Divanlı Camiinin müezzin efendisi minareye
çıkar. Sağına soluna bakar, etrafta zarar göreceği kimse yoktur. Elini atar
kulağına ve neşeyle ezan okumaya başlar: “Allahu Ekber,
Allahu Ekber.”
“Ne olur ne olmaz” diye aşağıya bir daha bakar. Bir de ne
görsün, Kuyucak yokuşundan yukarıya doğru kendi tabiriyle “tengirşek şapkalı”
birisi gelmektedir. “Eyvah!” der içinden ve hemen çevirir ezanı: “Tanrı
uludur, tanrı uluduuuur.”
Aşağıdaki fotör şapkalı adam başını kaldırır ve bağırır müezzine:
“Ben de sizdenim lan, ben de sizdenim. Doğru oku şu ezanı.” Bir
“oh!” çeken müezzin ve asıl ezanı doğru
okumaya devam eder.
ULU CAMİDE İLK “TANRI ULUDUR, TANRI ULUDUR” NİDALARI
Rahmetli ağlayarak anlatırdı bize bu “asılsız ezanın” nasıl
gelip nasıl gittiğini. İlk defa Cuma namazında Kahramanmaraş’ın Ulu Camiinde bu
uyduruk ezanın okunacağı zaman gelmiş. İmam hutbe için minbere çıkmış ve
oturmuş. Ama herkes imama değil, arkaya dönmüş vaziyette. Çünkü biraz yüksekte
yapılmış müezzin mahfelinde herkesin gözü. Derken Kayserili bir âmâ hafıza
işaret etmişler. O da ayağa kalkarak “Tanrı uludur, tanrı uluduuuur”
deyince caminin içinde bir feryat, bir ağıt başlamış. Merhum sevgili hocam
anlatırken iki gözü iki çeşme şöyle diyordu: “Ne ana
kaybetmiş, ne evlat kaybetmiş gibiydi. Bütün bir cemaat feryat ederek bağıra
bağıra, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Sadece insanlar değil, duvarlar ağlıyordu
hoca efendi, amitler ağlıyordu.”
Yanımdaki gözü yaşlı delikanlı “amit ney Hocam?” diye sorunca,
ben de sesim titreyerek “direk demek kardeşim, sütun demek” demiştim içimdeki
ironiyle!
ASILSIZ EZANLARIN SUSTURULDUĞU GÜN
HALKIN SEVİNCİ
Kadir Hocam anlatmaya devam ediyor: “Sonra gün geldi, CHP gitti, yerine
Demokrat Parti geldi. Menderes ezanı esas şekline çevirdi. Yine bir Cuma
günüydü. Millet Ulu Camiin avlusunda bekliyor. Kimse içeri girmiyor. Herkes
nefesini tutmuş ezanı bekliyor. Bir yanda insanlar, bir yanda kurbanlık
koyunlar meleşiyor, bir yanda kurbanlık danalar böğrüşüyor, bir yanda millet
sessiz sessiz ağlaşıyor!
Derken vakit geldi, müezzin “Allahu Ekber, Allahu Ekber” deyince bir feryat
koptu. Bu sefer millet sevinçten ağlıyordu. Kurban kesenlerin tekbir sesleri,
kurbanlık hayvanların böğürtüleri de bu ağıtlar arasına karışmış gidiyordu.
“ALLAH ONLARA FIRSAT
VERMESİN”
Mücahit tabiatlı merhum Kadir Çavuş hocam, gözlerini sildikten sonra devam
etti: “Biz neler gördük hocam,
neler gördük. Burada şimdi dindar geçinen nice öğretmenler çocuklara piyes
oynattılar. Falan da sahneye çıkardığı eşeğin başına
sarık sardı, “işte hoca” diyerek alimlerimizle alay ettiler.”
Biraz soluklanan hocam birden celallendi ve “Yemin
ederim ki bu gün onlar gene gelse emin ol aynısını yaparlar ve bu gün sofu
geçinen o adamlar yine eşeğin başına hoca diye sarık sararlar. Siz onları
bilmezsiniz hocam. Allah onlara fırsat vermesin!” diye
haykırdı.”
Selam ve sevgilerle.
YORUMLAR