“Kişinin kendisini başka bir bilincin yerine koyarak söz konusu bilincin duygularını, isteklerini ve düşüncelerini, denemeksizin anlayabilmesi becerisi”….. Empatinin sözlük anlamı bu. Ama acaba günlük yaşamımızda kaçımız bunu başarabiliyoruz. Evimizde, işyerimizde, ikili ilişkilerimizde, sosyal çevremizde hatta mesleğimizi icra ederken bunu başarabiliyor muyuz?
Kendi mesleğimizden örnek vermek gerekirse; hakkımızda aslı olmayan, tamamen iftiradan ibaret bir haber yazılsa ne düşünürüz? Bu habere muhatap olan insanların duygularını anlayabiliyor muyuz? Eğer empati kursak bunu anlarız.
Ben kendi adıma bunu başarabildiğimi düşünüyorum. Meslek hayatım boyunca hiç kimseyi zorda bırakan, aslı olmayan hiçbir haber yapmadım. Kimseye iftira atmadım. Hiç kimsenin bu yüzden bedduasını da almadım. Düşününsene beddua almak ne kadar kötü bir şey. İçinde Allah korkusu olan bir insan bedduadan da korkar. Bedduadan korkun çünkü, herkesin canından çok sevdiği birileri mutlaka vardır. Bunun başında da hiç kuşkusuz evlat sevgisi gelir. Ya sizin yaptığınız bir kötülüğün bedduası çocuklarınızı tutarsa. Onların hiçbir suçu yokken sizin suçunuzu çocuklarınız çekmek zorunda kalırsa. Çocuğunuz yoksa hayatta en çok sevdiğiniz her kimse ona bir kötülük gelse? İşte bunları düşünmek ancak empati ile mümkün olur.
Ama üzülerek belirtmek isterim ki; bir gazetecinin öncelikle öğrenmesi gerekenin empati olduğunu düşünüyorum. Kalemini silah gibi kullanan, bu yüzden meslektaşlarının “yüz karası” diye tanımladıkları insanlar var.… Onlar günaha girmekle kalmayıp mesleği de ayaklar altına alıyorlar. Düzgün çalışıp, işini layıkı ile yapıp helal parayı emekle, alın teriyle kazanmak varken birkaç tehdit vari haberlerle hiç yorulmadan para kazanma çabasında olan insanlar empatiden yoksun insanlar değil mi? İşin en kötü tarafı da mesleğin mensubu olduğunuzdan o günahkarlarla zaman zaman aynı kefeye girmek zorunda kalıyorsunuz. Yani, kuru odunun yanında yaş da yanıyor misali zor durumda kalabiliyorsunuz. Suçunuz ise o empatiden yoksun zavallılarla aynı mesleği icra etmiş olmanız.
İşte empati öyle bir bir şey. Yani bu duygudan nasibini almamış insanlar sadece kendilerine, çocuklarına zarar vermekle kalmayıp meslektaşlarını da zorda bırakıp, Allah katında günahlarını katmer katmer artırabiliyorlar. Gazetecilikten örnek verdim ancak, bu her meslek mensubu için geçerli.
Konunun özü şu ki; kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkasına yapmayın. Unutmayın, empati hayatı güzelleştirir, kötülükleri önler bence… O zaman hayat felsefemiz olsun empati….
Saygılarımla
Dilek Akın