Herkesin bir hikayesi var…
Reklam
Dilek Akın

Dilek Akın

Herkesin bir hikayesi var…

27 Kasım 2014 - 20:19

İnsan hayatı film gibi. Herkesin film senaryolarını aratmayan hikayeleri vardır. Bayram tatili için ailece gittiğimiz İstanbul’daki bir dost ziyaretinde tanıştığımız işadamının hayatı da hikaye gibiydi hem de ibret veren cinsten. İnsan hayatı inişli çıkışlı yol gibi. Bugün zirvede olan yarın ekmeğe muhtaç, bugün ekmeğe muhtaç olan yarın zirvede olur. Ama önemli olan her zaman dik durmasını bilmek, ekmek parasını alın teriyle kazanmak değil midir?

İstanbul’un ünlü restoran zincirlerinden Ziya Şark Sofrasının sahibi Ahmet Bingöl, samimi ve büyük bir içtenlikle yaşadıklarını anlatırken zaman zaman duygulansa da yüzünde hep gülümseme vardı. Aslen Şanlıurfalı olan Ahmet Bingöl, sohbete  başlarken Şanlıurfalı olduğunu söylemese ben zaten “Şanlıurfalı mısınız?” diye soracaktım. Çünkü, şivesi, samimiyeti ve dost canlılığı ile Şanlıurfalı olduğu her halinden belliydi. Şanlıurfa’da tam bir yıl önce açılan Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi’ndeki basın danışmanlığı görevim nedeniyle ilk kez gittiğim ve çok değerli dostlar edindiğim bu kentin insanlarını artık nerede olsa tanıyabiliyorum.

 

AHMET BİNGÖL’ÜN HİKAYESİ

1970’lerin sonunda Anadolu’dan İstanbul’a göç furyası yaşanır. Bu furyadan Birecikli Bingöl Ailesi de nasibini alır. Dördü erkek yedi çocuklu aile yoksuldur. Erkek çocukların iş yaşamları, ‘karınları doysun, eve bir ekmek getirsinler’ diye fırınlarda, lokantalarda çırak olarak başlar.

Taşı toprağı altın denilen İstanbul’un yolunu önce ailenin  en büyük çocuğu  Ziya Bingö tutar.Berber olarak çalışmaya başlar. Tek göz odalı bekâr evlerinde kalır uzun süre sonra da diğer üç kardeşini yanına aldırır. Kardeşlerden ikisi kebapçı dükkânlarına çırak olarak verilir. Ziya, en küçük kardeşi Ramazan’ı ise berber çırağı olarak işe verir. Dört kardeş gece gündüz çalışır tüm kazandıklarını biriktirir. 

Bingöl kardeşler ilk başta 1980’li yılların başında bir kebapçı dükkânı işletmeye başlar. Ancak bu ilk iş deneyimi başarılı olmaz ve açılan ilk işyeri kapatılır. İlk başarısız girişim sonrası kardeşler işçi olarak çalışmaya kaldıkları yerden devam eder. İlerleyen zaman içinde Ziya Şark Sofrası olarak nam salacak girişimin temeli ise 1980’li yılların ortasında 5 metrekare bir barakada atılır. Kebapları ün salar. Dönemin başbakanı Turgut Özal’a bile gönderilmeye başlanır bu kebaplardan.

2000’li yıllara doğru tüm Türkiye’de tanınan bir noktaya gelir ve 11 şubeye ulaşır. Ancak Ziya Şark Sofrası için 30 yılı aşan başarılı gidişat yavaş yavaş olumsuz bir noktaya doğru sürüklemeye başlar. Yaptıkları kimi yatırımlar zarar eder. Ziya Bingöl, yürekleri sızlatan bir dramla borçları yüzünden intihar eder.

Ahmet Bingöl, “Büsbütün çaresiz kalmıştım. Önümde iki yol vardı: ‘Ya alıp başımı gidecektim; ya da ağabeyimin adını yaşatacaktım, borçlarını da ödeyecektim. Allaha hep dua ettim, “borçlarımı ödemeden canımı alma” diye. Çok şükür dualarım kabul oldu. Bunun manevi huzurunu yaşıyorum şimdi” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

Hayatım boyunca çekmediğim zorluğu, acıyı bu süreçte çektim. Bir gün Eyüp Sultan Camii’ne gitmiştim ve o kadar dolmuştum ki uzun süre ağladım camide. İyi zamanımızda bize tüm depolarını açan firmalar mal vermemeye başlamıştı. Katılım bankalarından biri bizi sıkıştırıyordu. Kimi işçimiz maaşı için bizi dava etmeye başladı. Altımdaki araba dahi haczedildi. Çocuklarım kolejlerde okuyordu. O süreçte evimi Silivri’nin bir köyüne taşıdım.Gece gündüz çalıştım, çabaladım.. Son 4 yılda işlerimiz düzeldi. Şimdi 18 şubemiz var şükürler olsun.

50’sinden sonra üniversiteli oldu

Bir yandan işyerini yeniden ayağa kaldırırken, diğer yandan da okumayı azmeden Ahmet Bingöl, İç Mimarlık Son sınıfta okuyor. Aynı üniversitenin ikinci sınıfındaki kızıyla okul arkadaşı olan Bingöl, bu azim ve kararlılıkla daha çok başarılara imza atacağa benziyor. Kutluyoruz sizi Ahmet Bingöl… Yolunuz açık olsun.

 

Son Yazılar