İnsanlık dışı bir yöntemle, hunharca bir cinayete kurban giden Özgecan Aslan’ın acısı tüm Türkiye’yi mateme boğdu. Televizyonlarda, yazılı basında cinayetin işleniş şeklinin tüm detaylarıyla anlatılması ise adeta tüyleri diken diken etti. Bunu yapanlar insan olabilir mi?
Düşünün öpmeye kıyamadığınız evladınızı bir cani çıkıyor liğme liğme doğruyor resmen. Daha can çekişirken ellerini bile kesebiliyor. İnsanın kanı donuyor. Bu nasıl bir ruh hali.. Allah başta anne ve babası olmak üzere tüm sevenlerine sabır versin demekten başka bir şey gelmiyor insanın elinden.
Özgecen cinayetinden sonra da yine idam cezasının kaldırılması gündeme geldi. Cezanın geri getirilmesi isteği çoğunluktaydı.. Peki bir düşünelim acaba idam cezası geri getirilmeli mi? Bence getirilmemeli….
Neden mi?
Çünkü, ölüm aslında bir kurtuluş yoludur. Ölmemeli ki ağırlaştırılmış hapis cezasıyla hergün acı çekmeli. Tek kişilik hücrede hergün bin kez ölmeli… Ölümü de mumla aramalı…
Biliyorsunuz 2009 yılında da benzer bir olay yaşanmıştı. İstanbul Etiler’deki bir çöp konteynırında başı gövdesinden ayrılmış halde cesedi bulunan liseli Münevver Karabulut’un katili Cem Garipoğlu aylar sonra yakalanarak, tutuklanmıştı.
Yaşı 18'den küçük olduğu için 43 gün çocuk cezaevinde kalan Cem Garipoğlu, 18 yaşına girdiğinde Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ne nakledilmişti. Hazırlanan iddianamede Cem Garipoğlu'nun, "tasarlayarak" ve "canavarca bir hisle ve eziyet çektirerek" öldürdüğü ifade edilirken, olay tarihinde 18 yaşından küçük olan Garipoğlu için 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası istendi. 18 Kasım 2011'de karara bağlanan davada Garipoğlu 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Peki sonra ne oldu ? öyle acı çekti ki koğuşunda başına geçirdiği poşetle boğazını sıkarak intihar etmişti.
39 yıldan önce kesinlikle af yok
Özgecen olayında ise 3 zanlı tıpkı Cem Garipüoğlu gibi canavarca hisle veya eziyet çektirerek adam öldürmek suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanacak. Hukukumuzdaki en ağır ceza buymuş. Ağırlaştırılmış hapis cezasının ömür boyu hapis cezasına göre en belirgin farkı, aflardan yararlanamayacak olması. Aftan yararlanabilmesi için 39 yıl hapis yatmış olması gerekiyor.
Yine benzer bir olay ve benzer bir suça idam cezası verilen son olay Adana’da yaşanmıştı. 17 yıl önce 3 aylık evli olan 25 yaşındaki Nuray Karabulut, su faturası için indiği kapıcı dairesinde 46 yaşındaki Hilmi Yaşlı’nın tecavüzüne uğrayıp öldürüldü. Yaşlı, yarılandığı mahkemede ‘idam’ cezasına çarptırıldı. Yargıtay kararı bozdu, ancak yerel mahkeme bir kez daha aynı cezayı verdi. Bu karar, aynı zamanda da Türkiye’de tecavüz suçlarına yönelik verilen son idam karı oldu.
İki kez ‘idam cezası’ veren hakim Süha Mutlu, şimdi emekli. Süha bey, yakın bir aile dostumuz. Kendisiyle bu konuyu görüşürken, o da aslında idam cezasının bir çözüm olmadığını, çözümün eğitimde olduğuna vurgu yaptı.Evet eğitim çok önemli. Eğitimli, bilinçli ailelerin yetiştirdikleri çocuklar geleceğin nesilleri oluyor. Bir aile çocuğunu iyi yetiştirmezse topluma böyle cani ruhlular çıkabiliyor. Zira, son olayın baş zanlısının annesini de babası kemerle dövermiş. Böyle bir ruh haliyle yetişmiş çocuk, toplumda patlamaya hazır bomba gibi dolaşıyor.
Bu üç caniye, aftan yararlanma yolu da kapalı olmak üzere ceza verilmesi bence verilecek cezaların en büyüğü olur. Bunları birbir idam etseler onlar için kurtuluş olacak. Zira, 24 yıl hapis yatmayı göze almayıp intihar eden Cem Garipoğlu örneği varken, bu caniler ondan daha fazla acı çekmeyecekler mi? Bırakın çeksinler.. İdam cezası onların kurtuluşu olmasın…