Bundan 128 yıl önce Türk’ün denizlerdeki azametini tüm
dünyaya göstermek için bir gemi kalktı İstanbul limanından Uzakdoğu’nun
karanlık ufkuna. Birbirinden kilometrelerce uzak iki farklı coğrafyada bulunan
Osmanlı Devleti ile Japonya arasındaki münasebetler bundan bir asır evvel
başlamış ve bu ilişkileri daha da kuvvetlendirmek için Sultan İkinci Abdülhamid
Han tarafından 128 yıl önce Japonya’ya Ertuğrul Firkateyni gönderilmişti. Dönüş
yolunda (16 Eylül 1890) fırtınaya yakalanarak Pasifik Okyanusu’nun
derinliklerine gömülen gemide, firkateyn komutanı Tuğamiral Osman Paşa da dâhil
olmak üzere 527 (609 kişiden 13’ü kazadan önce koleradan vefat etmişti) denizcimiz
şehit olmuş, sadece 69 kişi sağ kurtulabilmişti. Denizcilik tarihimizin en
büyük kazalarından biri olan Ertuğrul Firkateyninin hazin hikâyesi halen
yürekleri sızlatmaktadır.
*
“Osmanlı Devleti’nin devletlerarası arenada yeniden denge
unsuru olmaya çabaladığı, ağır ekonomik şartlarda ve dış borç yükü altında bile
yeni yatırımlara imzaların atıldığı, içeride ve dışarıdaki gelişmelerin dünya
kamuoyunu etkilediği çok buhranlı ve sancılı bir devirde, bir harp gemimiz olan
Ertuğrul Firkateyni Japonya’ya gönderildi.
*
“Limandan ayrılıp da bir daha geri dönmeyen, sevdiklerine
ve sevenlerine elveda diyerek giden ilk gemimiz Ertuğrul Firkateyni değildir.
O, denizde sancak dolaştıran herhangi bir geminin başına gelebilecek kazalardan
birisine maruz kalmıştır. Denizlerde gemi dolaştırmak, sancak göstermek,
göründüğü gibi kolay ve ucuz bir faaliyet olmadığı gibi, bu faaliyetin
kazançlarına maddi değer biçmek de mümkün değildir.
*
“Ertuğrul Firkateyninin başına gelen bir deniz kazasıdır.
Her deniz kazası bir “facia” değildir. Ne yazık ki bu kaza için “facia”
tanımlaması yaparak haksız eleştirilerde bulunanların bir kısmının denizcilik
ile ilgisi, sadece denize bakan bir evinin olması veya bir sahil şehri veya
kasabasında ikamet ediyor olmasıdır. Diğer kısmının ise deniz tarihi ve
denizcilik, uzmanlık sahaları dışında bir uğraşıdır.
*
“Ege ve Akdeniz’den dışarı çıkmayan bir donanmamızın
olduğu söyleyenlerin, Ertuğrul’un Uzakdoğu seyahatinden söz etmelerini, anılan
dönemde denizaltı gemisine sahip olan ikinci, hatta denizaltı ile torpido atışı
gerçekleştiren ilk ülke olduğumuz bilinmesine rağmen bu söylemlerinde neden
ısrar ettiklerini anlayamamaktayım.
*
“Ertuğrul’un Japonya’ya gönderildiği dönem, İngilizlerin
ülkenin verimli petrol yataklarına ve stratejik öneme sahip geçitlerine
(Kıbrıs, Süveyş Kanalı vb.) yerleşme politikalarını uygulamaya koyduğu bir
dönemdir. Dengelerin yeniden kurulduğu ve İngiltere lehine olduğu bir devirde
yeni dengelerin kurulma çabasının bir sonucu olarak, 1889 yılına kadar olduğu
gibi, denizaşırı ülkelerde sancak gösterme zorunluluğundan dolayı bu seyir
gerçekleşmiş, dönüş yolunda bir kaza sonucu gemi batmış, bu kaza ile birlikte
Türkiye ve Japonya arasında, izleri günümüze kadar taşınan dostluklar
kurulmuştur.
*
“Bir geminin uğradığı limanlarda bir ülkeyi nasıl
tanıttığının ve böyle bir teşebbüsün diplomasi açısından ne derece önemli
olduğunun, ülke halklarını birbirine nasıl yakınlaştırdığının, kalıcı
dostluklara nasıl sebep olduğunun kanıtı Ertuğrul Firkateynidir.
“Karadeniz’de, Ege’de, Akdeniz’de, Kızıldeniz’de, Atlas
Okyanusu’nda, Hint Okyanusu’nda sancak dalgalandırmış, yardıma ihtiyacı olana
el uzatmış, kendisine verilen her vazifeyi başarı ile ifa etmiş olan
donanmamızın şanlı tarihinden sadece bir yapraktır, Ertuğrul Firkateyni.
Şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum…
YORUMLAR