Bir İdealin Gözbebeği: Ertuğrul Fırkateyni
Hacı Bilal Şen

Hacı Bilal Şen

Bir İdealin Gözbebeği: Ertuğrul Fırkateyni

19 Eylül 2018 - 04:26

Bundan 128 yıl önce Türk’ün denizlerdeki azametini tüm dünyaya göstermek için bir gemi kalktı İstanbul limanından Uzakdoğu’nun karanlık ufkuna. Birbirinden kilometrelerce uzak iki farklı coğrafyada bulunan Osmanlı Devleti ile Japonya arasındaki münasebetler bundan bir asır evvel başlamış ve bu ilişkileri daha da kuvvetlendirmek için Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından 128 yıl önce Japonya’ya Ertuğrul Firkateyni gönderilmişti. Dönüş yolunda (16 Eylül 1890) fırtınaya yakalanarak Pasifik Okyanusu’nun derinliklerine gömülen gemide, firkateyn komutanı Tuğamiral Osman Paşa da dâhil olmak üzere 527 (609 kişiden 13’ü kazadan önce koleradan vefat etmişti) denizcimiz şehit olmuş, sadece 69 kişi sağ kurtulabilmişti. Denizcilik tarihimizin en büyük kazalarından biri olan Ertuğrul Firkateyninin hazin hikâyesi halen yürekleri sızlatmaktadır.

*

“Osmanlı Devleti’nin devletlerarası arenada yeniden denge unsuru olmaya çabaladığı, ağır ekonomik şartlarda ve dış borç yükü altında bile yeni yatırımlara imzaların atıldığı, içeride ve dışarıdaki gelişmelerin dünya kamuoyunu etkilediği çok buhranlı ve sancılı bir devirde, bir harp gemimiz olan Ertuğrul Firkateyni Japonya’ya gönderildi.

*

“Limandan ayrılıp da bir daha geri dönmeyen, sevdiklerine ve sevenlerine elveda diyerek giden ilk gemimiz Ertuğrul Firkateyni değildir. O, denizde sancak dolaştıran herhangi bir geminin başına gelebilecek kazalardan birisine maruz kalmıştır. Denizlerde gemi dolaştırmak, sancak göstermek, göründüğü gibi kolay ve ucuz bir faaliyet olmadığı gibi, bu faaliyetin kazançlarına maddi değer biçmek de mümkün değildir.

*

“Ertuğrul Firkateyninin başına gelen bir deniz kazasıdır. Her deniz kazası bir “facia” değildir. Ne yazık ki bu kaza için “facia” tanımlaması yaparak haksız eleştirilerde bulunanların bir kısmının denizcilik ile ilgisi, sadece denize bakan bir evinin olması veya bir sahil şehri veya kasabasında ikamet ediyor olmasıdır. Diğer kısmının ise deniz tarihi ve denizcilik, uzmanlık sahaları dışında bir uğraşıdır.

*

“Ege ve Akdeniz’den dışarı çıkmayan bir donanmamızın olduğu söyleyenlerin, Ertuğrul’un Uzakdoğu seyahatinden söz etmelerini, anılan dönemde denizaltı gemisine sahip olan ikinci, hatta denizaltı ile torpido atışı gerçekleştiren ilk ülke olduğumuz bilinmesine rağmen bu söylemlerinde neden ısrar ettiklerini anlayamamaktayım.

*

“Ertuğrul’un Japonya’ya gönderildiği dönem, İngilizlerin ülkenin verimli petrol yataklarına ve stratejik öneme sahip geçitlerine (Kıbrıs, Süveyş Kanalı vb.) yerleşme poli­tikalarını uygulamaya koyduğu bir dönemdir. Dengelerin yeniden kurulduğu ve İngiltere lehine olduğu bir devirde yeni dengelerin kurulma çabasının bir sonucu olarak, 1889 yılına kadar olduğu gibi, denizaşırı ülkelerde sancak gösterme zorunlu­luğundan dolayı bu seyir gerçekleş­miş, dönüş yolunda bir kaza sonucu gemi batmış, bu kaza ile birlikte Türkiye ve Japonya arasında, izleri günümüze kadar taşınan dostluklar kurulmuştur.

*

“Bir geminin uğradığı limanlarda bir ülkeyi nasıl tanıttığının ve böyle bir teşebbüsün diplomasi açısından ne derece önemli olduğunun, ülke halklarını birbirine nasıl yakınlaş­tırdığının, kalıcı dostluklara nasıl sebep olduğunun kanıtı Ertuğrul Firkateynidir.

 

“Karadeniz’de, Ege’de, Akdeniz’de, Kızıldeniz’de, Atlas Okyanusu’nda, Hint Okyanusu’nda sancak dalgalandırmış, yardıma ihtiyacı olana el uzatmış, kendisine verilen her vazifeyi başarı ile ifa etmiş olan donanmamızın şanlı tarihinden sadece bir yapraktır, Ertuğrul Firkateyni.

Şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum…

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar