Avrupa'nın en çok cep telefonuyla konuşan ülkesi olsak
da, telefon kullanma adabını iyi bildiğimiz söylenemez. Benzer sorunlar yaşayan
ülkeler gibi, doğru kullanım dersi veren adab-ı muaşeret kurslarımız da yok.
Peki, en çok neleri yanlış yapıyoruz.
Geçen Cuma günü Binevler mahallesindeki bir camide hoca
minberde iken arkama şöyle bir bakayım dedim. Ama bazı gençleri görünce hicap
duydum. Ellerinde cep telefonu olan sadece gözümün iliştiği yerde 5-6 kişi
sayabilirim. Sosyal medyada ya da büyük ihtimal mesaj yazma çabasındaydılar.
Cuma hutbelerinde din görevlilerinin duruma değinmesi gerekiyor.
Artık çiftlerin
baş başa yediği romantik yemeklerde bile, masada en az iki davetsiz misafir
var.
Çocuklarımız ile
iletişim kurmakta zorlanıyoruz. Yemek masasında yanlarından ayıramadıkları
telefonları gece yastık altına koyarak yatıyorlar.
Okullarda cep telefonları tehlike saçıyor. Sosyal
medyadan hakaretler, izinsiz fotoğraf ve paylaşımlar yüzünden aileler karşı
karşıya kalıyor. Bazen istenmeyen adli olaylara kadar gidiyor iş.
Misafirliğe gidiyoruz beş dakikalık hoşbeşten sonra
silahları kınından çeker gibi telefonlar çekiliyor. Sonra değme muhabbete! İyi
geceler deyip bize de bekleriz diyoruz.
Dolmuşlarda oturacak yer yok ayakta zor duruyorsun ama
bizimkine bakıyorsun ki bir eliyle telefonda ha bire mesaj yazıyor! Kabiliyet
gibi görünse de tezatlıklarla dolu.
Öncelikle ofiste, iş yerinizde iken telefonunuzu ya
sessiz modda kullanın ya da yanınızda taşıyın ve çalar çalmaz bekletmeden açın.
Aksi halde o telefon, siz masadan uzaklaşır uzaklaşmaz çalmaya başlıyor ve
insanda yoğunlaşma bırakmıyor.
Bir rica daha;
lütfen insanları rahatsız edebilecek bir zil sesi seçmeyin.
Diyelim arkadaşlarınızla oturuyorsunuz ve tam da o sırada
telefonunuz çalıyor. İlla ki açmanız gerekiyorsa, "Pardon, kusura
bakma," deyin ve öyle açın. Ayrıca biriyle otururken, sürekli sosyal medya
hesaplarınızı kontrol etmeyi ve mesaj yazmayı bırakın. Karşınızdaki insana
değersiz ve önemsizsin hissi vermeyin.
Belediye çukuruna
düşenlere dair haberleri çok duyardık eskiden, ama hâlâ yolda önümüze bakarak
yürümeyi öğrenemedik. O çok önemli mesajlarınızı kalabalık caddelerde yürürken
değil de, bir köşede durup yazsanız? Hem bize çarpmaktan, hem de engebeli
yollarda düşüp, bir yerinizi incitmekten kurtulsanız?
Elinizle
perdeleseniz de, sinema salonunun karanlığında 10 bin volt gücünde parlıyor
telefonunuz. Far görmüş tavşan gibi oluyoruz; filmden kopuyor, hayattan
soğuyoruz. Lütfen araya veya filmin sonuna kadar bekleyin.
Spor salonunda
çalışırken telefonunuzdan müzik dinleyebilirsiniz elbette. Ama koşu
bandındayken vakit geçirmek için sürekli birilerini aramayın. Çevrenizdekilerin
kafasını şişirmeyin.
Demek telefonda
oyun oynamak sizi eğlendiriyor, ne güzel! Ama o garip ses efektlerini duymak,
inanın bizi eğlendirmiyor. Oynayacağınızda telefonun sesini kıssanız ya da
kulaklık taksanız? Siz sağ, biz selamet.
Asansöre
bindiğinizde telefonunuz çekmiyor. Bunu bilmenize rağmen "Alo! Duyuyor
musun? Asansördeyim, alooo!" diye bağırmayın. Hem bir asansör yolculuğu en
fazla kaç saniye sürebilir ki? Azıcık sabredin, kendinize "Ya sabır,"
dedirtmeyin.
Trafikte akışı bozan bir araba varsa büyük ihtimal sürücü
telefon ile meşguldür. Ya arkadaş ne sizin hayatınızı ne de başkalarının
hayatını tehlikeye atmayın. Çekin müsait bir yere aracınızı, konuşun
konuşabildiğiniz kadar.
Teknolojinin nimetlerinden tabii ki istifade etmeliyiz. Ama teknolojiyi de kullanmasını bilmeliyiz.
Cep telefonlarının yanlış kullanımı ahlaki yozlaşmaya zemin hazırlıyor.
ABD'de ve başta Fransa olmak üzere Avrupa'da pek çok
adab-ı muaşeret kursu, müfredatlarına cep telefonlarının doğru kullanımını öğreten
dersler ekledi. Madem Avrupa'nın en çok telefonla konuşan ülkesiyiz, biz de
kendimizi eğitmeye bir yerden başlamalıyız.
NOT: Kültür
Park’ın üstü hala otopark olarak kullanılmaya devam ediyor. Fotoğraflarını
sosyal medya hesabımdan paylaşacağım.
YORUMLAR