Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN: “Efendiler yarın cumhuriyeti
ilan ediyoruz” demesinin üzerinden 97 yıl geçti. Ama ülkemizde Cumhuriyet’e
direnen, Cumhuriyet’e karşı çıkan, Cumhuriyet’i kullanan, Cumhuriyetçi geçinen ve
bir de Cumhuriyet’i benimseyen gruplar var.
İslam dünyası cumhuriyete hiç yabancı değil aslında. Hak,
adalet, eşitlik, özgürlük, bağımsızlık gibi kavramlar dinimizin
hassasiyetlerinden. Tarihteki Türk Devletleri’nin devlet misyon ve vizyonunun
temeline bakarsanız bu kavramların hepsinde aynı olduğunu görürsünüz.
Osmanlı Devleti’nin bütün kurumları ile yıprandığı ve
yoğun bir işgale uğradığı 20.yy’da “milli bağımsızlık” ve “milli egemenliğe”
şiddetle ihtiyacı olduğu bir döneme girilmişti. Türk tarihinde, Türk devletlerini
kuranlar hep askerler olmuştur. Askerlerin temelini oluşturmadığı gelmiş geçmiş
bir Türk devleti yoktur. Asker bir millet olarak doğan, yaşayan ve ölen bu
milletin, kurucuları da dâhil “Cumhuriyete” alışması kolay olmamıştır.
Osmanlıyı ve
hükümdarları öcü olarak göstermek bu milletin sine-i vicdanına nasıl ihanet ise
Atatürk ve cumhuriyeti mabed-i azam gibi görmekte bir o kadar gaflettir.
Kraldan çok kralcı olmanın bir manası yok. Atatürk yaşasaydı kendisini
kullanmak isteyenleri hiçbir makamda bırakmaz diye düşünüyorum.
Cumhuriyeti ilan etmek ve kazanımlarını benimsemek
elbette kolay olmamıştır. Devrimler döneminde kırılmalar, yanlışlar mutlaka
olmuştur. Yenidünya düzeninde monarşi ile devam etmek sakıncalı bir hal almış
ki; bizzat hükümdarlar öncülüğünde Tanzimat ve meşrutiyet dönemi
başlatılmıştır.
Cumhuriyetin ilanı da birdenbire olan bir şey değildir.
Cumhuriyetin temelleri Osmanlı devletinde atılmaya başladı. Kurtuluş savaşı
yıllarında söz ve icraatlar ile kendini gösterdi. Osmanlı yönetiminin işgallere
direnememesi, otoritenin kaybedilmesi Anadolu’nun dört bir köşesinde çoban
ateşi gibi yanan kıvılcımları birleştirdi. Bu güçleri birleştiren komutan
şüphesiz Mustafa Kemal’den başkası değildi.
19 Mayıs 1919’ da
Samsun’da başlattığı milli mücadele Lozan ‘da son buldu. Amasya genelgesinde
“milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” derken
üstü kapalı cumhuriyetten bahsediyordu. Erzurum kongresinde” irade-i milliyeyi
hâkim kılmak esastır” maddesi ile açıkça yeni bir rejim dillendiriliyordu.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulması ve çalışmaları 1920 de
Büyük Millet Meclisi’nin açılması nihayetinde saltanatın kaldırılması cumhuriyetin
habercisiydi.
Bizlere düşen en büyük sorumluluk cumhuriyete ve kazanımlarına
sahip çıkmaktır. Biz buralara kolay gelmedik ipten döndük. Bağımsızlığa inanan
bu millet ve Mustafa Kemal gibi liderler olmasaydı çoktan idam edilmiş ve
mirasımız taksim ediliyor olabilirdi.
Bu topraklarda
şucu- bucu kavgası çıkartıp aramıza nifak tohumları ekmek isteyenlere pirim
vermeyelim. Bugüne kadar kurulan devletlerimizin adları değişti ama Türk
milleti ebedi kaldı. Bugün yataklarımızda rahat uyuyorsak bunu kahramanlara
borçluyuz.
Genç nesilleri milli ve manevi duygulardan mahrum yetiştiriyoruz. İstiklal marşımız okunurken playback yapan bir nesil yetişsin istemiyoruz. Tarihini, kültürünü, dinini bilen bir nesil… Tıpkı Asım’ın nesli gibi. Başta bu toprakların bekası için yurtiçinde ve yurtdışında kaybettiğimiz şehitlerimiz olmak üzere bu vatanı bizlere emanet eden Gazi Mustafa Kemal’i, silah arkadaşlarını cefakâr Anadolu kahramanlarını rahmetle anıyorum.
YORUMLAR