İnanç
savaşları günümüzde yerini ekonomi, çıkar ve güç savaşlarına bıraktı.
İnsanlar ve şamil devletlerin din için savaş önceliği kalmadı. 19.yy’ dan sonra
sanayi inkılabı ile değişmeye başlayan bu algı 1945 sonrası zirveye
ulaştı.
Anadolu fatihi
Alparslan 946 yıl önce Bizans’ı mağlup edip onları vergiye bağlamanın dışında
Konstantiniye’ de bir cami yapılmasını ve Müslümanların güvence altında olmasını
kabul ettirdi. Gerek Selçuklular ve gerekse Osmanlı devleti fethettikleri
coğrafyalara önce dini mabet yapılması yönünde siyaset güttüler.
Tersinden düşünelim
11.yüzyılda gerçekleşen haçlı seferlerinin amaçlarından biri de
Hıristiyanlık inancını yaymak için Antakya, İznik, Urfa ve Kudüs gibi yerlere
dini mabetler açmak ve buralara sahip olmaktı. Avrupa da yıllarca din savaşları
yapıldı. Osmanlı devleti ilayı kelimetullah davası için cihad yaptı.
Günümüzde savaşlar
din için yapılmıyor ama Osmanlılının hoşgörü politikasında gördüğümüz gönül
fetihlerini yapmaya devam etmeliyiz. Bunu yaparken devlet olarak diri ve güçlü
olmamız gerekiyor.
2.dünya
savaşı sonrası muazzam düveller ya anlaşma yoluyla ya da zorlama ile hakim
oldukları coğrafyalara mabet değil askeri üs kurdular. Üs kurulmasının en büyük
nedeni şüphesiz ekonomik ve siyasi güç ile alakalıdır. Bugün Birleşmiş
Milletlere üye ülkelerin Türkiye de buna dahil 192 sinde A.B.D nin askeri üssü
yani uydusu vardır. Aynı durum A.B.D kadar olmasa da Rusya ve İngiltere
için de geçerlidir.
Akıl ve bilim
çağında insanların kendi iradeleri ile Allah’ın varlığını bilememeleri gibi bir
durum asla söz konusu olamaz. Ortada Kur’an-ı hakiki var iken bilimsel dini
gerçekler,olay ve olguların varlığını çözememek kör cehalet olur.
Dünya; bilim-
teknoloji ve sosyal mutabakatta hızla yol alırken Müslüman coğrafyasının kendi
arasında düşman olması asla kabul edilir bir durum değil. Ülkemizde hala neden
din tüccarlığı devam ediyor acaba? İnanç neden sömürü malzemesi yapılıyor?
Hemen birisi çıkıp bu Batılıların, Amerikalıların tezgâhı Müslümanları ezmek
istiyorlar diyecektir. Hadi oradan? Biz birbirimize haset ettiğimiz,
birbirimizi kıskandığımız, önyargılı davrandığımız ,en iyi ben bilirim
dediğimiz ,İslam dinini çıkarlarımıza alet ettiğimiz,göstermelik Müslüman
olduğumuz,yağcı-yalaka geçinip gerçekleri yüzlerimize haykırmaya cesaret
edemediğimiz sürece ne birbirimize ne de İslam coğrafyasına gram faydamız
olmaz.
Yani demem o
ki dünya farklı bir mecrada ilerliyor. Olaylar ve olgular farklılaştı. İslam
coğrafyası da bu farklılaşmaya ayak uydurmak zorundadır. Misyonerliği gayri
Müslimlere karşı yapmaya devam edelim ama cihan şümul olarak kalalım.
Biz ülke olarak din
istismarlığından çok çektik. 15 Temmuzda milletçe buna şahit olduk. Önüne gelen
dini dernek ,vakıf ve cemaat kurup milletin manevi yakasından elini
çeksin. Devletimiz dururken Diyanet işleri başkanlığımızın işlerini önüne gelen
yürütmeye çalışmasın,kendimizi kandırmayalım.Dini duyguları kullanmak isteyen
karanlık elleri zenginleştirmeyelim. Yoksa neslin vebali boynumuza olur.
YORUMLAR