İdlib’de düzenlenen hain saldırı sonrası askerlerimizin
şehit olması ülkemizi yasa boğdu, bizleri derinden üzdü. Acaba son zamanlarda
aramızda tefrikalar çıkmasına rağmen dost bildiğimiz Rusya’ya fazla mı
güvendik? Sahada beraber hareket ettiğimiz gruplar tarafından yanlış mı
yönlendirildik. Şartlar ne olursa olsun geri adım atmak mümkün değil şu saatten
sonra. İran’a bakın Türkiye’ye “gel Rusya olmadan Suriye ilgili görüşelim”
diyor. SİHA ve İHA’larımız uçakları aratmayacak şekilde hedefleri imha etmeye
devam ediyor. Rusya’dan ise çelişkili açıklamalar geliyor.
Suriye’de mezhepsel-milletsel bir taksim yapılma planları
malum. Şam ve çevresinde İran destekli Şii yapılanma, Kobani’den başlayan
hinterlantta Kürt bölgesi ve Halep- İdlib bölgesinde Sünni bir yapılanma olacak
gibi düzen alınmıştı. Ama İdlib çevresinde Sünni yapılanmaya karşı çıkılması buradaki
savaşın nedenlerinden biri. Rusya’nın, Suriye operasyonuna karşı çıkmasının en
büyük nedeni ise stratejik yer kapma mücadelesidir. Türkiye’nin girdiği
bölgelerden çıkmayacağını düşünen Rusya yaklaşık 300 yıllık düşmanlığından ve
korkularından vazgeçmemiştir.
Rusya, yakın geçmişe kadar Türkiye ile geliştirdiği kazan
kazan taktiği ile Suriye’de ABD’yi tasfiye noktasına gelmişken şimdi kartlar tekrar
karılacak devreye, temelde Rusya’ya karşı kurulmuş olan NATO girecek.
NATO’dan “üye ülkelerden birine yapılmış
saldırı bütün NATO’ya yapılmış sayılır” denilen 5.madde işletilirse Türkiye
istediklerini alabilir. NATO’nun Türkiye’ye karşı da samimiyet ve
güvenirliliğini test etmiş olacağız.
Dost ülke yoktur. Menfaatlere dayanan ilişkiler vardır.
Bazen menfaatlerin üst seviye olduğu durumlarda bile hainlikler ortaya
çıkabilir. Rusya bu hainliklerin neresinde derseniz “zirvesinde” diyebilirim.
Sizin limitinizin arttığını görmesi halinde harcar ve hiçbir şey olmamış gibi
davranır. Tıpkı askerlerimizi kalleşçe bombalayıp, orada değildik demesi gibi.
Rusya, çıkarlarını icra ederken İngilizler veya ABD gibi maşa kullanmayı
yeğlemez. Olayların bizati içerisinde olur.
Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin tarihi süreç
içerisindeki seyri -içerisinde istisnaları barındıran örnekler var ise de daha
çok savaşlar ve anlaşmazlıklar silsilesi görünümündedir. İki ülke arasındaki bu
rekabetin ana nedeni ise stratejik konumlarıdır. Coğrafyanın bir kader olduğu
gerçeği ve imparatorluk olmanın gerektirdiği siyasetlerinin neticesinde, iki
ülke geçmişte pek çok kez karşı karşıya gelmiştir. Rusya 1677 den 1918 yılına,
kadar geçen 241 yılın 57 yılını Türkiye ile savaşmakla geçirmiştir. 57’nin
241'e oranı dörtte birden fazladır. Ortalama olarak on sekiz yılda bir bize
savaş açmıştır.
Türkiye-Rusya arasındaki ilişkiler bundan sonra nasıl
devam edebilir, kestirmek zor ama bu senaryolardan en olumsuzu iki ülke
arasındaki anlaşmazlıkların derinleşerek, tüm ekonomik işbirliğinin
sonlandırılmasıdır. Böyle bir senaryonun gerçekleşmesi halinde iki ülkenin
geleneksel rakip olduğu Güney Kafkasya, Balkanlar ve Orta Asya bölgelerinde
ihtilaflar artacaktır. Rusya ve Türkiye’nin potansiyel problemli bölgeleri
Kuzey Kafkasya, Rusya’nın Müslüman bölgeleri, Türkiye’nin Güneydoğu
bölgelerinde karşılıklı güç savaşları başlayacaktır. Rusya’nın Esad dışında
PKK/YPG’ye destek olması gündeme gelecektir. Buna cevaben Türkiye’nin de Kuzey
Kafkasya’da Çeçen direniş hareketine destek olması beklenebilir. İki ülkenin
düşmanlığı kendi içişlerindeki etnik sorunlara da yansıyacaktır. Böyle bir
duruma girilmesi halinde bunun dönüşü kolay olmayacaktır. Her iki ülke de
birbirine azami derecede zarar verebilecek her türlü politik tavır içerisinde
bulunacaktır. Bu anlaşmazlıkların en tepe noktası Suriye, Irak veya Kafkasya’da
askeri ihtilaflar olacaktır.
İki ülke arasındaki ihtilafların artması sonuç itibariyle
savaş durumuna neden olacak ve barışma şartları da yine savaş sonrası barış
biçiminde teşekkül edecektir. Rusya-Türkiye arasında gelişebilecek diğer
senaryoda ise uzun bir anlaşmazlık ve ihtilaf döneminden sonra ekonomik
ilişkilerle başlayan yeni bir yakınlaşma oluşacaktır. Böyle bir senaryo tam
olarak iki ülke liderlerinin kendilerince yapacakları stratejik analizlere ve
sağduyulu davranmalarına bağlıdır.
Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Putin karşılıklı
ilişkilerin fayda/zararlarını objektif biçimde değerlendirilirse karşılıklı
adım atma konusunda farklı yolları deneyebilirler. Rusya-Türkiye ilişkilerinde
bu senaryonun daha gerçekçi olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu politika için her
iki ülkeye de zaman lazımdır. Çünkü şu anda Rusya İdlib’te askerlerimizin
katili ve azmettiricisidir. Türkiye şu anda tamamen şehitlerimizin intikamına
odaklanmıştır. Rusya’nın, Esad’ı yalnız bırakması ihtimal dâhilinde. Bakalım
zaman neyi gösterecek.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize şifalar
diliyorum. Allah “bahar kalkanı”
harekâtında kahraman ordumuza muzafferiyetler nasip eylesin.
YORUMLAR