Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL’IN ölüm yıldönümü. Özal, Atatürk’ün Osmanlı İmparatorluğunun harabelerinden yeni Türk ulus devletini kurmasından bu yana, Türkiye’ye en ciddi değişiklikleri getirmiştir. Siyasi ve ekonomik alanlarda yeniden yapılanmalar sağlandı. Özal liderliği, yalnız ekonomik alanda değil, aynı zamanda siyasi, kültürel ve sosyal alanlarda da liberalleşme sağladı. Özal’ın deyimiyle, Özal liderliği iki kronik çıkmaz ile uğraştı: biri ekonomik, diğeri ise kültürel. Özal döneminde ekonomik çıkmaz aşılırken, kültürel çıkmazın aşılması için de gerekli süreç başlatıldı.
Özal liderliğinin temel amaçlarından biri, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi kalkınmasını hızlandırmak için ideolojik farklılıkları gözetmeksizin bütün bölgesel ülkelerle ilişkileri geliştirmekti. Bu yeni girişimler Türkiye’yi Batıya hem ekonomik olarak hem de siyasi olarak daha az bağımlı duruma getirecekti. Özal’ın değişik ortam ve zamanlarda belirttiği gibi, Özal liderliği, aynı amaca hizmet edecek şekilde, Türkiye’nin Avrupa’ya olan bağımlılığını azaltmak maksadıyla Amerika Birleşik Devletleri ile ekonomik ve siyasi ilişkileri derinleştirdi. Benzer şekilde, Batı bağımlılığını kırmak amacıyla da İslam dünyası ile yakın ilişkilere girdi.
Turgut Özal liderliği Türkiye’nin etnik politikasını değiştirmeye başladı. Özal’ın cumhurbaşkanlığı sırasında Türk devleti, Kürt halkı ile birlikte diğer etnik grupların varlığını “resmen” kabul etti. Özal’ın kullanımından sonra, Türkiye’nin diğer resmi makamları “Kürt” ve “Kürtler” kavramlarını kullanmaya başladılar. 1980’lerin başlarından itibaren Kürt sorunu, Türkiye’nin komşu ülkeler, Avrupa ülkeleri ve Avrupa Birliği gibi bölgesel kuruluşlarla ilişkilerinde en önemli rollerden birini oynadı. Özal liderliği, Türkiye’nin etnik politikasını değiştirmekle Türkiye’nin bu muhataplara karşı avantaj kazanmasını istemekteydi. Etnik tabuları yıkmakla ve devletin gerçeklerini kabul etmekle de “kartların dengesini” Türkiye lehine çevirmeye çalıştı. Daha sonra gelen hükümetler bu politikayı devam ettirmek istedi. Ancak ülkenin başına büyük felaketler açmaya ramak kalmış iken bu politikadan vazgeçildi.
Özal liderliğinin dış politika girişimleri güvenlik endişelerinin yönlendirmesinden ziyade ekonomik hesaplamaların yönlendirmesine dayandı. Özal liderliği hemen hemen bütün konuları ekonomik terimlerle değerlendirdi. Özal, yeni-Osmanlıcı bir siyasi hareketlilikle politikalar geliştirdi; yalnızca, “fetih” yerine “ekonomik yayılmacılık” ekledi.
Netice itibariyle, Özal Türkiye’yi “Avrupa’nın kuyruğu” yapmaktansa, “kendi dünyasının lideri” veya en azından “bir bölgesel güç” yapmayı amaç edinen bir dış politika güttü. Liderliğini kurumsallaştıramadan hayata veda eden Özal, bugünün tek kutuplu dünyasında Türkiye’yi alt sistemlerden birinin lideri yapmaya çalıştı. Sonuç olarak, Türkiye dış politikası, Özal döneminde “bağımlılıktan” “çok taraflılığa” doğru yeniden yapılandırıldı.
YORUMLAR