Geçen hafta, kandil akşamı eve biraz daha uzakta bulunan
mahalle camiine gittim. Camii çıkışı küçük hediye paketi dağıtan gençler bir
paket de benim elime tutuşturdular. Gayet güzel ambalajlanmış paketin
üzerindeki yazıları okumaya başladım. Diğer tarafını çevirdim; mahalle muhtar
adaylarından birinin fotoğrafı ve mesajı vardı.
Kaldırımda adımlarımı hızlandırarak yaşlı bir amcaya
yaklaştım. Amcaya selam verdim, size bir şey sorabilir miyim dedim. Buyur sor
evladım dedi. Amca bize az önce kandil vesilesi ile hayır için bir paket
verdiler. Görüyorum ki sizde de var. Ama bir muhtar adayı yaptırmış. Sizce ”bu
rüşvet mi yoksa hayır mı” olur dedim. Amca telaşlandı belli ki o da kutuyu
incelememişti. Telaşla baktı hani nerde dedi. Kimmiş bu, olur mu öyle şey dedi.
Fotoğraftaki muhtar adayını gürür görmez.” Ha! Bu bizim muhtar adayı, hayır
olur, hayır inşallah” dedi. Oyumu da ona vermemi tembihledi.
Yaşadığım bu olayı yazmamın gerekçesi meseleye muhtar
seçimi penceresinden bakmak için aslında. Siyasi kazanç uğruna sarf edilen
sözler, vaat edilen icraatlar, ipe- sapa gelmez hareketlerin had safhaya
ulaştığı, bırakın kurumları, insanların bu kadar yıpratıldığı,
ötekileştirildiği sandık kaygısına yakın tarihte pek rastlamamıştım.
Bu seçimlerin en ilgi çekici tarafı daha düne kadar
birbirleriyle kavga eden, küs olanların aynı safta bulunmaları. Umarım
seçimlerden sonra da dostluklar devam eder. Korktuğum şey makam sahipleri
yerlerine geçip oturduktan sonra neler yaşanacağı. “sana yüzde şu kadar oy ile
geldim bana…” diye başlayan istekler ve cümleler başlar ise vay başkanın haline
derim.
Geçenlerde Şekerobalı hemşerilerimle paylaştığım mesajı
tüm Kahramanmaraşlı vatandaşlarımız için de tekrar etmek istiyorum:”son
zamanlarda gerek sosyal medya gerek ise gıyabımızda söylediğimiz söz ve siyasi
paylaşımları üzülerek takip ediyorum. Sevinç ve üzüntülerimize paydaş olacak
bizleriz. Demokratik haklarımızı kullanırken birbirimizi kırmadan, dökmeden
hareket etmemiz gerektiğine inanıyorum. Unutmayalım ki: fazilet, menfaatlerin
çarpıştığı yerde ortaya çıkar.”
İstiklal marşımız…
İstiklal marşımızın kayda ilk geçtiği günün üzerinden 98
yıl geçmesinin ardından dizeleri ile ve Mehmet Akif ERSOY’ un “ Allah bu millete bir daha istiklal marşı
yazdırmasın “ sözleri ile yürekleri kabartmaya devam ediyor.
İstiklal Marşı ilk defa17 Şubat 1921 tarihinde Hakimiyeti
Milliye gazetesinde yayınlanır. Açık Söz gazetesi ise marşı süslü bir çerçeve
içinde birinci sayfaya koyarken şu açıklamayı yapar:” Her mısrada Türk ve İslam
ruhunun ulvi mübarek hisleri titreyen bu abide-i sanatı, kemal-i hürmet ve
mübahatla (övünçle) derç ediyoruz.
İlk yayınından 12 gün sonra da Konya’ da Öğüt gazetesinde
yer alan İstiklal Marşı’na karşı Anadolu gazetelerinin olumlu bir yaklaşım
içinde oldukları görülmektedir. İstiklal Marşı 12 Mart 1921 günü kabul edilir.
Paltosu olmayan Akif kazandığı beş yüz liralık ödülü
yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için
kurulan “Darülmesai “ ye bağışlar.
Başta Mehmet Akif olmak üzere istiklal kahramanlarını
rahmet ve minnet ile anıyorum.
YORUMLAR