Menderes Hükümeti iktidara gelir gelmez çok önemli
kararlar aldı. Öncelikle ordunun yüksek mevkilerinde değişikler yapıldı. Hemen
sonrasında da valiler arasında geniş bir tasfiye harekâtı başladı. 16 Haziran
1950’de de ezanın Arapça okunmasını yasaklayan kanun yürürlükten kaldırıldı.
DP iktidarı 14 Temmuz 1950 tarihinde genel af çıkararak
CHP döneminde tıka basa dolmuş cezaevlerini boşalttı. Genel Af, DP
yandaşlarınca, “yeni dönemde sosyal barışın sağlanması için atılan önemli bir
adım” olarak değerlendirirken, karşıtları “DP siyasal amaçları uğruna
hırsızları katilleri affetti” yorumunu yapıyordu.
İsmet Paşa’nın, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel
aracılığı ile uygulattığı, ‘Köy Eğitmenleri” politikası ile “Köy Enstitüleri”
politikası sonlandırıldı. Köy Eğitmenleri, askerlikte Onbaşı, çavuş
mertebesinde yükselebilmiş köy çocuklarının, kısa bir eğitimden geçirildikten
sonra, köylerine eğitmen olarak gönderilmesi projesidir. Köy Enstitüleri,
Öğretmen Okullarına dönüştürüldü. CHP’nin tek parti döneminde haksız yere
edindiği mallar hazineye devredildi.
Türkiye’de iç ve dış politikada hareketli günler
yaşanırken aynı zamanda ülkenin çehresi de değişiyor, karayollarına verilen önem
sayesinde mübadele arası maldan paraya dönüşüyordu. Köylerin kasabalara ya da
kentlere olan bağlantısı köylünün ürününü pazarda sergilemesini sağlıyor, bu da
köylünün parayla tanışması sonucu doğuruyordu. Para, köylünün kenti keşfetmesi
demekti. Nitekim 1950 yılında 1 milyar lira olan para arzı, 1960 yılında 5
milyar liraya çıktı. Demokrat Parti, İktidarda bulunduğu 1950-1960 arası 10
yıllık dönemde ise sadece iki kongre gerçekleşmişti. Partinin en önemli
Şahsiyeti Celal Bayar artık Cumhurbaşkanı idi. Partiye, -en azından- açıktan
müdahale etmiyor, dolayısıyla teşkilatla ilgileniyordu. Toplantılarda,
mitinglerde, kongrelerde yaptığı konuşmalarla siyaset dersleri veren, birçok
defa kayıp etmek üzereyken son anda yaptığı manevralarla kazanan Bayar’ın yükü
artık Menderesin omuzlarındaydı. Menderes
ise Bayar’dan farklı idi. O mücadeleyi sevmiyordu. Hitap ettiği milyonlarca
özdeşleşebilen, onların duygu ve düşüncelerini okuyan, ruh hallerini çözen
Menderes’in büyük eksiği vardı yüz binlere hitap ederken o insanların tek
tek aralarında ne konuşa bileceklerini biliyordu, ama hemen yanı başında duran
5-10 kişinin ayak oyunlarının dalkavuklarının neler ifade edeceğini bir türlü
çözemiyordu. Belki de çözmek istemiyordu. Çocukluk yıllarında başlayan,
özellikle iktidarının ilk yıllarında sıkça karşılaştığı ihanetler Menderes’te
güvensizlik duygusunu arttırmıştı. Bu sebeple Menderes, Kongre gibi
hesaplaşma ortamlarını hiçbir zaman sevmedi hatta kongrelerde korktu. İktidarda
bulunduğu on yıl içinde, biri 1951 diğeri 1955 yılında yapılan iki büyük
Kongre’de de gereksiz polemiklere, mücadelelere girdi. Menderes’in genel
başkanı olduğu Demokrat partide kongre demek bundan sonra çatışma demekti.
Bölünme demekti.
DP 1954 seçimlerinden önce son derece renkli ve hareketli
bir kampanya yürüt. CHP seçimler için 158.000 lira harcarken DP’nin kasasından
1.5 milyon lira çıkmıştı. 2 Mayıs 1954 günü yapılan genel seçimlerden
Demokrat Parti Cumhuriyet tarihinin rekor oranıyla galip çıkmıştı: %56.6
oy alan Demokrat Parti, 503 Milletvekilliliği kazandı. CHP ise %34.8
oranla parlamentoya ancak 31 milletvekili sokabildi.
Nitekim Demokrat Parti seçimlerden sonra yeni bir havaya
büründü: Parti en kuvvetli olduğu bir zamanda hatalar işleyecek ve kendi
bünyesine geçmişine uymayacak bir yola girecek gibi görünüyordu: Cumhurbaşkanı
Celal Bayar başta olmak üzere DP’li seçimlerde CHP’ye çalışmış memurların
cezalandırması hususunda görüş birliği içindeydi. Ethem Menderes, Bakanlıkların
merkez teşkilatından olup da seçimlere muhalefet partilerinden girenlerin bağlı
bulundukları bakanlık kapısından içeri alınmaması gerektiğini yüksek sesle
telaffuz ederken Cumhurbaşkanı Bayar memurlar arasında tasfiyenin kaçınılmaz
olduğunu belirtiyor ve “ ben buradan işe başladım bile, 3-4 kişiye yol verdim
sıra büyüklere de gelecek” diyordu. DP’deki gelişim yalnızca memur kıyımıyla
sınırlı kalmıyordu.
Seçimlerde Cumhuriyetçi Millet Partisine oy verdiği için
30 Haziran 1954’te çıkarılan bir kanunla Kırşehir ilçe yapıldı. Emekli sandığı
Kanunu’nda değişiklik yapıldı, ayrıca devlet memurlarıyla ilgili köklü
değişikliklere gidildi. Bu değişiklikler yapılmadan bu kanunlarla ilgili
Menderes ile görüşmek isteyen CHP gurup başkan vekillikleri randevu bile
almadılar. DP bir anda 1946’lıların CHP’si gibi olmuştu. Tek çözüm parti içi
mekanizmalardan gelecek olan tepki idi. Parti içinde olup da farklı ses
verenler “siyasetten pirim kazanmak” amacıyla hareket ettiğinden böyle bir
tepki hiçbir zaman gelmedi. Demokrat parti iktidarları bir yandan baskıcı rejim
hazırlıkları yaparken, diğer yandan Türkiye’nin şantiye hali devam ediyordu.
Önümüzdeki yazımda DP gerçeklerle yüzleşme sorunu, 27 Mayıs serüveninde CHP ve İNÖNÜ’NÜN rolünden bahsedeceğim.
YORUMLAR