14 Ocak 1937 tarihinde yürürlüğe giren ve adını
imzalandığı yer olan İran Şahı’nın Sadabat Sarayı'ndan alan Sadabat
Paktı’nın(Ortadoğu Paktı) tarihi, şimdiye kadar az bilinen ve yeterince
araştırılmamış bir konudur. Ortadoğu’da her gün yaşanan farklı gelişmeler,
Sadabat Paktı gibi bölgesel grupların kurulmasının, faaliyetlerinin ve
uluslararası ilişkiler üzerindeki etkilerinin araştırılması önem arz etmektedir.
Sadabat Paktı’nın İran, Afganistan, Irak ve Türkiye
arasında imzalanmasının nedenleri vardı. Bu anlaşmaya Suriye’nin başta Hatay
sorunu olmak üzere sınır anlaşmazlıkları nedeni ile katılmadığını
söyleyebiliriz. Yakın doğu ülkelerini birbirine yakınlaştıran nedenler;
-Güney komşuları
ile temelleri 1921 – 1927 yıllarında imzalanan ikili anlaşmalarda atılmış olan
dostane ilişkileri korumaya ve geliştirmeye çalışan Sovyetler Birliği’nin
politikası
- Yakın ve Orta Doğu ülkelerini kendi imparatorluk
çıkarlarının önemli bir alanı ve en büyük sömürgesi olan Hindistan’la kurduğu
iletişim sisteminin gerekli bir halkası olarak gören ve bu bölgede kendi
nüfuzunu korumaya ve pekiştirmeye çalışan İngiltere’nin politikası
-Yakın ve Orta Doğu ülkelerine yayılmaya, bu bölgede
kendi nüfuzunu oluşturmaya ve pekiştirmeye, rakiplerinin pozisyonlarını
zayıflatmaya, bu ülkelere ve komşu ülkelere ileride saldırmak için üs bölgeleri
kurmaya çalışan Faşist devletlerinin – İtalya ve Almanya’nın politikası
-Büyük Devletlerin arasındaki çelişkilerin tehlikeli bir
şekilde şiddetlenirken bağımsızlıklarının ve güvenliklerinin temellerini
oluşturmak ve pekiştirmek amacıyla bölgesel işbirliğini yapmaya ve uluslararası
arenada hareketlerini koordine etmeye çalışan Türkiye, İran, Afganistan ve bazı
Arap ülkelerinin dış politikasındaki entegrasyon eğilimleri.
Bununla birlikte
Sovyetler Birliği’nde paktın kurulması belli bir ihtiyatla karşılanıyordu,
belli koşullar altında anti-Sovyet bir oluşum niteliğini kazanabileceği
olasılığı göz ardı edilmiyordu ve bu olasılıktan korkuluyordu. Bu kuşkuların
nedenleri, Sadabat Paktı’nın bazı üyelerinin SSCB ile dostluk, uluslararası
arenada işbirliği politikasından belli bir ölçüde sapması ve Orta Doğu
Antantı’nın (Sadabat Paktı’nın bazen kullanılan diğer adı) bazı üyelerinin
politikasının üzerine İngiltere ve Almanya’nın etkisinin artmasıydı. İngiliz
hükümeti başlarda Yakın Doğu Paktı’nı “faydasız” ve “gereksiz” görerek bu
projeyi sıcak karşılamamıştır. Paktın fikir öncülerinin en başta düşündükleri,
hem İngiltere’yi hem de Sovyetler Birliği’ni pakta katılmaya davet etme
planlarına, Londra, özellikle itiraz etmiştir. Bundan sonra, Yakın Doğu
Paktı’nın olası üyeleri listesi değiştikçe ve İngiltere’nin paktın kurulması
süreci üzerindeki, özellikle Irak ve Türkiye aracılığıyla sağladığı etkisi
arttıkça, İngiliz hükümetinin ona karşı tutumu olumluya dönüştü ve Sadabat
Paktı’nın hazırlanmasının son aşamasında İngiliz diplomasisi onun
organizatörlerinin çabalarını doğrudan desteklemiştir.
Ortadoğu'da ki
sömürge hareketine karşı pakta imza atan ülkeler ‘birbirlerinin çıkarlarının
zedelenmemesi ve korunması suretiyle ortak ve birlikte hareket etme' sözü
verdiler. Sadabad Paktı'na imza atan ülkelerin aldıkları kararlar arasında
birinci maddede; taraflar birbirlerinin içişlerine karışmayacaklar, ikinci
maddede; ortak sınırların dokunulmazlığına saygı gösterilecek, üçüncü maddede;
ortak çıkarların söz konusu olduğu uluslararası uyuşmazlıklarda birbirlerine
danışacakları, dördüncü maddede; birbirine karşı ne tek başlarına ne de başka
devletlerle birlikte saldırıya geçemeyecekleri belirlenmiştir.
Sadabad Paktı'nın en önemli maddesi yedinci maddede
ise, kendi sınırları içinde öteki
tarafın kurumlarını yıkmak, düzen ve güvenliğini sarsmak ya da hükümet rejimini
bozmak amacıyla silahlı çeteler, gruplar ya da örgütlerin kurulmasını ve
onların eyleme geçmelerini engellemek yer alıyordu.
Pakt yürürlüğe girdikten kısa bir süre sonra II. Dünya
Savaşı başladı. Savaşla birlikte paktın yürürlüğü askıya alındı. Son bakanlar
konseyi 1939’da yapıldı. Genel sekreterlik kurumunun, konsey başkanına bağlı
olarak her yıl değişmesi düşünüldüğünden ve bir merkezle müstakil personeli
bulunmadığından fiilen yürürlüğü durmuş oldu. Sâdâbâd Paktı’nın II. Dünya
Savaşı’nın ardından tekrar yürürlüğe girmesi düşünüldüyse de yalnız hukukî
varlığı 1979’da İran’daki yeni rejim tarafından feshedildiği ima edilinceye
kadar devam etti. II. Dünya Savaşı’ndan sonra yine Batılı ülkelerin teşvik ve
desteğiyle Bağdat Paktı imzalandı (1955) ve bu defa Afganistan’ın yerini
Pakistan aldı.
Ortadoğu’da hiçbir şey değişmedi. Emperyalist devler
arasına ABD ‘de katıldı. Geçen hafta yaşanan gerilim dünyanın yüreğini ağzına
getirdi. Ortadoğu’da yeni bir Sadabat Paktı’na ihtiyaç vardır.
YORUMLAR