Kişinin en derin parçasıdır kendisi ile ilgili duyguları,
düşünceleri, hisleri, anıları…
Benlik de budur aslında, bireyin kendini nasıl
algıladığıdır. Çocukluk yıllarında kazanılır benlik algısı. Bu yıllarda nasıl
davranılmışsa çocuğun benliği o yönde gelişir, değişir. Çocukluk yılları
bireyin kendisinin hayatın neresinde olduğunu belirlediği yıllardır. Çocuk
kendini ifade fırsatı bulmuşsa, konuştuğunda gözünün içine bakıp dinlenmiş,
görüşlerine değer verilmişse kendini değerli görür ve hayatın önemli yerine
koyar. Bu da ileriki yıllarda çevresinden değer bekleyeceği, onlara değer
vereceği anlamına gelir. Fakat çocuktur deyip geçilmiş, fikri alınmamış, evden
okula, okuldan eve ertelenmişse, benlik algısı değersizlik hissiyle şekillenir.
Bu algı da çevresine değer vermeyen, kendini ifade edemeyen bireyler oluşturur.
Benlik algısı çocukluk yıllarından itibaren olumsuz
şekilde oluşmaya başlamışsa bunu düzeltmek biraz zordur. Çocukla iletişimde
gereksiz nasihatlerden, ısrarcı uyarılardan uzak durmamız gerekir. Sürekli
uyarı alan çocuk size bağımlı olur, sürekli uzun uzun nasihat edilen çocuklar
nasihatlere muhtaç olduğu hissine kapılır. Sürekli yanlışı düzeltilmiş çocuk
komut bekler hale gelir.
Benliğin oluşma sürecinde sürekli komut verip, nasihatlerde bulunup bağımlı hale getirmek yerine çocuğun kendini değerli hissedebileceği, huzurlu bir aile ortamı oluşturulup çocuğun fikirleri alınarak değerlilik algısı yerleştirilmelidir.
YORUMLAR