Realizm yani gerçekçilik kavramı, Fransızca ‘’realite’’
kelimesinden türetilmiştir. Hayatı, doğayı, insanlığı ve her türlü olayı olduğu
gibi anlatma, aktarma amacı çerçevesinde gelişen anlayış olarak tanımlanabilir.
Realizm; sanayileşme, endüstrileşme, makine gücü, sömürge dönemi, ekonomik
gelişmeler ve materyalizm düşünceleri dolayısıyla ortaya çıkmıştır. Materyalizm
objektiflik, bilimsellik içerir. Realist ise bu iddiada olan sanatkâr veya
eserdir.
Bir edebiyat akımı olarak realizm, tamamen bilimsel düşünce
zemininde on sekizinci yüzyılın ikinci yarısında doğan ve gelişen gerçekçilik,
nesnellik ilkeleri ile ilerleyen çağdaş insan ve toplumu içinde yaşadığı
çevreyle birlikte sağlam bir dil ile anlatmayı esas alan akımdır.
Realizm aklı öne çıkartır. Her şeyi bilime dayandırır.
Klasisizm ile karşılaştırıldığında iki akılcı akımı birbirinden ayıran fark
realizmin sağduyu içermemesidir. Bu gerçekçiliği Balzac’ın romanına bakılarak
harita çizilmesi ile örneklendirebiliriz. Yazar aradan çekilir. Sanki bir fotoğraf
yansıtıyormuş gibi nesnel ve tarafsızdır. Gözlem ön plandadır. Olunabilecek en
yüksek seviyede gerçekçilik işlenir. Tarihçi objektifliği vardır. Realist
eserde önemli olan dış görünüş, mekân tasviridir. Kişinin görünüşüne göre ya da
yaşadığı yere göre yapılan gözlem, karakterin iç dünyası hakkında önemli
görüşler sunabilir. Tasvir ne kadar yoğunsa ayrıntı o kadar çok olur ve bu daha
da realist yaklaşım sağlar. Geçmişi değil günümüzü anlatır. Yazar şahsı, mekânı
ve durumu anlatacak olan ‘’o’’ kelimeyi eserinde verir. Karakter hayale
kapılmaz. Her zümreden insan eserde yer alabilir, sınıfsal farklılıklar yoktur.
Bu akımın anahtar kelimeleri: gözlem, ayna ve
objektifliktir.
Gerçekçilik akımı olan realizm pozitivisttir. Fotoğraf
çekercesine yapılan tasvir kişiden kişiye değişmeyen, duyguları içermeyen, net
ve tek anlatımdır. Gerçeklik endişesi realistleri gözlem yapmaya itmiştir.
Eserinde daha doğru ve gerçekçi olmak amacıyla yazar, eserinde belirteceği
mekanları daha önceden gezer ve görür. Böylece eserinde daha büyük bir tasvir
başarısını yakalamış olur. Hayal ile gerçek yakalanamaz, toplum realist
olmalıdır. Hayale kapılmak gerçeklikten ayrılmaktır. Araştırmak ve soruşturmak
önemlidir. Her şey doğruyu görmekten ibarettir. Çağdaş insanı ve toplumu anlatan
realizm, her katmandan insana yer verir. Saray ve köşkler anlatıldığı gibi
kulübeler, evler de anlatılır. Bu, hayatta her türlü insanın varlığını
belirtir. Eserde eleştirel gerçekçilik görülür. Mekân ve tasvirin önem
kazanmasının asıl sebebi yaşanılan mekânın insan ruhunda çok büyük etkisi
olduğunun düşünülmesidir. Kişinin karakterini oluşturan parçalardır. Bu da
insanı anlamak ve gerçeklik çerçevesinde anlatmak için ihtiyaç duyulan bir amaç
olur. Yazar eserin dünyasından kendini çekerek, eserini olabildiğince nesnel
yapmaya çalışır. Olayın akışını kesmemelidir. Kendi duygu ve düşüncesini
eklemez. Olaylar anlatılırken dram açısından bir sınır çizilir çünkü çok fazla
duygu eseri gerçekçiliğinden uzaklaştırır.
Eserdeki dil sağlamdır. Çünkü amaç gerçekçi ve nesnel bir estetik
oluşturmaktır. Eserin özü ve biçimi ruh beden kadar iç içedir. Mükemmele
ulaşmak amaç olmuştur. Pürüzsüzlük istenir.
YORUMLAR