Adamın biri, son günlerin popüler ismi olan mafya babasını örnek almış olmalı ki, ağzının dolusunca kinini, nefretini, salyalarını kusmuş üstümüze.
Ne diyordu o mafya babası: “Onuru aldığı maaş kadar olan gazeteciler.” İşte Kahramanmaraş’ta tanımadığımız bir şahıs çıkmış aynen bundan esinlenerek bizler için şunları söylemiş: “Namusu aldığı elektrik ve su parası kadar olan Kahramanmaraş yerel gazeteciler neredesiniz? Karnınız iyi doyuyor ellaham.”
Namusumuz kendini bilmez hadsizlerin kirli ağzına alamayacağı kadar pektir, çoktur. Şerefimiz şeref yoksunlarının iftiralarında ancak ağzına alacağı kadar yücedir, tertemizdir. Onurumuz onursuz ağızların haddini aşacak kadar doludur.
Adamın biri Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Rektörünün medyada yer alan haberlerine bakarak aşırı gaza gelmiş olmalı ki bizler için sosyal medya hesabından şunları paylaşmış: “Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinde neler oluyor. KSÜ’den zorla gönderilen Rektör Durmuş Bey için kara kampanya yapan namusu aldığı elektrik ve su parası kadar olan Kahramanmaraş yerel gazeteciler nerdesiniz? Garnınız eyi doyuyor ellaham.”
Biz bu güne kadar toplum içinde suçluluğu mahkeme tarafından karara bağlanan, toplumda birçok kişinin bazı ağır sözlerle itham ettiği insanlar ve işi gücü hile hurda olanlar için bile bu ifadeleri kullanmadık, toplumda afişe etmedik. Kimseyi suçlamadık, zan altında bırakmadık, hakkında yalan dolan haber yapmadık. Yapanlar varsa hemen şikayet edilmeli.
Yaptığımız işi bilmeyen divanelerin oturup bizim hakkımızda ağır sözler söylemesi onların ne kadar basit ve seviyesiz olduklarını gösterir. Yerel gazeteciler diye hakkında her hangi bir suç, dava olmayan insanları zan altında bırakmak işlenecek en ağır suçlardan biridir. Ayrıca eğer ki bu kişiler gazetecilerden birinin faturalarını öderken hiç sesini çıkarmadan buna devam ediyorsa asıl onursuz, şerefsiz, haysiyetsiz kendisidir. Kendisini tehdit eden, şantaj yapan, haksız yere para almaya çalışan, faturasını ödetmek isteyen gazeteciyi ilgili kurumlara şikayet etmek bir vatandaşlık görevidir. Bunu biliyor ve elinde delil varken o gazeteci hakkında suç duyurusu yapması gerekirken oturup klavye şovmenliği yapıyorsa bu da onun hangi seviyede bir yaratık olduğunu gösterir.
Bu paylaşımı gördüğümde kafamdan aşağı kaynar sular boşandı. Hayatımda hiç görmediğim, tanımadığım bir kişinin çıkıp hepimizi zan altında bırakacak sözler sarf etmesi kabul edilebilir değildir.
Yaşını başını almış, hayat tecrübesi olan kişilerin bu şekilde ergenlik seviyesine inmeleri gerçekten düşündürücüdür.
Evet herkes gibi bizde ekmek paramızı kazanma peşindeyiz ve bu işi yaparken evimizin geçimini sağlamakla da yükümlüyüz. Bunun için de reklam, kutlama, ilan almak zorundayız. Bu ne kanuna aykırıdır, ne etik kurallara ne de toplumsal değerlere.
Hayatında bir kere olsun gazetecilerle ticari bir iş yapmamış insanların kalkıp da “Namusu elektrik ve su parası kadar olan” demesi ve bunu bir kahraman edasıyla sosyal medyada paylaşması doğru mudur bunu da vicdanlı insanlara havale ediyorum.
Ve sormak istiyorum;
Rektör ile arasında ne gibi bir sorun var ki önceki rektörü överken şimdikini yerden yere vurmaya çalışıyor?
Yoksa kendisi oradan bir talepte bulundu da bu ret mi edildi?
Kaç gazetecinin maaşını verip, karnını doyuruyor?
Son olarak bu şekilde bizleri namussuzlukla itham eden bu sözlere ve sahibine acaba dört cemiyetten bir tepki gelecek mi? (Bazı ağabeylerimiz her ne kadar bunları muhatap almayalım dese de artık buna da karnımız tok. Muhatap almadıklarımız bizimle ilgili nelere cüret ediyor işte ispatı.)
Çarşamba günü yayınlanacak yazımda da bizi kullanarak meşhur olmaya çalışan kişi, kurum ve kuruluşları ele alacağım.
YORUMLAR