Bir insanın yaşamı boyunca
yapacağı en iyi iş ne olabilir? Eğer hayatınızın amacı ne diye sorsalar ne
cevap verirsiniz? Şüphesiz ki pek çok insan için tarihe imza atmak, tarihin bir
parçası olmak çok önemli olacaktır. Hatta tarihin iyi hatırlanacak karakterlerinden
birisi olmayı başarır, gelecek nesillerin sizi hatırlamasını sağlarsanız, siz
gerçekten de yaşamın önemli bir gereğini yerine getirmişsiniz demektir.
Süleyman Dilbirliği bu amacı en iyi şekilde yerine getiren özel isimlerden
biri. Her ne kadar son günlerde filmi yapılıp hikâyesi bu kadar çok insana
ulaşmış olsa da, Süleyman Dilbirliği insanlığını gösterdiği hatıralarını
herhangi bir ilgi amacı ile inşa etmemiştir.
Son günlerde Oscar’a da aday gösterilmiş olan Ayla isimli filmi duymayan var mı? Bu yapım öyle çok ses getirdi ki, insanı duygulandıran, insanlığı sorgulamaya yönlendiren filmi izlemeyen de duymayan da kalmadı. Süleyman Dilbirliği’nin muhteşem hikâyesini konu alan yapımın detaylarına çok gitmek istemiyoruz, zira zaten herkes için yeterince güncel bir konu. Kısaca detaylara yer verecek olursak; Birleşmiş Milletler’in yardım çağrısı ile Türkiye, 17 Ekim 1950 tarihinde Kore’ye 5090 kişilik bir tugay asker göndermişti. General Tahsin Yazıcı komutasındaki tugayda yer alan Kahramanmaraşlı Süleyman Dilbirliği ise bu tür muhteşem bir hikâye ile ülkesine geri döneceğini hiç düşünmemişti. Anne ve babasından ayrı kalmış, küçücük masum bir kız çocuğuna kol kanat gerip adeta ona bir aile olan Süleyman amca kendi hayatından bile vazgeçtiği hikâyesi ile filmi izleyen herkesi duygulandırdı. İnsan olmanın ne anlama geldiğini anlatan yapım sadece ülkemizde değil, dünyanın dört bir yanında ilgi gördü.
Büyük bir kitlenin sevgisini kazanan, tarihe adını yazdıran ve her zaman yüreğimizde yer edecek olan Süleyman amcanın acı haberi ise geçtiğimiz günlerde geldi. Haydarpaşa Numune Hastanesinde solunum yetmezliği sebebi ile yoğun bakımda tedavi görüyordu. Ancak acı haberi büyük yankı uyandırdı ve pek çok insan Süleyman amcanın acısını yüreğinde hissetti. Süleyman Dilbirliği sadece Koreli küçük kız ile hatırlanmayacağını, aynı zamanda eşi ile birbirlerine duydukları bağlılık ile de hatırlanacaklarını ise bilinmiyordu. Koreli küçük kızın manevi annesi görevini üstlenen Nimet Dilbirliği yani Süleyman amcanın 65 yıllık hayat arkadaşı, eşinin acısına çok uzun süre dayanamadı ve ertesi gün onun da vefat haberi kulaklarda yankılandı. Böyle bir bağlılık ve birliktelik kimin hayali değil ki?
Tarihten bir kahraman geçti ve mütevazı hayatının sırlı hikâyeleri onu tarihin altın sayfalarına kazıdı. Ne mutlu ki şehrimizden çıkan böyle güzel insanlar ile gurur duyma şansını elde edebildik. Ne mutlu ki bize hayatın pek çok noktasını sorgulatan, iyi olmanın yürekte biten bir olay olduğunu ifade eden böyle insanlar ve böyle hikâyeler var. Süleyman amca yüreğimizi dağladı göçtü bu karmaşanın içinden. Bize ise onun anılarını yâd etmek, ona karşı yoğun bir saygı ve sevgi hissetmek kaldı. O tarihin ön sayfalarında adına yer buldu ve gelecek nesillerin kendisini hatırlamasını sağladı. Onun ölümsüz olduğunu dahi söyleyebiliriz. Birilerinin yüreğinde bir sevgi tomurcuğu ile yaşıyorsanız ölümsüzsünüz demektir. Süleyman Dilbirliği ve saygı değer eşi Nimet Hanım ölümsüzlüğü tadanlardan oldular…
YORUMLAR