Yeni yöntem; Covid-19’u saptamak için tüm dünyada kullanılan PCR ve antijen testlerinin duyarlılığını 20 kat artırarak testlerin daha hızlı yapılması ve doğruluk oranının artmasının yolunu açıyor. Yeni yöntem; aynı zamanda, hastadan test örneği alımını da kolaylaştırıyor; burundan sürüntü alınması yerine hastanın birkaç yudum suyla gargara yapıp ağzını çalkalaması yeterli hale geliyor. Böylece suyun tüm boğaz ve ağızla temas etmesi, sürüntüye göre daha çok sayıda virüsün örneğe geçmesini de sağlıyor… İşte bilim dünyasını da heyecanlandıran yeni yöntemin ayrıntıları…
Türk bilim insanları, Konoravirüs testlerinin
duyarlılığını 20 kat artıran yeni bir yöntem geliştirerek hastalığa daha hızlı
ve güvenilir şekilde tanı koymanın yolunu açtı. “MyMagiCon” ismi verilen
yöntemi geliştiren bilim insanları; araştırma ekipleriyle birlikte Acıbadem
Üniversitesi’nden Tıbbi Mikrobiyoloji ve Medikal Biyoteknoloji Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz ve Tıp Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özge
Can oldu. Acıbadem Üniversitesi Kuluçka Merkezi’nde geliştirdikleri, dünyada
ilk ve tek olan bu yeni yöntem, PCR testi olarak bilinen Polimeraz Zincirleme
Tepkimesi (PZT) ve antijen testlerinin duyarlılığını artırarak test
sonuçlarının doğruluk oranını yükseltiyor.
<img src="https://i.imgyukle.com/2020/10/13/5b5ZD1.jpg" alt="1602570905 5" border="0">
Tüberküloz tanısı
için geliştirildi
Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, Dünya Sağlık Örgütü’nün yakın
destekçisi “Foundation for Innovative New Diognostics” (www.finddx.org)
vakfından aldıkları proje desteği ile
tüberküloz tanısını kolaylaştırmak amacıyla 1.5 yıldan bu
yana üzerinde çalıştıkları yöntemi, Covid-19 virüsü tanısına uyarladıklarını
belirtti. Yöntem sayesinde antijen testlerinin hızlı ve doğru sonuç vermesinin
olanaklı hale geldiğini belirten Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, “Yöntemimiz;
havaalanlarında, hastanelerin acil servislerinde ya da filyasyon ekiplerinin
evlerde tanı alma işlerini kolaylaştıracak. Antijen testlerinin duyarlılığını
artırdığı için kişinin enfekte olup olmadığını yarım saat içinde daha doğru bir
şekilde tespit etmek olanaklı hale gelecek. Testlerin kısa zamanda daha doğru
şekilde sonuç vermesi, hasta olan kişilerde izolasyon tedbiri alınabilmesini
sağlayacak. Böylece salgının kontrolü açısından önemli bir kazanım da
sağlayacak” dedi.
<img src="https://i.imgyukle.com/2020/10/13/5b56Qf.jpg" alt="1602570906 6" border="0">
Sürüntü almanın
risklerini ortadan kaldırıyor
Geliştirilen bu yeni yöntem, Covid-19 tanısı koymak için
yapılan sürüntü alımına son veriyor. Ağız ve burundan ucunda pamuk benzeri
dakron olan çubukla alınan sürüntü yerine hastanın ağzında çalkaladığı birkaç
yudum su kullanılıyor. Gargara ve ağız çalkalama sırasında suyun boğazın ve
ağzın tüm boşluğuna değmesi, sürüntüye göre çok daha fazla virüsün test
edilecek sıvıya geçmesini sağlıyor. Bir tüp içinde konsantre edilen sıvıda,
Covid-19 virüsleri hızla kendini belli ediyor. Böylece, PZT ve antijen
testlerinin duyarlılığının artırmasına yardımcı olduğundan, test sonuçlarının
doğruluk oranı yükselmesini ve hızlı bir şekilde alınmasını sağlıyor. Bu yeni
yöntemin kullanılmasıyla, burundan elde edilen sürüntüyle test için yeterli
virüs alamamak ve sürüntüyü alan kişilere hastadan Covid-19 virüsü bulaşma riskleri
de ortadan kalkıyor…
<img src="https://i.imgyukle.com/2020/10/13/5b59gG.jpg" alt="1602570908 1" border="0">
Mevcut testlerin
eksik yanları var
Tüm dünyada koronavirüs tanısının; PCR testi olarak
bilinen Polimeraz Zincirleme Tepkimesi (PZT) ya da antijen testleri ile
konulduğunu hatırlatan Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, “Ancak her iki testin de
kendisine göre eksik yanları var. PZT testlerinde tanı, hastanın burnundan
pamuklu çubuk yardımıyla alınan sürüntüyle konuyor. Bu hem zahmetli bir yöntem
hem de örnek alan sağlık çalışanına enfeksiyon bulaşma riskini artırıyor.
Ayrıca tanı süresi iki günü bulabiliyor. Hızlı sonuç vermesi için üretilen
antijen testlerinin duyarlılığı ise PZT testleri kadar yüksek değil diye
konuştu. Bu testlerin sonuç güvenilirliğini artıran yenilikçi bir yöntem
geliştirdiklerini anlatan Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, şu bilgileri verdi:
“Biz her iki testin duyarlılığını 20 kat artıran, ayrıca
kolay örnek almayı sağlayacak bir araç geliştirdik. Yöntemimizde kişinin, bir
iki yudum içme suyunu ağzına alması, gargara yapıp ağız içinde çalkaladıktan
sonra bu suyu bir kaba koyması yeterli. Daha sonra geliştirdiğimiz MyMagiCon
tüpü içerisine bu örnekten 20 ml sıvı alıp koyuyoruz. Tüpün içindeki polimer
hızla su ve küçük molekülleri çekerek virüsleri konsantre hale getiriyor. Bu
işlem 5 dakika sürüyor. Polimer boncukları arasındaki konsantre virüs örneği,
bir pipet aracılığıyla alınarak PZT ya da antijen testlerinde rahatlıkla
kullanılabiliyor.”
<img src="https://i.imgyukle.com/2020/10/13/5b5f8S.jpg" alt="1602570909 Soldan sa a. Dr. r. . Erkan Mozio lu G rkem G n Selma at Ece Aksoy Prof. Dr. Tan l Kocag " border="0">
Dünya genelinde
aylık test sayısı 150 milyon
Uluslararası alanda tanı için PZT testinden vazgeçilerek
antijen testine yönelme eğiliminin geliştiğine işaret eden Prof. Dr. Tanıl
Kocagöz, şöyle devam etti:
“Koronavirüs enfeksiyonu tanısı için her ay ülkemizde 3
milyon, dünyada da 150 milyon test yapılıyor. Hastalık belirtisi göstermesine
karşın PZT ile de kimi zaman hastalık saptanamıyor. Bunun nedeni ise
hastalardan alınan örnek miktarının çok az olması. Dakronlu çubukla 50
mikrolitre gibi çok az örnek alınabiliyor. Alınan bu örnek 3 ml su ile
seyreltiliyor ve buradan 10 mikrolitre gibi çok küçük bir miktar PZT’de
kullanılıyor. Bu da, virüsün az bulunduğu örneklerde saptanamamasına yol
açabiliyor. Bizim yöntemimizde, gargara ve ağız çalkalama sırasında su tüm ağız
boşluğu ve boğaza temas ederek daha çok sayıda virüs toplanmasını sağlıyor.
Daha sonra konsantre edilen virüs örneği, PZT testlerinin de duyarlılığını
artırıyor.”
Dünyada ilk ve tek
Yöntemin karşılaştırmalı çalışmalarının Sağlık
Bakanlığı’nın da izniyle Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği’nden (KLİMUD) 25
araştırmacı ile 8 ilde 12 merkezde devam ettiğini belirten Prof. Dr. Kocagöz,
Acıbadem Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Tıp
Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özge Can ile birlikte geliştirdikleri
yöntemin dünya üzerinde örneği olmadığını vurguladı. Çalışmaya destek veren
KLİMUD araştırmacıları ve Medikal Biyoteknoloji Dr. Öğr. Görevlisi Erkan
Mozioğlu, yüksek lisans öğrencileri Ece Aksoy ve Betül Zehra Karakuş’a çok
teşekkür etti. Acıbadem Üniversitesi Kuluçka Merkezi’nde yaptıkları araştırma
sonucu geliştirdikleri bu yöntemin ulusal ve uluslararası patent başvurusunun
yapıldığını da sözlerine ekledi.
Çalışmalarının duyulmasıyla dünyadan da yoğun talep
almaya başladıklarını söyleyen Prof. Dr. Kocagöz, “Bu talebi karşılamak için
üniversite-sanayi iş birliği önemli. Yöntemin patentini aldık, uluslararası
koruma başvurusu yaptık. Ayrıca diğer ülkelerde patent başvurularını yapmak
üzere girişimde bulunduk. Üretim konusunda bize destek olan yatırımcılar ile
birlikte ürünün ilk örneklerini üretip kullanıma sunduk” diye konuştu.
Ayrıntılı bilginin Acıbadem Üniversitesi Kuluçka Merkezi’nde yer alan Ar-Ge
firmasının www.gigabiomol.com internet sayfasından alınabileceğini belirtti.
YORUMLAR