Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Kahramanmaraş Şube Başkanlığından
yapılan açıklama şu şekilde: “Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde Nur
Camiine yapılan silahlı saldırıda ilk belirlemelere göre ibadet amacıyla camide
bulunan 40’tan fazla Müslüman acımasızca, hunharca şehit edildi.
Adının Breton Tarrant olduğu iddia edilen saldırgan’ın,
saldırı için seçtiği yer ve zamandan silahların üzerine kimi İslâm karşıtı
teröristlerin ve Müslümanlara karşı mücadele etmiş tarihi kişilerin isimlerinin
yazılı olmasına, katliamın yapılma biçimine, saldırı anının Facebook’ta
yayınlanmasına kadar birçok sembol İslâmifobya’nın ne ölçüde tehlikeli bir
aşamaya geldiğini göstermektedir.
Bu insanlıktan, nasibini almamış zihniyetin ve ruh
halinin sonucu olan terör saldırısını şiddetle kınıyor, faillerini, demeçleri,
yazıları, tavırları ile bu nefret ortamına zemin hazırlayanları lanetliyoruz.
Saldırıda hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil
şifalar diliyoruz.
Saldırganın saldırıdan önce Türkleri de hedef alan 87
sayfalık manifesto yayınladığı, manifestoda Türklerin Avrupa’dan tamamen
söküleceğinin ve İstanbul’daki bütün camilerin yıkılarak, Ayasofya’nın kiliseye
çevrileceğinin ifade edildiği bilgisi, şeytanca niyetleri olan odakların,
insanlığa dine dayanarak vahim, korkunç bir kurgu ve komplo kurduklarını
göstermektedir.
Daha önceden benzer versiyonlarını Avrupa ve ABD’nin birçok
şehrinde gördüğümüz bu saldırılar, dini inançların, siyasal güç mücadeleleri ve
sömürü hesapları için kullanılmasından kaynaklanmaktadır. İslâmifobi ile ortak
insanlık medeniyetimizin, insan hakları, bir arada barış içinde yaşama,
özgürlük gibi temel ilkeleri fütursuzca, sorumsuzca çiğnenmekte Müslümanlara,
İslâm kültür, uygarlık ve yaşama biçimine nefret köpürtülmektedir. Dünyanın
barışa en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde, kimi ülkeler, dinler çatışmasını
körükleyecek tarzda İslam karşıtlığını adeta siyasi tutuma dönüştürmüştür. Bu
çok korkunç ve tehlikeli bir yoldur. Kimi batılı ülkelerin, sokaklara,
caddelere, mabetlere korku salan, hayatın ritmini, düzenini, huzurunu bozan bu
çarpık, sahte ve ikiyüzlü yaklaşımı, kendi ülkeleri ve insanlık için felaketten
başka bir şey getirmedi, getirmez.
Biz, ırkı, dili, dini, coğrafyası ne olursa olsun
medeniyet değerlerinin bütün insanlara ait olduğunu, zor ve şiddet kullanmak,
nefret yaymak gibi terörist yöntemlerin dini, dili, coğrafyası ne olursa olsun
reddedilmesi gerektiğini savunduk, savunuyoruz. Ölüm ve kan üzerine kurulu
hiçbir girişimi, oluşumu, yaklaşımı kabul etmiyoruz. ‘Öteki’ üzerinden
kışkırtılıp tahrik edilen ve en nihayet teröre yöneltilen sapkın duygular
sonunda dönüp sahiplerini vurur, vurmaktadır, vuracaktır. Özellikle batılı
aydın ve siyasetçiler, fazla vakit geçirmeden yuvarlanmakta oldukları uçurumun
kıyısından dönmeli, insanlığın huzuru, mutlu geleceği için kayıtsız koşulsuz
barışı ve insan haklarını desteklemelidir.
Bu vahşette hayatını yitirenlere tekrar Allah’tan rahmet,
yaralılara sağlık ve ailelerine sabırlar diliyoruz.
Herkes, başta siyasiler, yöneticiler, aydınlar, sivil
toplum örgütleri, gazeteciler olmak üzere dünyanın bütün insanları sorumlu
davranmalı, haktan, adaletten, mazlumdan yana tavır almalıdır.”
YORUMLAR