Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin
Afrin’deki teröristleri temizlemek amacıyla düzenlediği Zeytin Dalı
operasyonuna ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin
terörle mücadele konusundaki kararlılığını anlamak istemeyenler için Zeytin
Dalı Operasyonu açık bir ikaz, fiili bir örnek olmuştur” dedi.
Genel Başkan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, genel merkezde düzenlenen "Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı"na katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel merkezde düzenlenen
"121. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı"nda yaptığı konuşmaya,
"Zeytin Dalı Operasyonunu yürüten kahraman askerlerimize yüce Allah'tan
muvaffakiyetler diliyor, her birinin gözlerinden öpüyorum." diyerek
başladı.
Dün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, başbakan
yardımcıları ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler ile Hatay'a
gittiklerini, operasyonun yürütüldüğü harekat merkezindeki askerleri ziyaret
ettiklerini hatırlatan Erdoğan, Hatay'daki harekat merkezinde, sahadaki
birlikleri komuta eden 2. Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel ve diğer
askeri yetkililerden son durumla ilgili bilgi aldıklarını aktardı.
Erdoğan, Hatay'dan canlı bağlantıyla Genelkurmay
Başkanlığı, Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanlıklarının yanı sıra Eskişehir Hava Muharip Komutanlığındaki
harekat merkezleriyle görüşme imkanı bulduklarını söyledi.
Komutanlardan özellikle operasyonun kendi sorumluluk
alanlarıyla ilgili hususları değerlendirmelerini istediğini vurgulayan Erdoğan,
ayrıca Somali ve Katar'daki askeri üslerin komutanlarıyla da canlı bağlantıda
görüşerek kendilerine başarı dilediklerini, oradaki sürecin nasıl devam
ettiğini dinlediklerini kaydetti.
"ORDUMUZUN
ELİNDE ASLA ÇOCUK KANI YOKTUR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, harekat merkezinde görev yapan
askerlerin ve sahadaki birliklerin morallerinin en üst düzeyde olduğunu
görmenin kendilerini mutlu ettiğini belirterek, "Zor bir coğrafyada ve çok
kötü hava şartlarında icra edilen operasyonumuzda en küçük bir aksaklık
olmadığını, bir sıkıntı olmadığını bizzat yerinde görmekten ayrıca memnuniyet
duydum. Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki kararlılığını anlamak
istemeyenler için Zeytin Dalı Operasyonu açık bir ikaz, fiili bir örnek
olmuştur." dedi.
Güya Türkiye'ye karşı yıllardır hazırlanmış 90 santimlik
betonla kaplı sığınakları, kazılmış tünelleri, kurulmuş tuzakları birer birer
imha ederek kararlı ve aynı zamanda güvenli bir şekilde ilerlenildiğine işaret
eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Çok yakın bir zamanda terör örgütü adeta
kıpırdayamaz hale Allah'ın izniyle getirilecektir. Tabi terör örgütünün ve
onlara akıl verenlerin alçaklıkları sınır tanımıyor. Türk ordusunun karşısına
kendileri çıkmaya yürekleri el vermeyenler, çocukları ve kadınları öne atarak,
yerleşim yerlerindeki operasyonlarımızı yavaşlatmaya çalışıyorlar.
Bölücü terör örgütünün, 'çocuk, kadın, yaşlı' demeden
kendisine karşı çıkan, herkesi katleden bir cani güruhu olduğunu biliyoruz. Ama
hamdolsun bizim milletimizin ve ordumuzun elinde asla çocuk kanı yoktur, kadın
kanı, masum kanı yoktur, hiçbir zaman da olmayacaktır. Bunlar kadim dönemlerden
beri, Türk askerinin kati kurallarıdır. Ecdadımızdan ve inancımızdan tevarüs
ettiğimiz bu ahlakı gelecek, nesillere de aynı şekilde aktaracağız."
"TERÖRİST
SEVİCİLERİN, BUGÜNE KADAR 'BARIŞA EVET' DEDİKLERİNİ DUYMADIK"
Erdoğan, konuşmasının bu bölümünde bir gerçeği daha
söyleyeceğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bazı kesimler bunu iyi duysunlar ve belki
bilmiyorlardır, onu da bilsinler. Bugün operasyonun yedinci günü. Hamd olsun
343 terörist etkisiz hale getirilmiş vaziyette, bunlar tespit edilenler. Bundan
rahatsız olanlar, sözde Türk Tabipleri Birliği gibi bir kesim, 'savaşa hayır'
diye kendine göre bir kampanya yürütmek istiyor. Bu terörist sevicilerin,
bugüne kadar biz, 'barışa evet' dediklerini de pek duymadık. Zaten bunların
barışla filan alakası yok. Bunlar bugüne kadar, benim Güney Doğu'da, Doğu'da bu
kadar vatandaşım şehit edildi, bunlardan hiç şu anda içeride olan bu terör
uygulayıcılarına yönelik en ufak bir açıklama duyduk mu? Duymadık. Çünkü
bunlar, bu işin içindeler, bu senaryonun içindeler.
Kandil'e kadar gidip orada görüşmeler yapıp, ondan sonra
yazdıkları kitaplarla kendilerine kaynak temin etmeye çalışanların, bugüne
kadar bu teröristlerin karşısında dikildiğini hiç duyduk mu? Duymadık. Fakat şu
anda PYD, YPG, DEAŞ, PKK bütün bu terör örgütlerinin, sınırlarımızda yapmış
olduğu taciz harekatına veya hareketlerine karşı bizim uluslararası hukuktan
doğan haklarımızı hazmedemeyen, bu sözde dernek veya sözde kişiler, kusura
bakmasınlar, attığımız adım kararlı bir adımdır, milletin hakkı olan bir
adımdır. Mazlumların, mağdurların bu hakkını da sonuna kadar koruyacağız."
"İNANDIĞIMIZ
BU YOLDA MEHMEDİMİZLE, MEHMETLERİMİZLE YÜRÜYORUZ"
"Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarına, uluslararası terör
örgütleri tehditler sallayabilir ve bunlar da onların yanında yer
alabilir." diyen Erdoğan, bunun hiç önemli olmadığını, hak bilinen yolda
sonuna kadar yürüneceğini ve bundan taviz verilmeyeceğini vurguladı.
Erdoğan, "Bu beyfendiler bugüne kadar hiçbir zaman
yerli ve milli olmadılar. Bugüne kadar bu beyfendiler, bu ülkenin dertleriyle
dertlenmediler. Bu beyfendiler, bugüne kadar hiçbir zaman kalkıp da acaba bu
ülkede mağdur, mazlum olan insanlar, acaba et dağıtan Yasin'i öldürenler niçin
öldürüldü? Yasin Börü ne yaptı da öldürüldü? Bunun hesabını sormadılar. 53 kişi
bir günde öldürülüyor, 'sokağa dökülün' diyenler olmuş. Niye bunlar öldürüldü?
Bunun hesabını sordular mı? Sormadılar. İşte biz bunların hesabını
soruyoruz." diye konuştu.
Çok sabrettiklerini, çözüm için çok gayret ettiklerini
ama bu kişilerin ise hiç birinden anlamadığını belirten Erdoğan, artık bıçağın
kemiğe dayandığını söyledi. Erdoğan, "Onun için de işte ayın 20'sinde
adımı attık, şu anda inandığımız bu yolda Mehmedimizle, Mehmetlerimizle
yürüyoruz." dedi.
"AFRİN'DEKİ
OPERASYON, SADECE TERÖR ÖRGÜTLERİNE, TERÖRİSTLERE YÖNELİKTİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin şu anda bir bütün, birlik
ve beraberlik içinde olduğunun altını çizerek, anaların hepsinin dualarıyla
yemekler hazırladıklarını ve cepheye gönderdiklerini dile getirdi.
"Beklenen gündü bugün ve beklenen gün hamdolsun
geldi, çattı." ifadesini kullanan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Süreç kararlı bir şekilde devam ediyor. Buradan tüm
dünyaya bir kez daha ilan ediyorum. Türkiye'nin, Afrin'deki operasyonu sadece
ve sadece terör örgütlerine, teröristlere yöneliktir. Avrupa Parlamentosunda bu
harekatı bir 'istila hareketi' olarak göstermek isteyenlere de söylüyorum,
gidin önce istilanın örneklerini geçmişte Libya'da arayın, Ruanda'da, Mali'de
arayın. Hangi istila hareketini kimler nasıl yapmış, oralarda arayın. Hiçbir
zaman Türk milleti, Türk ordusu müstevli olarak hareket etmemiştir. Burdan da
Azeri milletvekili Seyidov kardeşime özellikle teşekkür ediyorum. Oradaki dik
duruşundan dolayı kendisine teşekkür ediyorum."
"SÖZDE
TABİPLER ODASI, SEN NEREDEYDİN? SESİN ÇIKTI MI?"
Erdoğan, sivillere ve çevreye zarar vermemek için her
türlü hassasiyeti gösterdiklerine vurgu yaparak, "Hatırlarsanız bölücü
terör örgütü, çukur eylemleri sırasında da kadınları, çocukları, sivil halkı
kendine kalkan yapmaya çalışmıştı. Sözde Tabipler Odası, sen neredeydin? Sesin
çıktı mı? 'Ya bu çukurlar niye açılıyor' diye en ufak bir şey söylediniz mi?
Evler arasında tüneller açılırken neredeydiniz? 'Bu tüneller niye açılıyor'
diye bir şey sordunuz mu? Güvenlik güçlerimizin, bu operasyonlarda verdikleri
şehitlerin önemli bir bölümü işte sivil halka zarar vermemek için
sergiledikleri titizlikten, yaptıkları fedakarlıktan kaynaklanmıştır. Bundan
dolayı da asla bir pişmanlığımız yoktur." ifadelerini kullandı.
Birilerinin ısrarla "Bu operasyon kısa sürsün,
sınırlı olsun" diye güya telkinde bulunduklarını belirten Erdoğan,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben de o birilerine telefon görüşmelerinde
özellikle söyledim. Eğer biz devlet olarak sahip olduğumuz askeri gücü hoyratça
kullanmaya kalksak, tanklarımızla, toplarımızla, uçaklarımızla,
helikopterlerimizle önümüze gelen her şeyi dümdüz edip geçsek, bu operasyon
birkaç günlük iştir. Ama biz en az kendi askerlerimizin emniyeti kadar,
karşımızdaki güçlerin kalkan olarak kullanmaktan çekinmediği masum sivillerin
can ve mal güvenliğini de hesaba katıyoruz. Çünkü biz Afrin'i işgale
gitmiyoruz, tam tersine orayı terör örgütlerinden temizleyerek asli sahipleri
için yaşanabilir bir yer haline getirmeye çalışıyoruz.
Nasıl El Rai, Cerablus, El Bab, bu bölgedeki 2 bin
kilometrekarelik alanı, 100 bin insanın tekrar topraklarına, evlerine dönerek
yerleşmelerine imkan sağladıysak, işte Afrin'de de aynısını yapacağız. Ve bizim
ülkemizde 3,5 milyon şu anda mülteci var. Biz bu mülteci kardeşlerimizin kendi
topraklarına dönmesini sağlayacağız. Afrin'deki, İdlib'deki bu mücadele bunun
içindir. Bunu bilmeyen Batı, bunu da öğrensin. 3,5 milyon mülteci, Suriye'den
bize geldi, acaba size ne kadar mülteci geldi? Acaba ülkenizde ne kadar mülteci
var?"
Suriye'nin toprak bütünlüğü ile Suriye halkının huzur,
güven ve refah içinde bir geleceğe kavuşması konusundaki samimiyeti bugüne kadar
attıkları her adımda ispat ettilerini belirten Erdoğan, buna karşılık bölücü
terör örgütünün, gittiği her yerde kan dökerek, insanların mallarını
yağmalayarak, hatta ırzlarına tasallut ederek, ailelerden çocuklarını zorla
kopartıp ölüme göndererek gerçek yüzünü ortaya koyduğunu ifade etti.
Erdoğan, her şeyin böylesine açık şekilde gözler önünde
bulunduğu bir ortamda hala Türkiye'yi örtülü veya aleni tenkitlerle hatta
tehditlerle yolundan döndürmeye çalışanların, saflarını terör örgütünün yanı
olarak belirlediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Daha 7 gün oldu. Afganistan ne kadar sürdü?
Yaklaşık 20 yıl. Irak ne kadar sürdü? Yaklaşık 18 yıl, hala oradasınız. Libya,
Mali, Ruanda, buralar ne kadar sürdü? Bize bu aklı verenler biraz da kendileri
kullansalar ne olur? Suriye'de diğer güçlerin yürüttüğü operasyonlar için 'Bir
an önce tamamlansın.' çağrısı, hakikaten 'Ya bu insanlar ne kadar gülünç.' der
hale getiriyor bizi. Peki iş Türkiye'ye gelince acaba bu acelecilik nereden
çıkıyor? Eğer hepimizin ortak meselesi terörle mücadele ise bu konuda
Türkiye'nin engellenmeye çalışılması değil, desteklenmesi gerekmez mi? AB, siz
PKK'yı terör örgütü ilan etmediniz mi? Şu anda o kadar akıl tutulması var ki
bunlarda, bir taraftan PYD'yi, YPG'yi terör örgütü olarak kabul etmeye
başladılar, sağdan soldan. Kendilerine bütün belgeleri, bilgileri her şeyi
veriyoruz fakat bir taraftan da silahlar gene onlara akıtılıyor. E bu ne menem
iştir? Bir taraftan 'PKK terör örgütüdür.' diyeceksin, kendi vatandaşlarınız
kollarda kokartlar, hatta en büyük üzüntümüz, Amerika'nın bayraklarıyla bu
terör örgütleri, bu bölgede şu anda cirit atıyorlar. Bunu neyle izah edeceğiz?
Sayın Başkan bize diyor ki 'Bizi bu kadar eleştirmeyin.' Tamam ama biz
stratejik ortak olduğumuza göre bir stratejik ortak, stratejik ortağına böyle
bir şeyi nasıl yapar?"
"NATO GENEL
SEKRETERİNE TEŞEKKÜR EDİYORUM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens
Stoltenberg'in, "Türkiye şu anda kendisine yapılan bu taarruzlarda haklı
olarak kendi hukukunu korumaktadır." dediğini anımsatarak, bundan dolayı
kendisine teşekkür ettiğini söyledi.
Stoltenberg bunu ifade ederken niçin ABD'nin bu işlerden
bu kadar kadar uzak durduğunu soran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Geçen akşam konuştuk, bunları kendisine açıkladık
ama hala Türkiye'deki ABD karşıtlığından bahsediliyor. Biz böyle olsun
istemiyoruz. Biz ABD ile beraber bu işleri yürütelim istiyoruz ama 5 bin tır, 2
bin kargo uçağı, bu kadar silahı buraya getirdiğinde benim milletim şunu
soruyor: 'Bu silahlar buraya niçin geliyor, bu silahlar kim için geliyor, peki
bu silahlar kime karşı kullanılmak üzere buraya geliyor?' Bizim vatandaşımızın
bu soruları sorma hakkı yok mu? Tabii ABD'de bakıyorum, artık ABD halkı diyor
ki 'Biz vergileri bunun için mi veriyoruz, bizim dolarlarımız bunun için mi
gidiyor? Burada artık yeni bir değerlendirmenin yapılması lazım.' diyor. Sayın
Başkan da 'Biz bu kadar ekonomimizi güçlendirmeyi, bu silahları buralara
göndermek için mi yaptık?' diye, bunu bizzat bana da kendisi söyledi ama şimdi
bakıyorum, o zaman bin 250 tırdı, şimdi 5 bin oldu, 2 bin kargo uçağı oldu.
Bunlar tabii bizde soru işaretleri ortaya koyuyor. Ya bu işi yapacaksak, teröre
karşı mücadeleyi vereceksek beraber vereceğiz, yoksa biz de teröre karşı
mücadelede kendi göbeğimizi, kendimiz keseceğiz. Bunun başka izahı yok. Biz
kendi kendimize yeteriz. Tarihte nasıl yettiysek, bugün de yeteriz ama amaçları
terörle mücadele değil de Türkiye'nin sınırları boyunca bir terör koridoru
oluşturmak, sonra da onun üzerinden bölgede bitip tükenmek bilmeyen bir kan ve
can pazarı kurmaksa olanlara cevabımız şudur, biz Suriye'deki son terörist
ortadan kalkana, bu ülke asli sahipleri için emin bir yer haline gelene kadar
operasyonlarımızı sürdüreceğiz."
"MÜNBİÇ'İN
GERÇEK SAHİPLERİ ORADAKİ ARAP KARDEŞLERİMİZDİR"
Erdoğan, dün Fırat Kalkanı bölgesinde olduklarını
hatırlatarak, şu anda İdlib'de geçici kontrol noktaları oluşturmaya devam
ettiklerini vurguladı.
Afrin'deki operasyonun bugün yedinci gününe girdiğini
aktaran Erdoğan, "Zeytin Dalı operasyonumuzu hedeflerine ulaşana kadar
sürdüreceğiz. Ardından Münbiç'i, bize söz verildiği şekilde teröristlerden
arındıracağız. Kimse bundan rahatsız olmasın çünkü Münbiç'in gerçek sahipleri
bu teröristler değil oradaki Arap kardeşlerimizdir. Sonra da Irak sınırına
kadar, hiçbir terörist bırakmayana kadar bu mücadelemizi devam
ettireceğiz." ifadelerini kullandı.
Her kim terörizme karşıysa bu mücadelede Türkiye'nin
yanında olmasını istediklerini belirten Erdoğan, "Terör örgütlerini bir
maşa gibi kullanarak Türkiye'nin birliğini, beraberliğini, güvenliğini tehdit
edenler de kendileri bilirler." dedi.
Erdoğan, Türkiye'de istiklal ve istikbali için ölmekten
korkmayan, geri dönmeyi asla düşünmeden düğüne gider gibi cepheye koşan bir
millet olduğuna işaret ederek, "Askerlerimizi, Mehmetlerimizi dinlediniz
değil mi? Ne diyorlardı, 'Afrin'e düğüne gidiyorum', işte mesele bu. Ne
diyorlardı 'Kızıl Elma'ya', hedef bu. Hepsinden öte bütün bizim askerimiz
şehadete gidiyor şehadete. Bizim kutsalımız var. Onların böyle kutsalları var
mı yok mu bilmem ama bizim kutsalımız var, kutsallarımız var." diye
konuştu.
Mehmet Akif Ersoy'un Çanakkale şehitleri için yazdığı,
"Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber / Sana âguşunu açmış duruyor
Peygamber." dizelerini okuyan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Aynı fedakarlığı göze alan varsa buyursun. Bunu
göze alamayan hiç kimse de bizi yalanlarla, tamamen oyalamaya dönük vaatlerle,
arkası boş manevralarla yolumuzdan alıkoymaya çalışmasın. Biz o aşamaları
çoktan geride bıraktık. Bir zamanların Türkiyesinde bu tür afra tafralar işe
yarıyor olabilir. Bugünkü Türkiye, bambaşka imkanları, hedefleri, vizyon ve
hayalleri olan bir Türkiye'dir.
Eğer bu Türkiye'yle birlikte yol yürümek istiyorsanız o
zaman önce güvenliğimiz, huzurumuz, refahımız, geleceğimiz konusundaki hassasiyetlerimize
saygı gösterilmesini bekleriz."
"BATI BUNU
GÖRÜYOR MU?"
"Dünya, kimsenin oyuncak gibi oradan oraya
savurabileceği, masumların kanı ve feryadı üzerinde kendine güvenlik ve refah
imparatorluğu kurabileceği bir yer değildir." diyen Erdoğan, her gün böyle
olmadığının yeni bir işaretinin ortaya çıktığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim kimsenin toprağında
gözümüz olmadığı gibi kimsenin onuruna, haysiyetine, şerefine tecavüz etmek
gibi de bir niyetimiz asla yoktur. Tek derdimiz, kendi sınır güvenliğimizi,
vatandaşlarımızın emniyetini, öz kardeşlerimiz olan komşularımızın huzurunu
sağlamaktır." diye konuştu.
Erdoğan, şunları ifade etti:
"Daha iki gün önce bize operasyonu ne zaman
bitireceğimizin sorulduğu Suriye tarafından atılan roketler, Kilis'te tarihi
bir camimize ve sokaklara düştü. Bu, bizim bir ulu mabedimiz ve namaz esnasında
düşünün, iki kardeşimiz şehit oldu. Peki Batı bunu görüyor mu? Yanında çok
sayıda yaralımız var, Batı bunu görüyor mu? Hayır.
Ondan önce Reyhanlı ilçemize atılan roket ülkemizde
yaşayan bir Suriyeli kardeşimizi şehit etti, onlarca vatandaşımız yaralandı.
Batı bunu görüyor mu? Kilis'e, Hatay'ın diğer ilçelerine, Şanlıurfa'nın
ilçelerine atılan daha başka roketler, açılan ateşler var. Bize 'Operasyonu çabuk
tamamlayın.' diye akıl verenlere sesleniyorum: Sizin ülkenizin şehirlerine,
hemen yanı başındaki yerlerden teröristler tarafından roketler atılsa, bombalar
yağdırılsa, ateşler açılsa acaba siz ne yaparsınız? Kiliselerinizin tepesine
roketler düşse, içinde dua eden insanlar hayatlarını kaybetse sizin tepkiniz ne
olur?"
"SADECE
SEYİRCİ BUNLAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa'da mescitlerin yakıldığına,
cam-çerçeve indirildiğine, havalimanında yolculuk yapacak vatandaşların
oralardaki PKK'lıların saldırılarına uğradığına dikkati çekerek, "Nerede
güvenlik, emniyet güçleri? Onlar size emanet. Onların da orada güvenliğini
sağlamanız gerekir. Sadece seyirci bunlar." dedi.
Erdoğan, "Evlerinde, sokaklarında, iş yerlerinde
güven içinde yaşaması gereken vatandaşlarınız her gün 'Acaba bugün başıma bir
roket düşer mi veya bir kurşuna hedef olur muyum?' düşüncesiyle güne başlasa ey
Batı, siz nasıl bir politika izlerdiniz? Biz bunların cevabını gayet iyi
biliyoruz. Bunların değil böylesine büyük saldırılar, en küçük bir terör eylemi
karşısında dahi tüm hak ve özgürlükleri askıya alarak ülkelerini adeta polis
devletine çevirdiklerini biz çok iyi biliyoruz. Bizi Suriye konusunda eleştiren
herkesi birazcık da olsa vicdanlı olmaya, empati yapmaya, kendilerini bizim
yerimize koymaya özellikle çağırıyorum. Bunu başarabilirlerse işte o zaman bizi
çok daha iyi anlayacaklardır." değerlendirmesinde bulundu.
Zeytin Dalı Harekatı'nda yapılan saldırılarda asker ve
sivil tüm şehitlere ve vatanlarını savunurken hayatlarını kaybeden Özgür Suriye
Ordusu mensuplarına Allah'tan rahmet, yakınlarına ve millete başsağlığı dileyen
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu vesileyle Özgür Suriye Ordusu'nu terörist olarak
vasıflandıran terbiyesizlere de açıkça söylüyorum, benim Mehmet'imin yanında bu
mücadelenin içinde yer alan Özgür Suriye Ordusu, şahsiyetli, onurlu bir
mücadelenin onlar da askerleridir, kendilerini alkışlıyorum. Özgür Suriye
Ordusu mensuplarına terörist diyenler, tam aksine YPG'nin, PYD'nin, DEAŞ'ın,
PKK'nın tam benzerleridir, tam kendileridir.
Tabii bu vesileyle kahraman askerlerimize bir kez daha
'Gazanız mübarek olsun.' diyorum."
"BUNLARIN
İSLAM'LA ALAKASI YOKTUR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, camide ibadet, pazarda alışveriş
yapanları hedef alan saldırıların bölücü terör örgütünün ahlak, ilke, değer,
hukuk tanımaz karakterini bir kez daha gösterdiğine işaret ederek, bölücü terör
örgütünün bu tarz saldırılarının yabancısı olmadıklarını anımsattı.
Geçen 34 yıl içinde bölücü terör örgütünün bu şekilde
sayısız eylemine şahitlik ettiklerini vurgulayan Erdoğan, bunlardan birisinin
de 2 yıl önceki çukur eylemlerinde örgütün roketlerinin hedefi olan Fatih Paşa,
diğer adıyla Kurşunlu Camisi olduğunu hatırlattı.
Çukur eylemleri sırasında yüzün üzerinde ibadethane ve
Kur'an kursunun da terör örgütü mensuplarınca yakılıp yıkıldığını belirten
Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu PKK'nın, bu PYD'nin, bu YPG'nin, bu DEAŞ'ın
yakından uzaktan İslam'la alakası yoktur. Bunların bizim dinimizle yakından
uzaktan alakası yoktur. Ben bu ülkede saf, temiz Müslüman kardeşlerime
sesleniyorum: Sakın ha aldanmayın. Bunlar, Allah tanımaz, İslam'ı tanımaz,
Müslüman'ı tanımaz çünkü acımasızca mümin kardeşlerimizi katleden katillerdir.
Bunları Yasin Börü hadisesinde çok açık, net gördük. 53
kardeşimizin o katledilmesinde açıkça gördük."
"CAMİYE
YAPILAN SALDIRI, EYLEMLER ZİNCİRİNİN SON HALKASIDIR"
Ayrıca yüzlerce okul, kütüphane, medrese, ilim ve irfan
merkezinin teröristlerin bomba ve kurşunlarının hedefi olduğunu anımsatan
Erdoğan, "Bölücü terör örgütü kendisine ihale edilen proje gereği
asırlardır, İslam'la, Kuran'la, ilim ve hikmetle yoğrulmuş bu topraklarda
mukaddes dinimizin izlerini kazımak için her türlü alçaklığı sergilemiştir
çünkü terör örgütü ve onların yandaşları biliyorlar ki onların panzehiri
İslam'dır." ifadelerini kullandı.
Terör örgütünün bunu iyi bildiği için de özellikle ilim
merkezlerini yok ettiğini anlatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Örgüt, Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyübi'nin
torunlarını kimliksiz hale getirmek, kadim tarihiyle bağlarını koparmak için
bilinçli bir politika izlemiştir. Sabah namazına giderken sırtından vurulan
imamlar, öğrencilerinin gözü önünde katledilen öğretmenler, sokakta yürürken
kurşunlanan alimler, kanaat önderleri ve siyasetçiler işte bu politikanın
sonucudur. Bunların hepsi de çok bilinçli eylemdir çünkü bölücü terör örgütü
her şeyden önce İslam düşmanı, Müslüman karşıtı bir örgüttür.
Kilis'teki camiye yapılan saldırı işte bu eylemler
zincirinin son halkasıdır."
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, bölücü
terör örgütünün zarar verdiği diğer ibadethaneler gibi tarihi Çalık Camisi'ni
de aslına uygun şekilde restore ederek, Kilislilerin hizmetine sunacaklarını
kaydetti.
"Camilerimiz bizim bu topraklara vurduğumuz
mühürlerdir." diyen Erdoğan, Anadolu'daki her bir mescit, medrese ve
kervansarayın bu coğrafyadaki "tapu senetleri" olduğunu belirtti.
Erdoğan, bölücü örgütün bu mühürleri asla sökemeyeceğini
vurgulayarak, Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı ve diğer unsurlarıyla bu millet var
oldukça, semalardan ezan sesinin, gönderde bayrağın dalgalanmasının asla
eksilmeyeceğinin altını çizdi.
İstiklal Marşı'nın "Ruhumun senden İlahi şudur ancak
emeli / Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli / Bu ezanlar ki şehadetleri
dinin temeli / Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli." dizelerini okuyan
Erdoğan, "Bu kalleşler güruhunun bizi köklerimizden koparmasına ve
kimliksiz hale getirmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bir olacağız, iri
olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız."
dedi.
Erdoğan, daha düne kadar "Sırtımızı YPG'ye, PYD'ye
dayadık." diyerek, devlete ve millete meydan okuyanların da düş kırıklığı
yaşadıklarını ve yaşamaya devam edeceklerini vurguladı.
YORUMLAR